Dilipak'tan dikkat çeken 'Boğaziçi' yorumu

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne Prof. Dr. Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasına ilişkin dikkat çeken bir yorumda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP'de uzun yıllar siyaset yapmış olan Melih Bulu'yu Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atamasına yönelik tepkiler devam ediyor. 

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak da Melih Bulu'nun Boğaziçi'ne atanmasına ilişkin, "Bu atama şeklini de yeniden gözden geçirmek gerek. Bu yöntem birçok kurumda, parti teşkilatlarında ciddi sıkıntılara yol açan bir durum" ifadesini kullandı. 

Dilipak yazısında, "Bugün AK Parti bu derin çelişkinin içtimai ve siyasi sonuçlarını yaşıyor. Bu gençler bir günde ortaya çıkmadı. Bu uyarılar hep görmezden gelindi. Bugün muhafazakâr görünen bazı çevrelerden bu olaylara destek gelmesi de sürpriz değil.  Dini; kültüre indirgeyerek sulandırıp, ahlakı da kültür ve gelenekle sentezleyip, değerler eğitimine dönüştürünce olacağı buydu" dedi.

'ATAMA ŞEKLİNİ GÖZDEN GEÇİRMEK GEREK'

Dilipak, "Burada AK Partililerin 'Biz nerede yanlış yaptık?' sorusunu sorması gerek. Bu atama şeklini de yeniden gözden geçirmek gerek. Bu yöntem birçok kurumda, parti  teşkilatlarında ciddi sıkıntılara yol açan bir durum. Karşı taraf, eğer bir hak mücadelesi veriyor olsaydı, önceliği Yasama, Yürütme ve Yargıya verirdi. STK’ları, meslek odalarını harekete geçirirdi, hemen sosyal medyada bir kampanya düzenlemek yerine, bir şekilde kitlelere kendini anlatma yolunu seçerdi" yorumunu yaptı. 

'AK PARTİ SADECE KARŞI TARAFI ELEŞTİREREK BİR YERE VARAMAZ'

Dilipak, şu ifadelere yer verdi:

"Pekala, TBMM’de grubu olan partileri bir grub ziyaret edebilirdi. TBMM İnsan Hakları Komisyonuna, Meclisteki üniversiteler ile ilgili Milli Eğitim, Gençlik Komisyonlarını ziyaret edebilirlerdi.  Yasaya da yönetmeliğe de karşı çıkabilirsiniz. Ama yönetmelik yasaya ya da hukuka uygun değilse Danıştay’a gidip iptalini isteyebilirlerdi. Uygulamaya ilişkin yürütmenin durdurulmasını talep edebilirlerdi. Kamu yararı yok diye yasada değişiklik talep edebilirlerdi, ilk derece mahkemesi üzerinden konuyu AYM’ye taşıyabilirlerdi. Cumhurbaşkanlığından randevu isteyebilirlerdi. Cumhurbaşkanlığı İnsan Hakları Başkanlığının kapısını çalabilirlerdi. Ombudsmanlığı harekete geçmeye davet edebilirlerdi. Tabii bu kadar acemice bir çıkıştan sonra bütün cinleri başlarına topladılar. Ne kadar muhalif varsa bu olayı kendi lehine kullanmak istiyor. Bunu kendileri istedi...

Türkiye’nin en iyi üniversitesinde  bu işler böyle yürütülüyorsa vay halimize.  Bu işin bir hukuk boyutu var, bir pedagojik boyutu var, siyaset bilimi, sosyolojisi, psikolojisi, sosyal siyaset planlaması gibi konularda bu eylemi düzenleyenler sınıfta kaldı. Hem de o kadar tanınmış akademisyen kendilerine danışmanlık yaptığı halde. Ha. Bu olaylar, hepimize ders olsun. AK Parti, kendini özeleştiriye tabi tutmadan, sadece karşı tarafı eleştirerek bir yere varamaz.. " 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.