Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile sarıklı cübbeli amiral hakkındaki açıklamaları nedeniyle haklarında dava açılan 103 emekli askerin yargılandığı davanın ilk duruşması görülüyor. Duruşmanın ilk gününde 5 emekli askerin ifadesi alındı. Savunma yapan Koramiral Atilla Kezek, “Emekliyiz komuta ettiğimiz kimse hiçbir şey yok. Yaş ortalaması 70 ve üzeri olan amiraller olarak ekonomi, sağlık, tarım konusunda açıklama yapmadık. Uzmanlık alanımız olan Montrö konusunda yaptık. ‘Yüce Türk milletine’, ‘aksi taktirde’ kelimelerine takılıp kamuoyu açıklamamızın siyasi maksatlarla kullanılması kabul edilemez. Ne söylemek istiyorlar bunlar denilmeden linçe uğradık. Ayağımıza kelepçe takıldı. Sonuç Montrö önemlidir. Bu anlaşıldıysa kendi adıma razıyım” dedi. Sanıklardan Abdullah Can Erenoğlu da “Bütün darbe dönemlerini yaşayan ve ülkemize verdiği zararların bilincinde olan bir kişi olarak bir ülkeye verilecek ön büyük zararın darbe olduğuna inanan birisiyim. Darbeler bu ülkeye en büyük ihanet” diye konuştu.
12 yıl hapis isteniyor
Montrö açıklamasına imza atan ve aralarında TESUD eski Başkanı Namık Kemal Çalışkan ile Koramiral Kadir Sağdıç, Türker Ertürk ve Cem Gürdeniz gibi isimlerin de yer aldığı 103 eski komutan hakkında "anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma" suçundan 12 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Covid-19 tedbirleri kapsamında Ankara çevresinde ikamet eden sanıkların 4’erli gruplar halinde savunma yapmaya çağırılması nedeniyle, bugünkü duruşmaya sanıklar Abdullah Akgül, Abdullah Can Erenoğlu, Ahmet Şenol, Atilla Kezek ile bugün ifade vermek istediğini söyleyen Emin Sami Örgüç ve avukatları katıldı. Duruşmayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, CHP’li Milletvekilleri Utku Çakırözer ve Nihat Yeşil, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Ankara Baro Başkanı Kemal Koranel, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da izledi.
“Silivri mahkemelerini hatırlattı”
Duruşmanın başında söz alan emekli komutanların avukatlarından Ümit Kocasakal, usule ilişkin beyanda bulunarak, “Montrö’ye sahip çıkan vatanseverlere sahip çıkmak için davaya katıldığını” kaydetti. Kocasakal, “Bu dava benim de yargılandığım Silivri mahkemelerinin acı hatıralarını çağrıştırdı” dedi.
İddianamede Montrö açıklamasına ilişkin siyasilerin tepkilerine yer verildiğini anımsatan Kocasakal, “İddianame ne zamandan beri dedikoduname oldu?” diye sordu. Kocasakal, iddianamenin hukuki niteleme ve delil değerlendirmesinin sadece 1,5 sayfa olduğunu belirterek, “Aksi halde” ifadesi iddianamede abartılarak değerlendirilmiştir. Sıkı giyin aksi halde üşütürsün’ demek ne kadar adam öldürmeye teşebbüsse bu bildirideki aksi halde ifadesi de o kadar darbeye teşebbüs” diye konuştu.
Yıllar önce emekli olanların böyle bir gücü olabilir mi?
Duruşmada daha sonra sanık beyanlarına geçildi. İlk olarak sanıklardan Akgül beyanda bulundu. İddianamedeki suçlamaları reddeden Akgül, “Emekli amiraller Whatsapp grubuna üyeyim. 2 Nisan 2021 günü Montrö ve sarıklı cübbeli amirale yönelik bildiri hazırlandığını gördüm. Emekli amiral Ergun Mengü’ye beni de ilave edebilirsin mesajı yazdım. İçeriğinde yer alan hususlara ilişkin katkım almadı. İmza koymama gelince Montrö anlaşması yazılı ve görsel basında doğru bilgiye dayanmadan tartışmaya açıldı. Montrö Anlaşması Lozan’ın tamamlayıcısı ve ülkemizin tapu senetlerinden biridir” dedi.
Montrö’nün bugün ve gelecekte ülke güvenliği açısından Deniz Harp Okulu’nda anlatılan bir metin olduğunu kaydeden Akgül, “Muhtıralar bir güce dayanır. Muhtıra verebilmek için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tüm imkanlarının elimizde bulunması gerekir. Yıllar önce emekli olmuş, emretme yetkisi bulunmayan kişilerin böyle gücü ve imkanı olabilir mi? Hangi gerekçelerle muhtıra olarak kabul edilir anlamak mümkün değil. Tarihimizde emekliler tarafından harekete geçirilmiş herhangi bir muvazzaf kuvvet var mı? Hiçbir emekli, görevdeki kişiye tavsiyede bulunamaz. Bu hakaret kabul edilir” diye konuştu.
“Darbeler bu ülkeye en büyük ihanet”
Sanıklardan eski Sahil Güvenlik Komutanı Abdullah Can Erenoğlu da, emekli bir koramiral olarak, ülkenin anavatan ve mavi vatandaki hak ve çıkarlarını korumak maksadıyla devletin verdiği görevleri 40 yıl boyunca mutlak sadakatle yerine getirdiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Bütün darbe dönemlerini yaşayan ve ülkemize verdiği zararların bilincinde olan bir kişi olarak bir ülkeye verilecek en büyük zararın darbe olduğuna inanan birisiyim. Darbeler bu ülkeye en büyük ihanet. Yapılan duyuru yurttaşlık görevi ve sorumluluk duygusuyla kamuoyuna bir düşünce açıklamasıdır.
Bu duyuruda darbeye ilişkin en ufak bir ifade yoktur. 15 Temmuz darbe girişimine direnmek için sokağa çıkan ilk amiralim. Genelkurmay Başkanlığında darbeye direnen halkımızın yanında yer aldım. Daha sonra sahil güvenlik komutanlığının önüne gittik. Üzerimize helikopterden ateş edildi. Yine de canım pahasına direndim. Vatan sevgisi emekli olunca bitmiyor. O nedenle gittim. 3 yıl sahil güvenlik komutanlığını yapmıştım. Sahil güvenlik komutanlığında direnenler olduğu söylendi. İçeri girmek istedim. Oradakilere savcılık kararlarına uymalarını istedim. Bana ateş edildi. Canım pahasına direndim ve bu kişilerin teslim olmalarını sağladım. Ben bunu kendi irademle yaptım. Şimdi yargılanıyorum.
“İddianamede siyasi beyanlara yer verilemez”
İddianamede delil diye sunulan hususlar yakın tarihe dair yorumlar ve siyasilerce yapılan açıklamalardan ibarettir. İddianamede siyasi beyanlara, tek elden çıkmış gibi görülen tepkilere ve niyet okuma niteliğindeki değerlendirmelere yer verilmesi adalete zarar vermektedir. Bir iddianamede siyasi beyanlara yer verilemez. Anayasada teminat altına alınan temel haklarımız ihlal edildi lakin tüm bu yargısız infaz ve karalamalar, duyurunun bilgilendirme amaçlı mahiyetini değiştirmedi.
Montrö sözleşmesinin her platformda korunması gerekmektedir. Sanıklardan hiç birinin atılı suçu işleyecek gücü ve niyetinin yoktur. Duyuruda darbeyi çağrıştıran hiçbir kelime de yoktur. Olsaydı asla katılım beyanında bulunmazdım.”
“Saygınlığımızla oynandı”
Genelkurmay ve Jandarma Genel Komutanlığı'ndan yapılan açıklamaları da eleştiren Erenoğlu, “İtibar suikastlığı ve haysiyet cellatlığı yapılarak lekelenmeme hakkımız ihlal edildi. Onurumuz ve toplumsal saygınlığımızla oynandı” dedi. Erenoğlu, “Vatan ve millet sevgisini yüreğinde yaşayan onurlu bir insan olarak vatanıma, milletime sadakat ile hizmet ettim. Buz gibi lekesiz, kar gibi beyaz olan üniformamı onurla taşıdım. Bugünlerde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı karşısında önemi çok daha iyi anlaşılan Montrö Sözleşmesinin korunmasına inandım” ifadelerini kullandı.
“Endişeliyim”
Emekli Tuğamiral Ahmet Şenol da 70 yıllık yaşamı boyunca ilk kez mahkeme önüne çıkıp savunma yaptığını belirterek, “Savcılıkta ve suç ceza hakimliğinde ifadem alınmadı. Siyasi demeçlerden ötürü adil yargılanma hakkımın elimden alınmasından endişeliyim. İçerisinde suç unsuru bulunmayan bu açıklama tamamen iyi niyetle saygı ve nezaket içinde yapılmış bir bilgilendirmeden ibarettir” dedi.
Şenol, açıklamanın Montrö’nün tartışmaya açılmasının önüne geçmek amacıyla hazırlandığını kaydettiği savunmasında, “Muvazzaf TSK mensuplarını hükümete karşı illegal biçimde harekete geçirme suçlamasının bizim açımızdan hiçbir karşılığı yoktur. Beni en çok üzen Yargıtay’ın Balyoz davasını bozma kararındaki argümanların bu iddianamede referans alınarak emekli amirallerin açıklamasını suç ile ilişkilendirilmeye çalışılmasıdır” diye konuştu.
“Deniz Kuvvetleri tarikatlardan korunmalı”
Emekli koramiral Atilla Kezek de savunmasında, emekli askerlerin anayasal düzeni yıkmak için anlaşmasının mantığa uygun olmadığını kaydederek, şunları söyledi: “Emekliyiz komuta ettiğimiz kimse hiçbir şey yok. Yaş ortalaması 70 ve üzeri olan amiraller olarak ekonomi, sağlık, tarım konusunda açıklama yapmadık. Uzmanlık alanımız olan Montrö konusunda yaptık. Deniz Kuvvetlerinin tarikat ve cemaatlerden korunması gerektiği açıklaması yaptık. ‘Yüce Türk milletine’, ‘aksi taktirde’ kelimelerine takılıp kamuoyu açıklamamızın siyasi maksatlarla kullanılması kabul edilemez.
Bizler bireysel ve toplu olarak kanaatimizi açıklamamız bir yana engeller ile karşı karşıya kaldık. Ne söylemek istiyorlar bunlar denilmeden linçe uğradık. Ayağımıza kelepçe takıldı. Sonuç Montrö önemlidir. Sadece bölge barışı için değil dünya barışı için de. Bu anlaşıldıysa kendi adıma razıyım. İddianamede telefon dinlemelerinde suç unsuruna rastlanmamış dendi yine kimse itiraz etmedi. Hakkımızda dava açılmış olması ve iddianamede siyasi demeçlere yer verilmesi davanın siyasi olduğunun kanıdır.”
“Montrö’nün önemi anlaşıldı”
Emekli asker Emin Sami Örgüç ise, açıkladıkları metinde suç unsuru olmadığını belirterek, “Metnin içeriğinin bizlerin uzmanlık alanı içinde kalması ve bilgilendirme amacı taşımasıyla hiçbir kaygı duymadım. Duyuru içinde Aksi takdirde, Yüce Türk milletine ifadelerinin nasıl bir kaygı yarattığını anlamadım. İddianamede kelimelere özel anmalar yüklenerek, zaman ve usul saptırmalarıyla soyut bir suç yaratılmaya çalışıldığı kanaatindeyim” diye konuştu.
Örgüç, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın da Montrö’nün öneminin tartışılmaması gerektiği yönündeki açıklamasını hatırlatarak, “Montrö’nün tartışılmaya açılmasının sakıncaları Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla anlaşılmıştır” ifadelerini kullandı.
Sarıklı amiral fotoğrafının Anayasal düzeni değiştirmeyi amaçladığını düşündüğünü kaydeden Örgüç, “Anayasal sisteme tehdit olabilecek ne düşüncem, ne de örgüt bağlantım mevcuttur” diyerek kendisini savundu.
Duruşma hafta boyunca devam edecek. Yarın emekli askerler Cemil Turgut Tufan, Engin Heper, Erdem Caner Bener ve Ergun Mengu dinlenecek.