Gazi Mahallesinde polisin "Dur ihtarına uymadıkları" iddiasıyla ateş açarak öldürdüğü Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul davası sonuçlandı. Sanık polislere taksitle ödeyecekleri 24 bin 300 lira para cezası verildi.
İstanbul Sultangazi'de bulunan Gazi Mahallesi Kent Ormanı çıkışında 14 Nisan 2017'de polisin ateş açtığı araçta bulunan Barış Kerem (18) ve Oğuzhan Erkul'un (18) yaşamını yitirmesi, iki gencin de yaralanmasına ilişkin dört polis memurunun yargılandığı davada karar çıktı. Sanıklara taksirle adam öldürme suçundan 3 yıl 4’er ay hapis cezası veren mahkeme, daha sonra bu cezayı 24 bin 300’er TL para cezasına çevirdi. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan polisler Erkan E, Zafer S, Davut B. ve Kenan A. katılmadı. Polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren ve yaralanan gençler ile yakınları adına duruşmaya katılan avukatlar, mütalaaya karşı beyanda bulunurken, sanık polislerin cezadan kurtulmak için delil ürettiklerini savundu. Ailelerin avukatları şunları söyledi:
“Aynı olayda iki ayrı polis tutanağı var”
"Sanıkların olay sonrası davranışları da ne yaptıkları da ortada. Sanıklar cezadan kurtulmak için delil üretmişler. İki farklı tutanak hazırlamışlar. Tutanaklar aynı saatte, aynı olay hakkında hazırlanmış ama içerik farklı. Suçüstü yakalandılar. Olaydan sonra mağdurların Facebook hesaplarını incelemişler. Muhalif bir paylaşım görselerdi, ‘bunlar teröristmiş' deyip, davayı kapatacaklardı. Olayda bir aracın havaya ateş açtığı söyleniyor, ama kamera kayıtlarında da gözüküyor, havaya ateş açan araç gri renkli, mağdurların kullandıkları araç gri değil. Olay anında çocuklar panikleyip kaçıyorlar. Peki polislerin başka şekilde yakalama şansı yok muydu, tabii ki vardı. Plaka okunur durumdaydı, plakayı ekiplere anons geçerek durdurulmalarını isteyebilirlerdi ama bunu yapmadılar.”
“Hayati bölgelerinde 10 kurşun tespit edildi”
Çocukların kimseye karşı bir suç girişimi olmadığını belirten avukatlar, şöyle konuştu: “Çocukların hayati bölgelerine denk gelen 10 kurşun tespit edildi. Polisler, hiçbir suç unsuru olmadan neden silah kullandılar. Polisler burada öldürmeye yönelik hareket etmişlerdir. Hiç bir şekilde taksir unsuru olmadan çocukların yaşam hakları alındı. Önce ‘kasten öldürme' suçundan yargılanıyorlardı. Savcı bey tatile gitti geldi ve böyle bir mütalaa hazırladı. Savcı beyin kişiliği değişmiş olabilir veya baskı yapılmış da olabilir. Suçun vasfı değiştirilmeye çalışıldı. Silah gördüklerini söylüyorlar, ama ortada silah yok. Kuşkusuz, kasten öldürme suçu var. Bilinçli taksir değil. Sanıklar bilerek ve isteyerek bu suçu işledi.”
“4 çocuğu delik deşik ettiler”
Müşteki avukatı, kurşunlanan aracın fotoğrafını göstererek, “Bagaja denk gelen kurşunlar için "Öldürmeye teşebbüs yok" deniliyor. Araçtaki birini öldürmek istediğinizde nereye ateş açarsınız? Sırf olay tutanağı ve şu fotoğrafa bakarsanız bile hiç delil toplamaya ve tartışmaya gerek duymadan bu polislerin 4 çocuğu delik deşik ettiklerini anlarsınız. Polisler, "Biz aslında tekerleğe ateş sıkacaktık" diye ifade verdiler. Bu ifadeler çelişkilidir. Polisin silah kullanma yetkisi olması için meşru müdafaa koşulu olmalı, orantı olmalı, tutuklama emri olmalı. Bu olayda daha az ceza vermek isteseniz bile, olası kast sonucunu çıkarırsınız” ifadelerini kullandı. Avukatların mütalaaya karşı verdikleri beyanların ardından mahkeme kararı açıkladı. Mahkeme Heyeti, taksirle öldürme suçundan 3 yıl 4'er ay hapis cezası verdi, verilen hapis cezasını, hürriyeti bağlayıcı ceza, sanıkların kişiliği ve suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınarak sosyal ve ekonomik durumlarına göre, gün para cezasına çevrilmesi suretiyle günlüğü 20 TL'den bin 215 gün karşılığı olarak ayrı ayrı 24 bin 300’er TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmetti.
"Türkiye'nin adaleti varmış diyenler duysun"
Duruşmada fenalaşan Oğuz Erkul’un annesi Seyran Erkul ve Barış Kerem’in annesi Melike Taş, Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yaptı. Seyran Erkul, “Çekin, çekin Türkiye Cumhuriyeti’nin adaleti varmış diyenler duysun. Ben 4 yıldır ona güvendim. Adalet var diye, yavrumu toprağa koydum kanı yerde kalmayacak diye güvendim. Yavruma para biçtiler. Saz salmak suç mu? Şarkı söylemek suç mu? Ben ellerimle gönderdim arkadaşının doğum gününe. Suçu neymiş, saz çalmakmış. Korkmayın bu kadar sazdan. Saz adam öldürmüyor. Adalet dedim, paraymış değeri benim yavrumun. Duyun 4 yıldır mahkeme köşelerinde sürünüyorum. Kalbim durdu yüreğim durdu. Suçluların üstü örtülüyor. Gazi Mahallesi'ymiş suçlu, polislerin suçu yokmuş. Mahallesinin parkında saz çalarak türkü söyleyen benim yavrummuş suçlu olan. O zaman herkes öldürsün birbirini. Benim de gerekçem var o zaman ben de öldüreyim. Ben 4 yıldır yaşamıyorum zaten. Küçük kardeşi var soruyor bana ‘Anne abim nerede?’. Ben daha onun cevabını veremedim. Ben daha ona anlatamazken umutlarım burada suya düştü. Ben vereyim o parayı onlara, ben vereyim Oğuzhan’ımın değeri para değil. Nerede görülmüş bir arabaya 36 kurşun sıkmak? Nerede görülmüş bir yavrunun üstünden 10 kurşun çıkması? Dağda terörist arıyorlar, Türk bayrağının altına gizlenmiş teröristler var. Avukatım diye cübbenin altına gizlenmiş teröristler var.”