Gelir adaletsizliği ve ücretlerdeki eşitsizlikle birlikte artan fiyatlar, halkın ekonomik durumunu ciddi şekilde sarsmakla kalmadı, aynı zamanda ruh sağlığını da olumsuz etkiledi. Türkiye'de yapılan bir araştırma, her 10 kişiden 4'ünün kendisini stresli hissettiğini, ortalama 5 kişinin ise kısmen stresli olduğunu ortaya koydu. Stresin başlıca kaynağı ise Türkiye'deki ekonomik durumun her geçen gün kötüleşmesi olarak belirlendi.
NG Araştırma tarafından 11-22 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen bir kamuoyu araştırması, halkın stres ve mutluluk seviyelerini değerlendirdi. Araştırmaya, 15 yaş ve üzeri 1.501 kişi katıldı. Sonuçlar, Türkiye'deki ekonomi politikalarının vatandaşların üzerindeki stres etkisini gözler önüne serdi. Katılımcılara kendilerini stresli hissedip hissetmedikleri sorulduğunda, her 10 kişiden 4’ü 'stresli' olduğunu belirtirken, yaklaşık 5 kişi 'kısmen stresli' olduğunu ifade etti. Yalnızca her 10 kişiden 1'inin stres yaşamadığını belirtmesi, araştırmanın dikkat çekici bulguları arasında yer aldı.
Araştırmada katılımcılara stres nedenleri de soruldu. Ekonomik sebepler, katılımcıların üçte birinin en büyük stres kaynağı olarak öne çıktı. Katılımcıların yüzde 33.44’ü streslerinin ekonomik sebeplerden kaynaklandığını belirtirken, ikinci sırada 'gelecek kaygısı' yer aldı. Araştırmaya katılanların yüzde 19.32'si gelecek kaygısını en büyük stres kaynağı olarak tanımladı; bu da her 5 kişiden birinin gelecek kaygısı nedeniyle stres yaşadığını gösteriyor. Ayrıca katılımcıların yüzde 33'ünün kendilerini ne mutlu ne de mutsuz hissettiğini belirtmesi, araştırmanın dikkat çekici sonuçları arasında bulunuyor.
Sonuç olarak, ekonomik belirsizlik ve gelecek kaygısı, Türkiye'deki bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyen önemli faktörler olarak öne çıkıyor. Bu durum, toplumun genel mutluluk düzeyini de düşürmekte ve bireylerin psikolojik dayanıklılığını zorlamaktadır.