Kiracılar ise kanuni hakları olan, 12 aylık ortalama Tüketici Fiyat Endeksi’ne göre kira artışlarının belirlenmesini istiyor.
Konuyla ilgili Türkiye gazetesine konuşan Arıtürk&Partners Hukuk Ofisi Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Arıtürk, mülk sahiplerinin 5 yıl sonunda 'kira tespit davası' açabileceğini ve dava sonucunda kira miktarının rayiç bedele yaklaşabileceğini söyledi.
Arıtürk, şu ifadeleri kullandı:
"Ancak bu davalar uzun da sürebilir. Ve mahkeme, bölge rayiçlerine göre kiracıya yüzde 10 hakkaniyet indirimi uygulayabilir. 10 yıllıktan fazla ise hakkaniyet indirimi yüzde 20'ye çıkabilir. Mülk sahibinin bütün bunları dikkate alması gerekir. Kira bedeli gerçekten çok düşük kaldıysa bu yola başvurmak mantıklı olabilir. İkinci seçenek olarak da mülk sahipleri, 10 yıl ve daha uzun süre ile oturan kiracılarını tahliye etme hakkına sahipler. Burada da üç ay önceden ihtar göndermek şartı ile mülk sahipleri, herhangi bir haklı gerekçe göstermeksizin kiracılarından anahtarı isteyebilir."
Tahliye şartları
Kiraların artış trendinde olduğu bu dönemde tahliye taahhüdünün sıkça başvurulan bir yöntem olduğunu belirten Avukat Zeki Arıtürk “Burada kiracı, belli bir tarihte evi boşaltmayı yazılı olarak taahhüt ediyor. Şayet bu sözleşmeye uygun şekilde davranılmadıysa, mülk sahibi kira sözleşmesini, bir ay içinde dava açmak suretiyle sona erdirebilir. Önemli olan husus, tahliye taahhüdünün düzenleme tarihinin, kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden önce veya kira sözleşmesinin başlangıç tarihi ile aynı olmamasıdır. Aksi durumda Yargıtay, kiracının, taahhüdü vermekte iradesinin sakatlandığını kabul ederek geçersiz saymaktadır. Boş tahliye taahhüdüne imza atılması ise, evrakın geçerliliğine etki etmemektedir. Taahhüdü verecek kişi evli ise, Medeni Kanun hükümleri uyarınca eş rızası da alınması gerekmektedir. Aksi durumda verilen taahhüt geçersiz olmaktadır" dedi.
Avukat Zeki Arıtürk; kendi kullanımı için de mülk sahibinin evi tahliye edebileceğini ancak bunun için zorunluluk hâlini de ispatlamak zorunda olduğunu vurguladı.
Avukat Arıtürk “Evin yeniden inşası veya imarı sebebiyle kullanımının imkânsız hâle gelmesi ve konutun amacına aykırı kullanımı hâlinde de tahliye şartları oluşabilir” diye ifade etti.