AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveye gitmeden önce NATO'nun YPG’yi terör örgütü olarak tanımazsa kendilerinin de Baltık projesini desteklemeyeceklerini söyledi. Ancak zirvede YPG ele alınmadı ve Erdoğan NATO’nun Baltık projesine onay verdi. Hatta liderler ve üst düzey NATO yetkilileri, YPG’yi asla terör örgütü olarak tanımayacaklarını açıkladılar.
Erdoğan’ın NATO zirvesi öncesi söylediği sözleri iç siyasete yönelik söylediği zirve sonucunda ortaya çıktı. Erdoğan, NATO’da bırakın YPG’yi terör örgütü olarak kabul ettirmeyi, gündeme dahi alınmasını sağlayamadı. Ayrıca, “YPG’ye terör örgütü demezlerse onaylamam” dediği NATO’nun Baltık projesini de onay verdi.
Zirve’den sonra açıklama yapan Fransa Cumhurbaşkani Emmanuel Macron, Türkiye’nin terör örgütü olarak tanımladığı YPG için “NATO Suriyeli Kürt Milisler olan YPG’yi terör örgütü olarak siniflandirmaya hazır değil. bu konuda anlaşamadığımız açık” dedi.
YPG'yi PKK'dan ayri tuttuklarını ifade eden Macron, kendi açısından Türkiye ile bu konuda anlaşmaya varmanın mümkün olmadığını söyledi.
NATO zirvesinden sonra CNN’de Christiane Amanpour’a konuşan ABD’nin NATO temsilcisi Kay Bailey Hutchison'da “NATO’da hiç kimse bu dili kabul etmez. YPG, IŞİD’e karşı NATO ile birlikte savaşıyor” ifadelerini kullandı.
Macron’un söz konusu ifadeleri Erdoğan’ın aralarında Almanya ve İngiltere’nin olduğu Suriye toplantısından da elinin boş çıktığını gösterdi.
görüşmeyle ilgili Almanya Başbakanı Merkel ve İngiltere Başbakanı Johnson'da 4’lü görüşmenin uzun bir tartışma sürecinin başlangıcı olabileceğini vurguladı.
Zirve’de Türkiye için kritik olan bir diğer konu ise ABD Başkanı Donald Trump ve Erdoğan arasında geçen görüşmeydi. Trump, Erdoğan’la Suriye’yi ve bölgedeki Kürtleri görüştüklerini söyledi fakat görüşmeyle ilgili detay vermedi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi için gittiği Londra'da medya temsilcileriyle bir araya gelerek şu açıklamaları yaptı.
'BARIŞ PINARI' DÖRTLÜ ZİRVEDE
Biliyorsunuz Türkiye, İngiltere, Almanya, Fransa olarak bir de Dörtlü Zirve gerçekleştirdik. Bu Dörtlü Zirvede de bu konuların yanı sıra özellikle Suriye'deki Barış Pınarı Harekatı'nı etraflıca ele aldık. Burada kendilerine hazırlamış olduğum belgeleri, bilgileri takdim ettim. Bunun daha da ötesinde üzerinde durdukları bir konu var; "buradan ne zaman çıkacaksınız?" Biz de kendilerine "Peki sizin burada ne işiniz var?" diye soruyoruz. "Sınırınız mı var burada?" Yok. "Peki size karşı taciz mi var?" Yok. "Taarruz mu var?" Yok. "Peki, ne işiniz var burada?" Bizim burada 911 kilometre sınırımız var. Tacizse bize, taarruzsa bize... Bizler şehitler veriyoruz. "Sizin herhangi bir can kaybınız, yaralınız var mı?" Yok. "Peki burada ne işiniz var?" "Bize bu soruyu sorma hakkını nereden elde ediyorsunuz?" "Bakın" dedim, "Çok açık ve net söylüyorum; Tel Abyad ve Resul Ayn'da -malum buranın uzunluğu 420 kilometre, derinliği 32 kilometre- belirlenen o barışı tesis etmeden buraları terk etmemiz mümkün değil. Çünkü biz buraya bir barış için girdik ve bu barışı burada tesis edeceğiz. Peki bunların güvenliği ne olacak? O da yine bizim sorumluluğumuzda. Eğer sizler de burada rol alırsanız beraberce buranın lojistiği olarak bu güvenliği de tesis ederiz." Daha önce bunu Sayın Obama ile de konuştuk. Diğer koalisyon güçleriyle konuştuk. "Hatta siz hava destekli lojistiği sağlayın, güvenliği sağlayın, biz burada DEAŞ'a karşı da diğer terör örgütlerine karşı da bu mücadeleyi veririz" dedik.
"DAEŞ'İ YOK ETTİĞİNİZ FALAN YOK"
Ayrıca şunu da söyledik; "Bizim üzüntümüz şudur ki siz maalesef terör örgütü YPG-PYD ile berabersiniz ve 'Bunlarla DEAŞ'ı yok ettik' diyorsunuz. Kusura bakmayın DEAŞ'ı yok ettiğiniz falan yok. DEAŞ yine bulunduğu yerlerde. Biz ispatlı konuşuyoruz. El-Bab'da 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı biz daha ilk harekatta, Zeytin Dalı Operasyonunda etkisiz hale getirdik. Ondan sonra gerek Afrin'de gerek buralarda yaptığımız operasyonlarda binlerce DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. Şu anda bizim cezaevlerimizde DEAŞ'lılar var. Hala toplamaya devam ediyoruz. 7 bini aşkın DEAŞ'lıyı biz derdest ettik. Ülkelerine geri gönderiyoruz. Hala girmeye çalışanlara da kapılarımız kapalı." Bakın Bağdadi'nin öldürülmesiyle ilgili övünüyorlar. "Biz de Bağdadi'nin en yakınlarını yakaladık. Bunlar şimdi bizim geri gönderme merkezlerimizde bulunuyor. Biz bu noktadayız. Siz bunları hiç masaya yatırmıyorsunuz" dedik.
"SADECE 3 MİLYAR AVRO GELDİ, KESİLDİ"
"Diğer taraftan da şunu söylüyorsunuz; 'Türkiye'ye teşekkür ederiz. Şu anda kendilerinde 4 milyona yakın mülteci var.' Benim her zaman söylediğim güzel bir nüktedir biliyorsunuz; 'Siz hep bal diyorsunuz ama ağız tatlanmıyor.' Avrupa Birliği olarak verilen bir söz vardı. İki partide 3+3 milyar avro destek verilecekti. Bu da bizim milli bütçemize değil. STK'lar vasıtasıyla Kızılay, AFAD gibi kuruluşlarımıza. Peki bunlar geldi mi? Hayır. Sadece 3 milyar avro geldi, orada kesildi." diye ifade ettik.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis'le de bunu konuştuk. "Sen göçten yana sıkıntılarım var diyorsun, ben ne yapabilirim diyorsun. İlk etapta bunu yapman lazım. AB üyesisin. Bu konu ile ilgili gayretlerini ortaya koy ve sen AB ülkelerini sıkıştır." diyerek bu konuyu onunla da işledik.
EN AZ YILDA BİR KEZ DÜZENLENECEK
Bu konu Dörtlü Zirve'de de önem arz ediyordu. O Dörtlü Zirve'de kendileri de buna hak verdiler. Gerek Almanya Başbakanı Merkel, gerek Fransa Cumhurbaşkanı Macron. Tabi hepsinden öte İngiltere Başbakanı Johnson o bu işe çok önem veriyor. Bu Dörtlü Zirve'yi en az yılda bir kez yapmayı karara bağladık. Şimdi ikinci zirveyi de Şubat ayında İstanbul'da yapacağız. Onu aramızda kararlaştırdık.
"İSPANYA İLE YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞME VERİMLİ GEÇTİ"
Zirve marjında bir dizi ikili görüşme yaptık. İspanya ve Yunanistan başbakanlarıyla görüştük. Özellikle İspanya ile yaptığımız görüşme çok verimli geçti. Yakın zamanda İspanya Başbakanı Sanchez, bir Türkiye ziyareti gerçekleştirecek. Bu vesileyle Kral Felipe'ye de mesajımızı gönderdik. "Onu da sizden sonra Türkiye'ye bekleriz. Onunki resmi bir ziyaret olur ama sizinkini 7. Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı olarak İstanbul'da yapalım. Büyük bir iş adamı grubu ile gelirseniz sizin ve bizim iş adamlarımızla birlikte bu toplantıyı gerçekleştiririz." dedik.