Emniyet Teşkilatı'nda 50'ye yakın müdürün değiştirilmesiyle birlikte, polis teşkilatındaki 'Tarikatlar savaşı' da gün yüzüne çıktı.
Geçen Temmuz ayında bir gece operasyonuyla Emniyet Genel Müdürü'nün değişmesinin ardından gelen yapılanmayı kaleme alan T24yazarı Tolga Şardan, teşkilattaki ilişkilere dair şunları kaydetti:
"Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle gündemde yer bulamayan bu iki işlemle ilgili emniyet kulislerinde çok çarpıcı iddialar konuşulmaya başlandı.
Şöyle ki, 17-25 Aralık’tan sonra Fethullahçılar’a yönelik tüm bürokraside başlayan ve 15 Temmuz süreci sonrasında FETÖ’ye dönüştürülen “temizlik” çalışmaları sonucunda yeni bazı farklı yapılanmalar devlet kadrolarında hayat bulmaya başlamıştı.
Fethullahçılar gibi Nurcu akımdan gelen Okuyucular, Yazıcılar ile Nakşi akımdan gelen Süleymancılar, Menzilciler, Erzincan Grubu, Erzurum Kurtoğlu Grubu, İskenderpaşa Grubu önde gelen gruplar arasında yer alıyor.
Bu gruplardan Okuyucular, Yazıcılar’la birlikte son dönemde Menzilciler de diğer kurumlarda olduğu gibi emniyet teşkilatı içinde örgütlenmeye başladı. FETÖ’den doğan boşluğun doldurulması çerçevesinde bir süredir emniyette yapılan tayinlerde Menzilcilerin etkisi “güçlü” biçimde hissediliyor.
Bu etki, son emniyet müdürleri kararnamesinin yanı sıra birinci sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ve polis okullarına yapılan müdür atamalarında da kendisini gösterdi. Her üç atama ve terfi sırasında Menzil cemaatinden doğrudan veya dolaylı gelen referanslar kabul gördü.
Ancak kulislere düşen iddiaya göre, birinci sınıfa terfi ve polis okullarına yapılan atamalar sonrasında özellikle Menzil cemaati içinde kavgalı bir süreç başladı.
Malum, Türkiye’deki Menzil cemaati Adıyaman’daki Semerkand grubu ve Eskişehir’deki Buhara grubundan oluşuyor.
Liderleri farklı olan bu iki grubun, Emniyet’teki bu görevlendirmeler sonrasında birbirleriyle ters düştükleri öne sürülüyor. Bu durumun gerekçesi ise, Emniyet’teki atama ve terfilerde Semerkand grubunun referanslarına olumlu yanıt verildiği, Buhara grubunun taleplerinin yerine getirilmediği.
Semerkand grubunu, Buhara grubuna karşı 1-0 öne geçiren bu görevlendirmelerde kuşkusuz diğer grup ve yapılardan da referanslar var.
Aslında, şimdiye kadar “Menzil grubunun emniyet teşkilatındaki yapılanması” diye bir konu hiç gündemde olmamıştı. Zira bu yapıyla bağlantılı teşkilat mensubu sayısı çok ama çok minimum düzeydeydi.
Ancak ne olduysa; gerek 17-25 Aralık süreci, gerekse 15 Temmuz sonrasında bu grubun nüfusu emniyet içinde gözle görünür biçimde arttı. Birden bire, Menzil grubu Emniyet’te güçlenmeye başladı.
Bu durum kafaların da karışmasına neden oluyor hiç şüphesiz.
Çünkü özellikle FETÖ soruşturmaları sonrasında “renklendirme” diye bir durum ortaya çıktı. Yani, daha önce FETÖ içinde yer alan ve deşifre olmamış kişiler, başka cemaat ve yapılara sızmayı başarıp kendilerine yaşam alanı bulmaya başladı. Ve bu kişiler ise devlet tarafından “kripto FETÖ’cü” olarak tanımlanıyor.
Menzil cemaati başta diğer dini grup ve yapılarda son dönemde artan insan kaynağını biraz da bu “renklendirme” tanımı çerçevesinden gözlemek ve değerlendirmek gerekiyor.
Yapılan bu atamalarda devletten yana taraf olan, emir ve talimatları devletten alan, Atatürk ilkelerine bağlı teşkilat mensupları yok mu?
Elbette var. Ama emniyet teşkilatı gibi silahı ve üniforması olan, devletin en önemli kurumlarından birisinde yapılan görevlendirmelerin cemaat veya tarikat referansıyla değil, kurumsal liyakat ve kıdeme göre yapılması, ülke için daha faydalı olacaktır."