Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Kaya, İzmir'i vuran 6.6 büyüklüğündeki depremin yıkıcı etkisini değerlendirdi.
Bayraklı ilçesinin zemininin gevşek olmasının depremin yıkıcı etkisini artırdığını söyleyen Doç. Dr. Kaya, yaklaşık 300 yıldır suskun olan Eskihisar- Laodikya ve Pamukkale faylarının 6.7 büyüklüğünde bir deprem üretebilecek potansiyele sahip olduklarına dikkat çekti. Doç. Dr. Ali Kaya, Türkiye'nin batısının da Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay zonları gibi deprem açısından yüksek riskli bir bölge olduğunu hatırlattı.
ŞU ANKİ TEKNOLOJİYLE DEPREMLERİN NE ZAMAN GELECEĞİNİ KESTİRMEK MÜMKÜN DEĞİL
İzmir'i vuran depremin, kısa süre içerisinde Denizli'de bir deprem oluşmasına neden olmasının mümkün olmadığını belirten Doç. Dr. Kaya, "Denizli ile ilgili olarak daha batımızda yer alan faylar kırılmadan bu depremin Denizli'ye etkisi kısa vadede mümkün değildir. Ancak Denizli'de yaklaşık 300 yıldır suskun olan faylar var. 1702 ve 1717 tarihlerinden bugüne Eskihisar- Laodikya fayı ve ayrıca Pamukkale fayı üzerinde 6.5'den büyük deprem olmayışı gerilmenin çok arttığı anlamına gelmektedir. Hatta yıllık deformasyon miktarlarına göre maalesef Eskihisar- Laodikya ve Pamukkale fayları 6.7 büyüklüğünde deprem üretebilecek potansiyele sahip. Ancak bu hemen deprem olacak anlamına gelmez, şu anki teknoloji ile depremlerin ne zaman olacağını kestirmek mümkün değildir" dedi.
Türkiye'nin deprem bölgesi olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Ali Kaya, fay hatlarına ve yeraltı suyunun yüzeye çok yakın olduğu gevşek alüvyal zeminlerde bina yapılmazsa depremlerin verebileceği birçok zararın baştan önüne geçilebileceğini kaydetti. Yerel ve merkezi otoritenin de mutlaka bu konuda güçlü yaptırımları hayata geçirmesinin gerekliliğine dikkat çekti.