Erdoğan, çocukluğunda yediği domatesin tadını bilmeyen torunları için üzüldüğünü söyledi.
Öte yandan TÜİK verilerine göre, Türkiye'de maliyetler nedeniyle son 12 yılda çiftçi sayısı yüzde 48 düştü, tarım alanları da azalmaya devam ediyor.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘İklim Değişikliğiyle Mücadele Toplantısı’nda konuştu. 2020 yılının takvimlerde bütün dünyayı etkisi altına alan felaketlerle işaretlendiğini belirten Erdoğan, halen devam eden koronavirüs salgınının da hayata şimşek gibi düştüğünü ifade ederek, “Bununla beraber iklim değişikliğine bağlı felaketler, bizleri gerçekten nefessiz bıraktı. Eskiden bir felaket olduğunda, durup soluklanacak, kendimizi toparlayacak bir aralık bulabiliyorduk. Ancak şimdi daha yaşadığımız şeyi tüm boyutlarıyla anlayamadan, yeni bilinmezliklerle karşılaşıyoruz. Büyük resmi çoğunlukla göremiyoruz. Yangın olduğunda söndürmeye çalışıyor, sel olduğunda verdiği hasarı tamir etmeye gayret ediyoruz. Ama yangınların, sellerin ve diğer afetlerin esas nedenlerine inip, tam anlamıyla mücadele edemiyoruz” dedi.
Son 10 yıl
2019 yılının 935 olay ile en fazla afetin yaşandığı yıl olarak kayda geçtiğini kaydeden Erdoğan, “Son günlerde yaşadığımız kuraklık, ziyadesiyle endişe verici. Bildiğiniz gibi barajlardaki su seviyesi alarm veren noktalara düştü. Bugünlerde yağan kar ve yağmur, bir nebze içimizi rahattı. Ama bu, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin geçtiği anlamına gelmiyor. Biz insanların şöyle bir özelliği var, stresle ve endişeyle başa çıkmak için bazı gerçekleri göz ardı ediyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ki, artık böyle bir lüksümüz yok. Son dönemeçteyiz. Elimizde, gidişatı olumlu yönde değiştirebilecek son on yılımız var. Ve bu fırsatı değerlendirebilecek son nesiliz” ifadelerini kullandı. Corona virüs salgınıyla ve iklim değişikliği ile ilgili yürütülen çalışmaların gerileme kaydettiğini belirten Erdoğan, “Gerek ülkemizde, gerekse tüm dünyada, tek kullanımlık malzemelere karşı büyük bir bilinçlenmenin fitili yakılmıştı. Ancak, maske ve plastik eldivenler yepyeni bir kirlenmenin kapısını açtı. Birleşmiş Milletler, salgınla ilişkili atığın neredeyse yüzde 75’inin, çöp sahalarına ve sulara karışacağını öngörüyor. Buradan çıkartmamız gereken sonuç; bugün korona salgını, yarın beklenmedik başka bir felaketle yüzleşebiliriz. İnşallah, bu son yaşanan felaketler, tüm dünya için büyük bir uyanışın vesilesi olur” diye konuştu.
"Gülün kokusu yok"
Gölgesinde serinledikleri ağaçların, denizlerde yüzen balıkların, vapurların seyrine eşlik eden martıların, yağan yağmurların varlığına şükredilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, “Daha önemlisi, bu nimetlere hakkıyla davranamadığımızı idrak edelim. Bu idrakle öyle bir çalışalım ki, çocuklarımıza ve torunlarımıza yok olmuş türlerin, tükenmiş kaynakların, kayıtlarda kalmış anılarını bırakmayalım. Ben şahsen çocukluğumda yediğim domatesin tadını bilmeyen torunlarım için üzülüyorum. Etrafımız çiçek dolu, herkes birbirine çiçek armağan ediyor. Ama ne yazık ki, bahçeli evlerimizdeki gülün, sümbülün kokusunu alamıyoruz. Tabiatın seslerini, kokularını bir bir kaybediyoruz. Umuyorum ki, böyle toplantılar, en azından elimizdeki tabii değerleri koruma konusunda bizlere bilinç aşılar” dedi.
Çiftçi sayısı yüzde 48 düştü
Öte yandan Covid-19 salgınının küresel ekonomiye verdiği zarar derinleşirken, Türkiye'de özellikle tarım sektörünün bu süreçte büyük yara almasından endişe duyuluyor. Önemli bir tarım ülkesi olan Türkiye’de çiftçiler, girdi maliyetleri nedeniyle ürettiğinin karşılığını alamamaktan yakınıyor. Çiftçinin yıllardır çözülemeyen bu sorunlarına bir de koronavirüs nedeniyle ihracat endişesi eklendi. Son yıllarda Türkiye'de tarım sektöründe istihdam hayli düştü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verileri aslında problemin kaynaklarına ilişkin önemli bilgiler sağlıyor. Buna göre Türkiye’de çiftçi sayısı son 12 yılda yüzde 48 azaldı. Tarım alanları da son 18 senede yüzde 12,3 düştü. Sebze bahçeleri alanı ise aynı dönemde yüzde yaklaşık 15 küçüldü.