Bira şişesinin görülmesi, Mariana Çukuru'ndaki endişe verici kirlilik seviyelerini ortaya koyan eski bir araştırmanın ardından gelmektedir. The Guardian'ın bir raporu, bu derin deniz uçurumunda "olağanüstü" düzeylerde toksik kirleticilerin bulunduğunu vurgulayarak, derin okyanusun insan etkisinden etkilenmemiş kusursuz bir sığınak olarak algısını sorgulamaktadır.
Araştırmanın lideri olan Newcastle Üniversitesi'nden Alan Jamieson, bulgular karşısında üzüntüsünü dile getirerek, "Hala derin okyanusu, insan etkisinden uzak ve kusursuz bir alan olarak düşünüyoruz, ancak araştırmamız maalesef ki bunun gerçekten çok uzak olduğunu gösteriyor," ifadelerini kullandı. Kirleticilerin büyük derinliklerde bulunması, insan etkisinin çevre üzerindeki önemli ve kalıcı etkisini ortaya koymaktadır.
Jamieson, en derin okyanus bölgelerinin, Mariana Çukuru gibi, organik malzemelerin okyanus tabanına indiğinde bunları tüketen çok etkili yırtıcılar olan amfipodlar gibi canlılar tarafından işgal edildiğini belirtti. Sonuç olarak, kirleticiler besin zincirine girer ve deniz yaşamı için ciddi tehditler oluşturur.
Mariana Çukuru'ndaki kirleticilerin varlığı, zamanla birikmiş kirleticilerin bir sonucu olarak tamamen şaşırtıcı bir sonuç değildi, ancak örneklenen organizmalarda bulunan olağanüstü yüksek seviyeler, bilim insanları arasında endişeye yol açtı.
Mariana Çukuru, Mariana Adaları'nın doğusundaki Batı Pasifik Okyanusu'nda bulunan ve dünyanın okyanuslarının en derin kısmı olma özelliğini taşıyor. Yoğun basınç, karanlık ve soğuk sıcaklıklar gibi aşırı koşullarıyla, çoğu yaşam formu için yaşamaya elverişsiz bir ortam oluşturuyor. Ancak, bu zorluklara rağmen, çukur, sert koşullarına uyum sağlamış çeşitli organizmalara ev sahipliği yapmaktadır.
Pasifik Levhası'nın Mariana Levhası'nın altına zorlanması süreciyle oluşan çukur, 1870'lerde Challenger Seferi sırasında keşfedilmesinden bu yana ilgi ve keşif konusu olmuştur.