Engin Altay: 6 bin 391 liranın altındaki zam zulümdür

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay TBMM’de düzenlediği basın toplantısında asgari ücret zammıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Açlık sınırını hatırlatan Altay, “6 bin 391 liranın altındaki bir zam zulümdür” dedi.

Milyonlarca çalışanı ilgilendiren asgari ücrette ara zam görüşmelerinin bugün ikincisi gerçekleşti. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yarın asgari ücrete gelecek zammı açıklaması bekleniyor.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da görüşmelerin öncesinde zam konusunu değerlendirdi. Altay, “Açlık sınırı 6 bin 390 lira olan bir ülkede 3 bin lirayla geçinemezsin. Dün söyledim Erdoğan’a, bu yaz öyle böyle geçer, ekmek karpuz geçiririz. Kış geçmez. Bu kışı emeklilerimiz geçiremez. Asgari ücret dün çağrımı yapmıştım. Şimdi 15.30’da tekrar toplanacaklar. Laflar duyuyorum yüzde 20-30 bandında bir zam olacak diye. Çok net ve samimi olarak söylüyorum, 6 bin 391 liranın altındaki bir zam zulümdür. Adaletsizliktir, hak gaspıdır, emek gaspıdır, emek hırsızlığıdır. Alın teri hırsızlığıdır” dedi.

Altay basın toplantısında şunları söyledi:

“EŞİTLİK VAR AMA ADALET SAĞLANMADI”

En düşük emekli maaşı 2 bin 500’den 3 bine çıkıyor. Bu Allah’tan korkmamak, kuldan utanmamaktır. Açlık sınırı 6 bin lirayken, kamu çalışanlarına ve emeklilerine yüzde 40 zam yaparken; en düşük emekli maaşına 500 lira zam. Hiç değilse yüzde 40 kadar yani 6 aylık enflasyon olmalı ve bu 3 bin 500. En azından altını çizerek. Çok şükür, dün gece benim ve arkadaşlarımın da basıncı ile en düşük emekli maaşı teklifte 3 bin iken 3 bin 500 oldu. Eşitlik sağlandı mı? Şöyle sağlandı yani memur emeklisi asgari enflasyon oranı kadar zam alacak. En düşük emekli maaşı da bu bin liralık artışla enflasyon kadar zam alacak. Tam bu noktada bir eşitlik var lakin adalet sağlanmadı.

“EĞİTİM SİSTEMİNDE BİR ŞEY TERS GİDİYOR”

Tayyip Erdoğan’ın da çok kullandığı bir söz var. Doğru bir söz. ‘Eğitim alanındaki zafiyetin mazereti olmaz.’ Bugün, LGS sınavları açıklandı. Tablo yine çok vahim. Esasen bu tablo sadece bu yıl değil geriye dönük, yıllardır; eğitim sisteminde bir şey ters gidiyor. İstenilen başarıyı ve niteliği bir türlü yakalayamıyoruz. Hamaset bol, janjanlı açılışlar bol; lakin başarı yok, kalite yok, nitelik yok. Lise giriş sınavlarındaki tablo, milli eğitim sisteminin tıpkı ekonomimiz gibi, tıpkı demokrasimiz gibi, tıpkı insan hakları gibi, iflas ettiğinin çok somut bir belgesidir. Bu başarısızlıktır, başarısızlık öğrencilerin değildir, velilerin de değildir. Başarısızlık; yönetimindir, ülkeyi idare edenlerindir. Çocuklarımıza günah. Çocuklarımızın harcıyoruz. Çocuklarımızı olması gereken noktaya bir türlü ulaştıramıyoruz. Hükümetin ayıp karnesinde, yeni bir ayıpla da böylece karşı karşıyayız.

“ZENGİNİ DAHA ZENGİN YAPACAK”

Ek bütçeyi dün gece yarısı bitirdik, bitti. Ek bütçede; asgari ücretli, memur, köylü, Kredi Yurtlar Kurumu’na borçlu olan öğrenci, emekli, esnaf, çiftçi yok. 1 trilyon 80 milyar parayı Meclis’te geçirdiler, gelir gider dengeleyip, kimin için geçirdiler? Kur korumalı mevduat sahibi zenginlere gidecek bu para. Zengini daha zengin yapacak. Kamu özel iş birliği müteahhitlerine gidecek. Şehir hastaneleri, otoyollar, köprüler ve havaalanlarının yapan yap-işlet-devret modeli ile yapan müteahhitlere gidecek. Aileden para kazananlara gidecek ve bankalara gidecek. Banka patronlarını, müteahhitleri, kamu özel iş birliği, kur korumalı mevduat üzerinden zengin ettiklerini, 40 milyar sadece oraya ayırdın. Zengini daha çok zengin etmeyi Erdoğan.

“MEMUR ÇOCUĞUNA PANTOLON ALAMADI”

Türkiye’deki bankalar geçen yıl, 12 ayda, 92 milyar kar etmiş. Ocak-mayıs ayında, bu sene beş ayda, 132 milyar kar etmiş, daha 7 ay var. Geçen sene bir yılda bankalar 92 milyar kar etmiş. Bu yılın ilk 5 ayında 132 milyar kar etmiş… Bunun adına ekonomi falan denmez. Soygun düzeni demek bile yetersiz kalır. Böyle bir tablo var. Sen inim inim inliyorsun, Erdoğan yönetimi bankalara sadece mayıs ayında geçen seneki mayıs ayına göre yüzde 742 daha çok kar ettirmiş. Memur çocuğuna pantolon alamadı. Banka yüzde 742 kar ediyor. Çiftçi traktörünü tarlaya süremiyor. Ev kadını, tencereyi ocağa koyamıyor. Bu düzenin adı kepazeliktir.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.