Volkswagen, Türkiye ve dünya genelinde en çok tercih edilen otomobil markalarından biri olarak, son aylarda önemli bir değişim sürecine girdi. Şirket, yurt dışı operasyonlarındaki küçülmenin ardından, tarihindeki ilk kez Almanya'daki fabrikalarını kapatma kararı alacağını duyurdu. Bu sürpriz hamle, otomotiv sektöründe büyük tartışmalara yol açtı.
Volkswagen CEO'su Oliver Blume, yaptığı açıklamalarda bu kararın arkasındaki nedenleri detaylandırdı. Şirket, 2024 yılı üçüncü çeyreğinde satışlarının yüzde sekiz oranında düştüğünü ve yılın ilk dokuz ayında kârlılıkta yüzde otuzluk bir azalma yaşadığını belirtti. Bu durum, uzun yıllar sonra karşılaşılan bir kriz olarak dikkat çekiyor ve Alman hükümetinde endişelere neden oldu.
CEO Blume, Alman gazetesi Bild ile yaptığı bir röportajda, satışlardaki düşüşün uzun zamandır devam eden yapısal sorunlardan kaynaklandığını ifade etti. Ayrıca, markanın eski günlerine dönmesi için maliyetlerde büyük bir düşüş gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladı. 2022 yılında göreve başlayan Blume, tasarruf ve maliyet azaltma önlemleri çerçevesinde personel giderlerini 2026 yılına kadar beşte bir oranında azaltmayı hedefliyordu. Ancak, iki yıl içinde 3 milyar avroluk tasarruf hedefine ulaşılamaması üzerine, Blume daha radikal önlemler almak durumunda kaldı.
Bu bağlamda, 30 yıllık iş güvencesi garantisini iptal etmeyi ve Almanya’daki fabrikaların kapatılmasını değerlendirme planını açıkladı. Bu durum, ülkede otomotiv sektöründe büyük tartışmalara yol açarken, Volkswagen yönetimi, demografik eğilimlere dayalı yapılan yeniden yapılandırmanın yeterli olmadığını belirterek, araç ve parça üretim tesislerinin kapatılmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
Açıklamanın ardından, Volkswagen yönetimi işçilerle görüşmelere başladı. Ancak işçi sendikaları ve iş konseyi, fabrikaların kapatılmasını kabul edilemez buldu. Çalışanlar, şirketin son kemer sıkma planlarını protesto eden pankartlar açarak yönetimi "çifte standart" uygulamakla suçladı. Ayrıca, tesislerin kapatılmasına karşı çıkan Aşağı Saksonya eyaleti, iş konseyinde oy haklarının yüzde 20'sine sahip olarak istihdama öncelik veren bir tutum sergiliyor.