Bu yıl emekli olacakların, hesaplama yönteminden kaynaklanan avantajlar nedeniyle 2025’te emekli olacaklara kıyasla daha yüksek aylık alacak olmaları nedeniyle ortaya çıkan yığılmanın önlenmesine yönelik çalışmalar hız kazanıyor. 2024 yılında emekli olacakların aylıklarının, 2025’teki emeklilere göre yüzde 30 daha fazla olması, yığılmaların önlenmesi amacıyla ekonomi yönetimi tarafından başlatılan çalışmanın temelini oluşturuyor. Bu çalışma, hem aylık farklarını hem de en düşük emekli aylığı sorununu aynı pakette gündeme getirebilir. Ekonomi yönetimi şu anda uygulamanın etki analizi üzerinde yoğunlaşmış durumda. Bu süreçte, uygulamanın bütçeye etkileri ve düzenlemenin nasıl hayata geçirileceği konularında da çalışmalar sürdürülüyor. Çalışmanın sonunda, yönetmelik gibi ikincil mevzuatın yeterli olması durumunda, sorunun yasal bir düzenleme olmaksızın çözüme kavuşturulması bekleniyor.
2024 yılında emekli olacakların aylıklarının, takip eden yıllara göre yüzde 30 daha yüksek olmasının, bu yıl emekli olanların sayısında önemli bir artış yaşatması öngörülüyor. Halihazırda sigortalı olarak çalışanlardan hem prim hem de gelir vergisi alınmayacak olması ve SGK tarafından bu kişilere aylık ödenecek olması, bütçeye büyük bir yük getirebilir.
Ekonomi yönetimi, emeklilik hakkı kazananların, hangi yıl emekli olursa olsun, en yüksek hangi yıla denk geliyorsa o yıl için hesaplanan aylığı almasına yönelik bir çalışma başlattı. Ancak bu çalışma ile birlikte genel emeklilik sisteminde köklü değişikliklere yol açabilecek başka bir düzenleme de gündemde. Halen en düşük emekli aylığı 12 bin 500 lira seviyesinde bulunmakta ve kök aylığı bu tutarın altında olan yüzbinlerce emeklinin maaşı bu rakama tamamlanıyor.
Ekonomi yönetiminin çalışmasında, aylık bağlama esaslarında da değişiklikler yapılması planlanıyor; bu sayede prim günü ile aylıklar arasındaki dengesizliklerin giderilmesi hedefleniyor. Yani, 7 bin gün prim ödeyen bir kişi ile 9 bin gün prim ödeyen bir kişi aynı aylığı almayacak. Edinilen bilgilere göre, yeni düzenlemelerde bu iki konu birlikte ele alınacak.
Etki analizi sonucunda, hangi çözüm şeklinin kanuni düzenleme gerektireceği ve hangisinin ikincil mevzuat ile çözülebileceğine dair bir rapor hazırlanarak siyasilere sunulacak.