EMO, elektrik fiyatlarına 1 Ekim 2019'dan itibaren geçerli olmak üzere yapılan yüzde 14.9 oranında zamma ilişkin açıklama yaptı. Oda'nın yaptığı açıklamaya göre, 230 kilovatsaat asgari tüketim tutarı üzerinden yaptığı hesaplamaya göre 4 kişilik bir ailenin aylık elektrik faturası 142 liradan 163 liraya çıktı.
Burhan Kuzu, elektrik zammını savundu
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) yaptığı yüzde 14.9'luk zamma ilişkin açıklama yaptı. "Zamla birlikte elektrik fiyatları kilovatsaat başına; · Ticarethanelerde 75.69, · Aydınlatmada 70.21, · Tarımsal sulamada 66.61, · Sanayide 65.69, · Konutlarda 57.28, · Şehit aileleri ve muharip malul gazilerde 27.47 · Genel aydınlatmada 50.60 kuruş olarak belirlenmiştir" denilen açıklamada şunlar kaydedildi:
"Elektrik Mühendisleri Odası'nın (EMO) yaptığı çalışmalarda 4 kişilik bir ailenin aylık asgari elektrik tüketimi 230 kilovatsaat olarak belirlenmiştir. Yeni zamla 4 kişilik bir ailenin aylık elektrik faturası da 163 liraya yükselmiştir.
Konut tarifelerinde yılbaşında yapılan yüzde 10'luk indirime rağmen yıllık zam oranı yüzde 19.7 olurken, 2 yıllık artış yüzde 72.6 olmuştur. Sanayide ise yıllık değişim yüzde 32.2 iken; 2 yıllık zam oranı yüzde 126'ya ulaşmıştır.
EPDK zamma gerekçe olarak Elektrik Üretim AŞ'nin (EÜAŞ) toptan satış tarifelerindeki değişimi göstermiştir. Kamu toptan elektrik alım satış şirketi olan TETAŞ'ın kaldırılması nedeniyle kamunun piyasa fiyatlarını düzenleme işlevi zayıflatılmıştır. Bakanlığın açıkladığı maliyet bazlı enerji politikalarının sonucu olan bu zamların önümüzdeki dönemde de devam etmesi beklenmektedir. EPDK'nin faturalarda dağıtım bedelini ayrı bir kalem olarak göstermemesi kamuoyundan bazı bilgilerin saklandığı anlamına gelmektedir. EMO, EPDK'nın şeffaflıktan uzak bu kararına karşı yargı yoluna başvuracaktır.
Yıllardır uygulanan özelleştirme ve piyasalaştırmaya dayalı enerji politikalarının ülkeyi getirdiği nokta, elektrikte sürekli yükselen fiyatlar ve bunun tüm sektörleri doğrudan etkilemesiyle iğneden ipliğe her ürüne zam gelmesidir. 1990'lı yıllarda başlayan yap-işlet ve yap-işlet-devret modeli üretim santrallarının satın alma garantileri nedeniyle fiyatların yükseldiği ve halen yeni yatırımlarda da bu garantilerin verilmesi sonucu artan enerji maliyetlerinin yine zam olarak yansıyacağı açıktır. Özelleştirmenin acı reçetesi herkes tarafından görülmüştür. Temel bir insan hakkı olan enerji hizmeti ucuz, kesintisiz ve kaliteli bir şekilde kamu tarafından sunulmalıdır. Bunu sağlamanın tek yolu ise enerji alanının, şirketlerin kar hırsı ile değil, kamu yararını hedef alan politikalarla yönetilmesidir. Ülkemizin daha büyük açmazlarla karşılaşmaması için özelleştirme uygulamalarına son verilerek, acilen yeniden kamulaştırmalar yapılmalıdır."