Türkiye'de yaşayan emeklilerin maddi sıkıntılarına dair endişeler artıyor. Son verilere göre, dört kişilik bir ailenin aylık açlık sınırı 16.257 TL iken, yoksulluk sınırı ise 52.954 TL'ye kadar yükseliyor. Bekâr bir çalışanın ise ayda 19.630 TL'ye ulaşan yaşama maliyeti, emekli maaşlarının altında kalıyor. En düşük emekli maaşı 10 bin lira olduğu için, birçok emekli temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor, hatta yeterli beslenemiyor durumda.
TEMEL İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMAYAN
Emeklilerin yaşadığı bu ekonomik zorluklar göz önüne alındığında, İslâm dininde zekât ve fitre verilebilecek kişilerin tanımı önem kazanıyor. Din İşleri Yüksek Kurulu'na göre, belirli bir gelire sahip olmalarına rağmen temel ihtiyaçlarını karşılayamayan veya belirli bir varlığa sahip olmayan kişilere zekât verilebilir. Bu durum, emeklileri de kapsıyor. Ücretli, memur, emekli, esnaf veya işsiz olmaları fark etmeksizin, maddi zorluk içinde olan herkesin zekât alabileceği ifade ediliyor.
Ancak, bazı âlimler, zekât verirken daha yoksul olanlara öncelik verilmesi gerektiğini savunuyorlar. Bu da demek oluyor ki, emeklilerin zekât alabilmesi için gerçekten temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar zor durumda olmaları gerekiyor.
YARDIMA MUHTAÇ OLAN EMEKLİLER
Emeklilerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve İslâmî dayanışma anlayışı arasındaki dengeyi sağlamak için, zekât ve fitre verme konusunda daha geniş bir farkındalık ve dayanışma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu şekilde, toplumun her kesimi, özellikle de en kırılgan ve yardıma muhtaç olan emekliler, desteklenmiş olacaklar.