Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesi davasında Çağlayan Adliyesi'nde bulunan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 131'inci duruşmasında karar açıklandı. 77 sanıklı davada bir kişi hakkında öldüğü için hüküm kurulamadı. 12 kişinin dosyası savunmaları alınamadığı için tefrik edildi. Tutuklu 6 sanığın tutukluluğunun devamına hükmeden mahkeme, 6 sanığın da hüküm gereği tutuklanmasına karar verdi. Toplamda 33 beraat 27 mahkûmiyet çıktı. 4 sanığa müebbet, 2 sanığa ağırlaştırılmış müebbet verildi.
Verilen kararların ardından ailenin avukatları ile 'Hrant'ın Arkadaşları' grubu adliye önünde basın açıklaması yaptı. Dink ailesinin avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Hrant Dink'e yönelik linç kampanyasını düzenleyenler hakkında iddianame hazırlanmadığını ifade ederek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından cinayete iştirak eden ve sorumluluğu bulunan devlet görevlilerinin önemli bir kısmı hakkında iddianame düzenlenmediğini, cinayet kararını kimlerin verdiği ve hangi süreçlerden geçilerek bunun hayata geçirildiğinin somut olarak açığa çıkartılamadığını savundu. Bakırcıoğlu, bugün açıklanan kararın hatalar içerdiğini belirterek, şunları söyledi: "2012'de de o dönemde İstanbul 14 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir karar verilmişti. Bu karar Yargıtay tarafından 2013'te bozulmuştu. Bugün verilen karar da Hrant Dink cinayetini tüm yönleriyle açığa çıkartmayan ve sorumlular hakkında hüküm kurmayan bir karardır.
Elbette ki biz müdahil taraf olarak bu karara itiraz edeceğiz, İstinaf ve Yargıtay'a taşıyacağız. Bu kararın bozulması ve yargılamanın hakkıyla yapılması için sonuna değin bu süreci zorlayacağız. Bu karar bozulacaktır, bu karar hatalı bir karardır, bu karar cinayette sorumluluğu olan ve delillerle açığa çıkmış olan birçok kişinin hatalı şekilde beraatiyle sonuçlanmış bir karardır. Bu karar hatalıdır ve bozulması gerekir" dedi.
DİNK AİLESİ: YARGILAMANIN BİZİ DE KAMUOYUNU İKNA ETMESİ MÜMKÜN DEĞİL
Dink Ailesi'nden yapılan açıklamada ise, "Biz ailesi olarak, arkadaşları ve avukatlarıyla, Hrant Dink’in tabutuna omuz vermiş dostlarımızın da gücüyle; anlama, anlatma çabamızı ve hukuk mücadelemizi asla bırakmayacağız. Ta ki tüm mekanizma açığa çıkarılıp bir daha kullanılmayacak hale getirilene kadar" denildi. Dink Ailesi'nden yapılan yazılı açıklama açıklama şöyle: "Hrant Dink 19 Ocak 2007’de, İstanbul’un göbeğinde, gazetesi Agos’un önünde arkasından sıkılan iki kurşunla kalleşçe öldürüldü. Cinayet; Genelkurmay’ın, siyasilerin, yargının, medyanın ve bazı devlet güdümlü sözde sivil toplum kuruluşlarının dâhil olduğu üç yıl süren bir hedef gösterme ve tehdit sürecinin sonunda gerçekleşti.
Öldürülmeden bir hafta önce, öldürülen kişi yazdığı “Neden hedef seçildim?” yazısıyla hepimize bir not bıraktı ve yaptığı son konuşmalarında “Bu devletin derinliğinin bana haddimi bildirme operasyonudur.” sözleriyle açıkladı. Hrant Dink’in bu son yazısında bahsettiği hiçbir olay, kişi veya ilişki 14 yıldır soruşturmaya dâhil edilmedi. Üstelik de yazısında tanıklığı ve sezgileriyle bahsettiği birçok şey, sonrasında belgelerle de ispat edilmişken… Operasyon öldürmeyle son bulmadı; ihmal, örtbas, delil karartma ve yanlış yönlendirmelerle devam etti. Bütün bu mekanizmayı ele almayan bir yargılamanın bizi de kamuoyunu da ikna etmesi mümkün değil. Bugün verilen karar bu hakikatten oldukça uzak. Kendi içinde dahi orantısız bazı beraat ve ceza hükümlerini anlamak da anlatmak da oldukça güç. Hele bazı kararlar var ki; sanki kötülüğün kendisi değil adeta sızması cezalandırılmış izlenimi veriyor. Yargılamanın geldiği noktada, 15 Temmuz 2016’da alçakça bir harekâtla yüzlerce insanımızın ölümüne, binlercesinin de yaralanmasına sebep olan, FETÖ olarak tanımlanan odakların 2007’de Hrant’ımızı da öldürmüş olduğu söyleniyor. Eğer bu doğruysa, başından beri olması için gayret gösterdiğimiz, talep ettiğimiz etkili soruşturma zamanında yapılsaydı, neredeyse 10 yıl sonra bu kadar canımızı yitirmeyecektik.
Bu durumda, Hrant Dink cinayetinin zamanında soruşturulmuş olmamasının hesabının yüzlerce insanın ailesine, yakınlarına verilmesi gerekmez mi? Yargının itibarının yerlerde gezindiği bugünkü ortamda hangi mahkemeden adil bir karar çıkabilir ki? Bu ortam elbette suçlular için rahatlatıcıdır... Maalesef, bugün de Hrant Dink’in hedef gösterildiği ve cinayetin işlendiği yıllarda hâkim olan iklim ve ideolojinin benzeri hâkim. Böyle bir ortamda hangi hakikat ve adaletten bahsedilebilir? Bugün herhangi biri çıkıp “Hrant Dink’in öldürülmesinde Ermeni olmasının etkisi yok” diyebilir mi? Bu mekanizmanın kılcal damarlarına kadar işlemiş ırkçılık nasıl inkâr edilebilir? Bu dava bu haliyle kapatılıp, yılların derin devlet mekanizmasına FETÖ deyip geçilir ve etkili bir soruşturma yürütülmezse, bundan sonraki yıllarda kaybedilecek başka canların sorumluluğu kimin olacaktır? Katil nasıl bir çocuktuysa, FETÖ de Ergenekon da çocuk. Mekanizma ise çok daha yaşlı. Bu mekanizmanın başka canlar almaya devam etmesine müsaade edilmemeli. Bir an önce şeffaflık, demokrasi ve hukuk ikliminin tesis edilmesi hepimiz için hava gibi, ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaç.
Nihayetinde umulan şey bir yüzleşme: Toplumun bu suçla yüzleşmesi, suçlunun suçuyla yüzleşmesi ve kurumların gerekli dersi çıkarması. Biz ailesi olarak, arkadaşları ve avukatlarıyla, Hrant Dink’in tabutuna omuz vermiş dostlarımızın da gücüyle; anlama, anlatma çabamızı ve hukuk mücadelemizi asla bırakmayacağız. Ta ki tüm mekanizma açığa çıkarılıp bir daha kullanılmayacak hale getirilene kadar."
AGOS GENEL YAYIN YÖNETMENİ: CİNAYET ÜZERİNDEKİ SİS PERDESİ HALA DAĞITILMAMIŞTIR
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, eksik bir karar verildiğini, Dink hakkında bir cinayet ihbarı olduğu hale korumayanlar ile cinayeti işleyecek örgütün üzerine operasyon yapmayanların büyük ölçüde cezasız kaldığını dile getirdi. Hrant Dink'i öldüren mekanizmanın tam anlamıyla açıklığa kavuşturulmasını talep ettiklerini belirten Danzikyan, "Cezalar verildi, müebbet hapisler var, başka cezalar var ama sanıyorum kararı izleyenler de görmüşlerdir ki Hrant Dink'i öldüren mekanizma tam anlamıyla açıklığa kavuşturulmadı. Cinayet üzerindeki sis perdesi hala dağıtılmamıştır. İlerideki aşamalarda karanlıkta kalan bölümlerin açıklığa kavuşturulması talebimizi dile getiriyoruz" ifadeleri kullanıldı.