Gerçek adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal’in ilk şiiri Seyhan, 1939’da Adana Halkevi Dergisi’nde yayımlandı. Yazarın, 1940-1941 arasında Çukurova ile Toroslar’dan derlediği ağıtları içeren Ağıtlar adlı ilk kitabı, 1943’te yine Adana Halkevi tarafından yayımlandı. 1951 yılında Yaşar Kemal ismini kullanmaya başlayan usta yazar, bu isimle Cumhuriyet gazetesinde röportajlar ve fıkralar yazmaya başladı.
Eserlerinde yer verdiği uzun betimlemeler ile tanınan yazar roman ve öykülerinde genellikle çocukluğunu geçirdiği Çukurova’yı ve bu bölgede yaşayan insanları anlattı.
NOBEL’E ADAY GÖSTERİLDİ AMA…
İlk olarak 1973 yılına Nobel’e aday gösterilen yazar, bundan sonra birçok kez Nobel’e aday gösterildi fakat hiçbir zaman Nobel Ödülü sahibi olamadı. Kemal, ardında Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusufçuk Yusuf, Yılanı Öldürseler, Yağmurcuk Kuşu, Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Üç Anadolu Efsanesi, Dağın Öte Yüzü Üçlemesi’nin de aralarında bulunduğu 26 roman,11 deneme, 2 öykü ve 1 şiir kitabı bıraktı.
Romanlarından 9’u beyaz perdeye aktarılan usta yazar, Varlık Roman Armağanı, İlhan İskender Armağanı, TÜYAP Kitap Fuarı Halk Ödülü, Uluslararası Cino del Duca Ödülü, Commandeur payesi, Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü, Fransa’da En İyi Yabancı Yazar Ödülü’nünde aralarında bulunduğu 20’yi aşkın ödül, ikisi yurt dışında olmak üzere, 7 fahri doktorluk payesi aldı.
Usta kalem, Dağın Öte Yüzü Üçlemesi’nin 3. kitabı olan Ölmez Otu, ile Fransa’da En İyi Yabancı Yazar Ödülüne layık görüldükten sonra TRT ekranlarından aldığı ödülü, kitabı ve romanlarında da sık sık konu ettiği insan doğa ilişkisini anlatmıştı.
Çukurova’da bulunan Akçasaz bataklığının kurutulmasından sonra yaşananları konu alan kitabını Kemal, “Bataklık kurutuldu bu iyi bir şeydir, yalnız kartallar da öldü, kelebekler öldü, hiçbir ceylan uğramaz oldu. Doğanın düzeniyle insanın düzeni baş başadır, paraleldir” sözleriyle anlatmıştı.