Diyarbakır’da Hizbullah adına 48 silahlı eylemde 28 vatandaşın öldürülmesi, 14 kişinin yaralanması, 1 kişinin kaçırılması ve 4 aracın yakılması eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılan üç tetikçinin daha serbest kaldığı ortaya çıktı. Tetikçilerin tek kurşunlu infaz sonrası 'şükür namazı' kıldıkları belirtildi.
Hizbullah'ın askeri kanadında tetikçilik yapan Bilal Soytaş, Sadun Çiğdem ve Fırat Nart, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesince “Anayasal düzeni silah zoruyla yıkmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. Mahkeme sanıkların işledikleri cinayetleri 780 sayfalık gerekçeli kararında delilleriyle tek tek açıkladı.
28 kişiyi öldürdüler
Sözcü'den Özgür Cebe'nin haberine göre, Tetikçilerin Eğitim Sendikası Başkanı Zübeyir Akkoç, Ramazan Aydın Bilge (Öğretmen), Sıddık Turhallı (İmam), Haşim Yaşa (Gazete dağıtımcısı), Ebubekir Kotan, Hüseyin Pamukçu, Abdullah Aksoy, Ramazan Yüce, Salih Güneyli, Ahmet Karakaş, Abdulmenaf Tohumeken, Kutbettin Akbal, Abdurrahman Akkamış, Sedat Çelik, Mehmet Salih Ayan, Mahsum Güvenç, Mahmut Kavut, Giyasettin Uğur, Mehmet Kalkan, Şevket Demircan, Kerem Özgen, Murat Karaçobanoğlu, Talip Şahin, Abdulvahap Pala, Abdullah Aksoy, Selahattin Tarım, Mehmet Ali Eroğlu ve Muzaffer Tekin’in tek kurşunla infaz edildiklerini belirtti.
14 kişi yaralı kurtuldu
Tetikçilerin saldırısında Özgür Gündem gazetesi Muhabiri Burhan Karadeniz ile aynı gazetenin dağıtımcısı Cahit Yıldızhan ve Seyithan Akbal, Metin Keskin, Hikmet Altuğ, Rıdvan Yanardağ, Abdulhalik Şaşmaz, Taha Sevgil, Hasan Tartar, Abdulhamit Demircan, Behsat Sular, Kadri Artış, Ayhan Kayrılan, Ali Şahin’in de yaralandıkları kaydedildi.
Şaban Kurmuş'un kaçırılıp işkenceli sorgudan geçirildiği, Hizbullah karşıtı olduğu için 4 kişiye ait aracın da ateşe verildiği saldırıları bizzat gerçekleştirdikleri ifade edildi.
Cinayet sonrası şükür namazı
28 cinayetin aydınlatıldığı gerekçeli kararda Hizbullah’ın genel ve örgütlenme yapısına dair bilgilerin yanı sıra örgütle ilgili şu çarpıcı tespitlere yer verildi:
“Tetikçiler genellikle cesur, soğukkanlı, sır saklayabilen, aile ve yakın çevresi örgüt içerisinde olanlardan seçilir. Tetikçi mertebesine gelmeden birkaç safhadan geçirilir. Hedefe giden her tetikçiyi bir koruma bir gözcü korumaktadır. Eylemler İslami ülkelerdeki uygulamalar göz önünde bulundurularak şekillendirilir, bu şekilde eylem grubundaki insanların heyecan ve isteği arttırılır.
Askeri kanattaki şahıslar yaptıkları her eylemden sonra şükür namazı kılarak kendilerini daha bağlayıcı hale getirirler, eylemi Allah rızası için yaptıklarına inanırlar. Örgüt evinde nöbet tutarlar. Eylem talimatları direkt örgüt liderinden alınır. Bu faaliyetlerin yürütülebilmesi amacıyla ülke genelinde; kaçırma, sığınak, gardiyan, öldürme gömme, sorgu ekipleri oluşturulmuştur.
Cinayetlerin genellikle arkadan sinsice yaklaşarak enseye tek kurşun şeklinde işlenmesi ise öldürülen kişinin sözde kâfir olduğuna inanılarak ölmeden önce kelime-i şehadet getirmeden ölmesini sağlayıp cehenneme gitmesini sağlamak amacıyla işlenmektedir.”
"Bu örgütün faaliyetleri sonuç olarak PKK'ya yaramıştır"
“Eylemler, genelde iki silahlı militan tarafından gerçekleştirilmekte, biri tetikçilik yaparken, diğeri çevreyi kollayan gözcü görevini üstlenmekle birlikte, gözcülük yapan da gerektiğinde aynı anda hedefe ateş ederek tetikçi arkadaşının işini kolaylaştırmaktadır. Her ne kadar Hizbullah, PKK eylemlerine karşı kurulmuş görünse de bu örgütün faaliyetleri sonuç olarak PKK'ya yaramıştır. Bölgedeki geleneksel ve devletle barışık dini yapıyı zedeleyerek kendine taban bulmak isterken, kendi tasfiye sürecinde yapmış olduğu bu faaliyetlerle PKK’nın ideolojik taban kazanmasına hizmet etmiştir.”
Üç tetikçi serbest
Bu ayrıntılı kararı inceleyen Yargıtay delillerin hukuka uygun elde edildiğini, savunma hakkının kısıtlanmadığını ve yargılamanın adil biçimde yapıldığına kanaat getirip verilen mahkûmiyet kararını oy birliğiyle onadı, hüküm kesinleşti ve üç tetikçinin cezasının infazına başlanıldı. 31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesinde bu üç tetikçinin AİHM ve AİHS kriterleri gerekçe gösterilerek yargılamanın yenilenmesi gerekçesiyle serbest bırakıldıkları ortaya çıktı.