Nazlı Eda Piyade
Dünya Sağlık Örgütü'nün pandemi ilan ettiği, dünya genelinde 20 bin kişinin ölümüne, yüz binlerce kişinin hastalanmasına sebep olan koronavirüsün (COVID-19) ilerleme sürecini İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji Bölümü'nden Dr. Çağatay Tarhan'la konuştuk. Tarhan, koronavirüsün geçirdiği mutasyonlarla kendini çoğaltma yönünde bir kararlılığa sahip olduğunu ifade etti. Tarhan, "Şu an için hastalığın tamamen ortadan kalkması senaryosu pek olası değil" dedi.
İstanbul Üniversite Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde Moleküler Hücre Biyolojisi çalışan Dr.Öğretim Görevlisi Çağatay Tarhan, "Kasım ayında Çin'in Hubey eyaletine bağlı Wuhan kentinde ilk kez görülen ve hızla tüm dünyaya yayılan koronavirüsün ilerlemesi nasıl gerçekleşti?", "Virüs son bulacak mı?", "Almanya'nın 8 yıl önce hazırladığı rapor ne anlama geliyor?" sorularına yanıt verdi.
KORONAVİRÜS NASIL YAYILIM GÖSTERDİ?
Bilinen en erken vakanın tarihi Kasım ayının ortalarına gidiyor. Önce virüsün, Wuhan’daki hayvan pazarında bu virüsü taşıyan bir hayvana dokunmayla geçtiği düşünülüyor ve insandan insana geçip geçmediği konusunda kısa bir süre kafa karışıklığı yaşanıyor. Vakaların ne zaman nerede bulunduğu analiz edilince hayvan pazarına hiç gitmemiş kişilere de virüs bulaştığı görülünce insandan insana geçtiği anlaşılıyor. Çin içinde hızlıca yayıldıktan sonra dünyanın büyük bir kısmına taşınıyor. Bu süreçte ilk SARS virüsüne ve yarasa, pangolin, Misk kedisi vb. hayvanlardan elde edilen virüs genomları karşılaştırılıyor. Bunlar virüsün nereden kaynaklandığını tespit etmek için önemli. Çok büyük bir olasılıkla kaynak yarasalar. Fakat ara konak kullandı mı doğrudan mı geçti gibi sorular henüz netlik kazanmadı. 11 Mart’a gelindiğinde durumun ciddiyeti karşısında Dünya Sağlık Örgütü pandemi ilan ediyor ve bugün son verilere göre 478,341 toplam vaka içinde 21,524 ölüm söz konusu. Burada elbette ülkeler arasında veri farklılıkları söz konusu ve bunu temel olarak belirleyen de nüfus yoğunluğu ve yaşlı nüfus oranı.
'VİRÜS, GEÇİRDİĞİ MUTASYONLARLA KENDİNİ ÇOĞALTMA ANLAMINDA BİR KARARLIĞA SAHİP'
Virüs hayvanlardaki öncül halinden sonra geçirdiği mutasyonlar sayesinde şu an bulaşma ve kendini çoğaltma anlamında bir kararlılığa sahip. Bir trend yakalamış yani. Şu an bu kararlı halin önüne geçecek mutasyonlar virüs popülasyonundan elenir zaten. Bunun dışında özellikle hücrelere tutunma bölgelerinde daha fazla mutasyon olasılığı görüyoruz. Bu da hem bulaşma hem de tedavi geliştirme bakımından önem taşıyor. Fakat farklı bölgelere dağılmış virüsün mutasyonlarının farklı bir seyir izleyebileceğini de görüyoruz. Kimi bölgede görülen bir mutasyon diğer tarafta yok mesela.
'ŞU ANDA HASTALIĞIN TAMAMEN ORTADAN KALKMASI SENARYOSU PEK OLASI DEĞİL'
Dolayısıyla bitmiş, tamama ermiş bir genom yapısının tüm dünyaya yayıldığını söyleyemeyiz. Yayıldıkça dallanıp budaklanacak, yeni tipler ortaya çıkaracak. Bu da beklenen bir durum. Öte yandan bu mutasyonların virüsün öldürücülüğünü arttırdığına dair hiçbir veri yok.
Herkes, "İyi de mutasyon geçire geçire bu iş nereye varacak?" diye soruyor ama bu durumun pasif izleyicileri değiliz elbette ve bu işin nereye varacağını yine bizim virüse karşı alacağımız tedbirler ve bilimsel çalışmalar olacak. Yine de şu an görünen duruma göre hastalığın tamamen ortadan kalkması senaryosu pek olası değil.
Örneğin, SARS ve MERS ortadan kaldırıldı çünkü bunlar bulaşır bulaşmaz semptom veren hastalıklardı ve insanlar hemen karantinaya alınabiliyordu. Karşımızda olan virüs ise semptom vermeden bulaşıyor ve bulaşıcılığının en önemli sebebi bu. Şu anki seyre bakıldığında dalgalar halinde ya da mevsimsel dönüşler şeklinde görülmesi daha büyük bir olasılık. Bu süreçte aşı ya da ilaçlar mutlaka geliştirilecektir. Önemli olan ne kadar az kayıp ve hasarla bunun atlatılabileceği.
Bu tür raporlar çeşitli hastalıklar için daha önce pek çok kez yazıldı zaten. İlk SARS 2002’de ve ikinci SARS türü olan MERS 2012’de görüldükten sonra ve aralarda Ebola’lar, Zika’lar, kuş ve domuz gripleri görüldükten sonra bu tür projeksiyonlar yapmamak abes olurdu zaten. Almanya önlem almaya yönelik çok önemli bir iş yapmış, buradaki kimi öngörüler tutmuş kimi tutmamış ama nasıl ki herhangi bir doğal felakete karşı senaryolar yazılır, tatbikatlar yapılırsa bu da onun gibi bir şey. Kuzey Anadolu Fayı’nın İstanbul’da büyük bir depreme yol açacağını deprem bilimciler yıllardır yer ve büyüklük de belirterek söylüyor, çeşitli senaryolar üretiyorlar. Depremden sonra bu insanlara “demek böyle bir şeyi biliyorlardı ha” diye kızmak ne kadar saçmaysa bu raporu yazanlara tuhaf bir husumet beslemek, spekülasyon üretmek de o kadar saçma olur. Bilimsel düşünmeyi, bilim toplumu olmayı ve en basitinden bilim dünyasından haber almayı önemsemedikçe o alanda neler yapıldığına ilişkin bir yabancılaşma yaşanır ve nihayet kontrolünüzde olmayan, vakıf olamadığınız, size neler sağlayacağını anlayamadığınız bir alana karşı komplo üretecek zemin güçlenir. Bu da bunun bir örneği.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Alman Meclisi’ne 8 yıl önce sunulan Robert Koch Enstitüsü ve çok sayıda bilim kurulunun hazırladığı raporda, SARS-Koronavirüsün mutasyona uğrayacağı, Asya’da bir hayvan pazarında çıkacağı yazılmıştı. Virüsün, tüm dünyayı saracağı ve üç yıl süreceği yazılan raporda, yaşlıların yüzde 10’u bu virüsten etkileneceği ve virüs üç ayrı dalga halinde yayılacağı kaydedilmişti.