TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne ilişkin sözleri sonrası başlayan tartışmalara ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın "sarık ve cübbe" giydiği bir fotoğrafının basına yansımasıyla ilgili açıklama yayımlayan ve gözaltına alınan emekli amirallerle görüşen YARSAV Kurucu Başkanı, avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Her bir amiral FETÖ iddiasıyla gözaltında olan kişilerle beraber aynı odada tutuluyor." dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında yayımladıkları bildirinin ardından gözaltına alınan Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Ramazan Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal ile görüşen Ömer Faruk Eminağaoğlu “Ankara TEM Şube Müdürlüğü’nde, avukat ve amiral görüşmelerinde ciddi engeller yaratılıyor.” ifadelerini kullandı.
medyasiyaset.com'da yer alan habere göre; Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun açıklamaları şöyle:
“Ankara TEM Şube Müdürlüğü’nde, avukat ve amiral görüşmelerinde ciddi engeller yaratılıyor. Gözaltındaki 10 amiral ile, yine bu amirallerden görüşme isteğine olumsuz yanıt vermeyenlerle, CMK 154/1-2 hükmüne açıkça aykırı olarak, TEM’in bir yetkisi olmamasına rağmen polislerce, amirallerin müdafi/avukatlarla görüşme yapması kısıtlanıyor, engelleniyor. Bu bağlamda 6 Nisan 2021 Salı saat 14.00-16.00 arasında görüşmemi engelleyen sivil emniyet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmama, konuyu da ilgili Başsavcı vekiline aktarıp tekrar TEM’e gitmeme rağmen, CMK 154/1-2 maddesindeki hükümler çiğnenerek tarafıma yine görüşme ortamı sağlanmadı ise de yoğun ısrarlarım üzerine kısıtlı zamanda ve az sayıda kişi ile akşam saatinde ancak görüşmem sağlandı."
"BAZI AMİRALLERİN AVUKATI BULUNMUYOR"
Eminağaoğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Emniyet görevlileri keyfi hareket edip, dilediği kişiler ve dilediği avukatlara görüşme ortamı sağlayarak veya görüşmeleri kısıtlayarak ve engelleyerek, soruşturmanın hukuk içinde yürütülmemesine yol açıyor. Bazı amirallerin avukatı bulunmuyor, bazılarının ayrıca avukatı bulunuyor. Ancak Emniyetteki uygulama bu şekilde sürdürülüyor. Gözaltında olan amirallerin hiç biri bir başka amiralle aynı odada tutulmuyor. Her bir amiral FETÖ iddiasıyla gözaltında olan kişilerle beraber aynı odada tutuluyor.
Böyle olunca ve geçmişi de düşününce insan, FETÖ iddiasıyla tutulanlar acaba gözaltı odasında duyacakları herhangi bir söze özel anlam yükleyip veya sözleri cımbızlayıp farklı anlamlandırıp ya da olmayan sözler aktarıp gizli tanık rolüne mi sokulacaklar demeden edemiyor.
Polisin tutumuna ve İçişleri Bakanı’nın açıklamalarına da bakınca, 104 amiral hakkındaki soruşturmayı savcılık mı yoksa İçişleri Bakanı Süleyman Soylu mu yapıyor… Bu tabloda adeta adli soruşturmaların sahibi İçişleri Bakanı gibi hareket ediliyor. Durum böyle olursa yargı bağımsızlığının durumu ve soruşturmanın akıbeti ne olur…
Olayda gözaltına alınma koşulları bulunmamakta olup, gözaltına alınanların gözaltına alınmayanlardan bir farkı bulunmuyor. Gözaltına alınanlara yapılan bu hukuksuzluğu ve bu farkı da hukuksal olarak açıklamak olanaksız. Cep telefonu ve bilgisayara el konurken, bunların imajının alınıp cihaz sahibine verilmesi gerekirken, bu şekilde hareket edilmeyerek bu konudaki kanıtlar da hukuka aykırı toplanmış. Yine neden bu konuda da hukuka uygun hareket edilmedi diye sormak gerekiyor,
104 amiralin, görevdeki meslektaşı olan askerlerle meslektaş ve arkadaş ilişkileri çerçevesinde iletişimleri normal olmasına rağmen, hepsinin hts kayıtları ve el konulan eşyaları vb incelenerek, bu iletişimlere yani görevdeki askerlerle iletişimlerine özel anlam yükleyip, hts gibi bu kayıtlarda yer alacak görevdeki askerleri, buzdağının görünmeyen tarafı gibi sunarak, Yine bildirinin meşru algılanması için açıklamanın görevdekiler yerine emeklilerce yapıldığı iddiasına dayanılıp, Böylece konunun görevdekiler ve emekliler gibi iki ayağı olduğu gibi bir kurgu senaryo ve bu senaryoya dayalı soruşturma olduğu düşüncesi şimdiden ayrıca bu nedenlerle de öne çıkıyor.”