Ece Üner: ‘Haysiyet’i yazıp yaya yaya insanların haysiyetini konuşmak dokundu

Haber sunuculuğu ve ‘Ece Üner ile Susma’ programlarını yapan Ece Üner TELE1’e konuk oldu. Üner, ana akım medya ve gündüz kuşağına programlarına ilişkin eleştirilerde bulundu.

TELE1’de Nilüfer Bıyıklı’nın sunduğu ‘Başka Sohbetler’in bu haftaki konuğu sunucu Ece Üner oldu. ‘Haysiyet’ adlı kitabı da bulunan Üner, programda ana akım medyaya ilişkin “Orada her şeyi bir yere kadar anlatabilirsiniz” ifadesini kullandı.

Kanal D’de bir dönem ‘Ece Üner ile Susma’ adlı gündüz kuşağı programına değinen Üner, “Fasulye ayıklayan teyze bu programı izlerken fasulyenin fiyatını sorgulamıyor” dedi. Gündüz kuşağı programlarının “uyuşturucu görevini gördüğünü” belirten Üner, ” ‘Haysiyet’ adlı diye bir kitap yazıp insanların haysiyetleri gün içinde yaya konuşmak bana dokundu” diye konuştu.

Üner’in Bıyıklı’nın sorularına yanıtları şöyle oldu:

‘ANA AKIM MEDYADA BİR YERE KADAR ANLATABİLİRSİNİZ’

Seyirci olarak sormak istiyorum. Haberlere olan yorumlarınız viral oluyordu. Sonra Ece Üner küt diye birden yol değiştirdi. Çok anlattınız lakin yine sormak istiyorum neden?

Futboldan örnek vereyim. Maradona Napoli’de oynarken ‘kutsal adam’ ilan edilmişti. Çünkü gerçek hayatta nefes almaya izni olmayanlar onun sayesinde kükreyebiliyordu. Bende bu işi yaparken bunu yapmaya çalıştım. Yani nefes alamayanların, bağırabildiği, çığlık atabildiği bir ortam oluşturmaya kendimce uğraştım. Fakat orada (ana akım medyada) doğal sınırlarıma dayandım. Bir ana akım medyada eğer FOX TV’de değilseniz bir yere kadar anlatabilirsiniz. Kendi kendime dedim ki ben bu gök kubbede bu şartlarda söyleyebileceğim her şeyi söyledim insanlar adına.

‘SAMİMİYETİMİ SORGULAMAYA BAŞLADIM’

Fakat ne oldu? Samimiyet sorgulanmaya başlandı. Neden? Siz kadına şiddetle, enflasyonla ilgili bir eleştiri getiriyorsanız enflasyonu da, işsizliği de, maden kazalarını da, liyakatsizliği de konuşacaksınız. Bir yere kadar getirip orada bırakmak samimiyeti sorgulatmaya başladı. Tamam bu kadın adaletsizlik konusunda hassas, kadına şiddet meselesinde söz sahibi lakin bir yere getirip orada bırakıyor gibi… Bütüncül bakmak gerekiyor. Dolayısıyla orada söyleyebileceğim her şeyi söylediğime ve artık kendimi tekrar etmeye başladığıma inandım.

‘TAMAM ARTIK YETER’ DEDİM’

Neden kadın kuşağı programına geçtiniz?

Kadın kuşağı programı için birkaç teklif geldi. Şöyle bir şey hayal ettim. ‘Ben bu kadar geciken adalet, adalet midir?’ ekranda bağırıyorum… ‘Tamam yeter, tadında bırak. Samimiysen artık bir şeyler yap. Demokles’in kılıcı gibi birtakım merciilerin başında dur. İnsanlar hakkını alması için bir şeyler yap’  dedim. Fakat hayaller gerçekler teoride farklı, pratikte farklı oluyor.

‘YAYA YAYA İNSANLARIN HAYSİYETİNİ KONUŞMAK DOKUNDU’

Hayaller kırıldı mı biraz ‘Susma’ programını yaparken?

Çok katmanlı bir sıkıntı var kadın kuşağı programlarında. Bunlardan bir tanesi evet yoksulların mahkemesi orası. Bunu kabul ediyorum. Özellikle Müge Anlı gibi bu işi yıllardır profesyonelce yapan insanların belli merciileeri harekete geçirdiği ve insanların derdine derman olduğu boyutu var. Ama bunun yanı sıra benim karakterimde bir insana yanlış ve ters gelebilecek yönleri var. ‘Haysiyet’ adlı diye bir kitap yazıp insanların haysiyetleri gün içinde yaya konuşmak bana dokundu.

‘4-6 KUŞAĞI ARASINDA BİR CANAVAR YARATILMIŞ’

4-6 kuşağı arasında bir canavar yaratılmış. ‘Çocuklarım benden değil başkasından. DNA istiyorum’ diyor… Seyirci ertesi gün ‘Daha’ diyor. Bir birbirimizi dikizlemeyi izlemeyi çok seviyoruz. İki onların felaketini izleyerek kendi felaketine katlanıyor. Üç fasulye ayıklayan teyze bu programı izlerken fasulyenin fiyatını sorgulamıyor. Bir uyuşturucu programı görevi görüyor.  Ben bunları söylüyorum. Ama hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor her şey Türkiye’de. Hayırlı işler diyorum reyting var. Reyting bize sırıtan bir leştir. Hakikaten bütün kötülüklerin anası. Bu mudur yani ihtiyacımız. Uzun uzun yürüyüşler yapıyorum. Bu program psikolojimi çok bozdu.

‘MEDYA BELLİ KANALLAR DIŞINDA SADECE PATRONA VE HÜKÜMETE ÖZGÜR’

Medya belli kanallar dışında sadece patronlar ve hükümetler için özgür. ‘Evet burası o kanallardan biri’… Dolayısıyla böyle bir yapılanmada, sınırlar çizilmişken, elinden gelenin en iyisi yapılıyordu. Yoksa ben nasıl sizin ‘Zeyna’ dediğiniz Ece Üner oldum.

Peki haber sunucusu olarak o kanala geri döner misiniz?

Zannetmiyorum. Çünkü ne onlardan böyle bir teklif var, ne de ben ‘bir nehir iki kez yıkanılacağını’ inanıyorum. Yarım yamalak iş yapmayı sevmiyorum. Dediğim kadına şiddeti eleştirip enflasyona ve işsizlik üzerine bir şey söylememeyi seven biri değilim. Ben böyle bir kadın değilim.”

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.