Reuters haber ajansına röportaj veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Suriye’de kurulması planlanan güvenli bölgeyle ilgili ABD’nin Türkiye’nin taleplerini yerine getirmediği açıklaması hatırlatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Eylüle kadar talepler karşılanmazsa ne yapacaksınız?” sorusu yöneltildi.
Erdoğan, konuya ilişkin “Bu güvenli bölge arayışları bizim taleplerimizi karşılamıyor. Bir oyalama siyasetine dönüşüyor. Bu oyalama siyaseti bizim sabrımızı deneme midir? Sabrımız taşıyor, kendi başımızın çaresine bakarız” ifadelerini kullandı.
30 km derinliğindeki güvenli bölge önerisinin Trump'dan geldiğini söyleyen Erdoğan, "Fırat'ın doğusundaki adımlarda ise Trump'ın altındaki ekipler onun sözlerine uymadı. Obama bana Mübiç'ten çıkacağız dedi. Peki çıktı mı? Çıkmadı. Sayın Trump'a bunu söylediğim zaman, o zaman görevde Tillerson vardı, o zaman da çıkmadılar." diye devam etti.
ABD’nin YPG’ye silah yardımı yaptığını söyleyen Erdoğan, “PYD/YPG PKK’nın bir koludur. Bunu Batı’ya ispatlamamıza rağmen buna inanmıyorlar. Daha biz neyi anlatacağız? Bizim söylediklerimize inanmıyorlar terör örgütünün sözleriyle hareket ediyor. Amerika buraya on binlerce TIR mühimmat getirdi. Şimdi biz nasıl müttefikiz” dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yönelik eleştirilere "Yeni sistemi eleştirenler siyaset bilmiyor" ifadesiyle yanıt verdi.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
- Rusya samimi bir yaklaşım ortaya koydu. Gerek ortak üretim konusu, gerek kredi temini konusu, gerekse takvimin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi konusu süreci hızlandırdı. Bölgedeki barış için bu adımı atmak zorundaydık. Böyle bir savunma sistemine ihtiyacımız vardı.
- İdlib'deki gözlem noktalarından şu anda çekilmemiz söz konusu değil. Rejim gözlem noktalarımızla uğraştığı anda, herhangi bir saldırı yaptığında iş orada çok farklı bir istikamete gider, şu anki gibi durmayız.
- Rusya ve İran'la pazartesi günü yapacağımız zirvede amaç ateşkesi sağlamak, göçü sona erdirmek ve terör örgütlerini kontrol altına almak.
- 3 milyon 600 insana bakan Türkiye, yeni gelecek mültecileri kaldıramaz. Bazı ülkeler bu açıklamama kızıyor ama gerekirse kapıları açmak durumunda kalacağız.
Verdikleri sözü tutmayan AB ülkelerinin tutumuna sessiz kalamayız. AB ülkeleri güvenli bölge konusuna iyi bakıyorlar fakat harekete geçme konusunda geri duruyorlar. Güvenli bölge önerimi Obama döneminden beri yapmaya devam ediyorum.
- Güvenli bölgede 30 km talebi Trump'tan geldi. Fırat'ın doğusundaki adımlarda ise Trump'ın altındaki ekipler onun sözlerine uymadı. Obama bana Mübiç'ten çıkacağız dedi. Peki çıktı mı? Çıkmadı. Sayın Trump'a bunu söylediğim zaman, o zaman görevde Tillerson vardı, o zaman da çıkmadılar.
- Ekim başında Rusya, Almanya, Fransa ile Türkiye'de belki dörtlü zirveyi gerçekleştireceğiz. İdlib ve mülteciler konularını ele alacağız.
- Koalisyon içindeki ülkeler güvenli bölge noktasında adım atmaya gelince işi biraz frene basmak suretiyle ağırlaştırıyorlar.
- Maalesef güvenli bölge anlayışı beklentilerimizi karşılamıyor. Oyalama siyasetine dönüşüyor. Sabrımız taşarsa başımızın çaresine bakmak durumunda kalacağız.
- Rusya SU-35/SU-57 savaş uçakları satmayı teklif etti. Rusya bu konuda savunma sanayiine yönelik her adımda biz varız diyor.
- S-400 sistemi ile ilgili adımı atınca bu bizi biraz rahatlatacak, en geç nisana kadar yerlerine monte edilmiş olacak. Savunma sistemleri olarak çok daha huzurlu hale gelmiş olacağız.
- Savunma sanayiinde attığımız adımlarla ortak savunma sistemlerine de girdiğimizde, bizler bölgede çok daha güvenli bir güç, ön koruma tedbirlerini almış bir NATO ülkesi olacağız.
- Trump S-400 konusunda yapılanları anlayışla karşılarken, yaptırım tehditlerinin gerçeği yansıttığını düşünmek mümkün değil.
- F-35 konusunda sekteye uğrayan süreçler konusunda Trump ile ABD seyahatinde (BM Zirvesi) konuşacağız.
- Nasıl ki Patriot'larda önümüzü tıkadıklarında başımızın çaresine baktıysak, F-35’lerde önümüzün tıkanması halinde başımızın çaresine bakıp alternatiflerini arayacağız. Onlar da bunu anlıyorlar.
- ABD gibi bir ülke müttefiki Türkiye'yi daha fazla bana göre incitmek istemeyecektir. Bu rasyonel davranış değildir, sorumlu bir dış politika hiç değildir.
- Halkbank ve yaptırımlar konusunda Trump ile birbirimize güvenimiz var. İnanıyorum ki, ABD'deki görüşmede bunu karşılıklı teyit edeceğiz.
- Trump ile Patriot alma konusunu telefonda konuştuk. Ancak ona S-400'deki şartları sizde de görmemiz lazım dedim. Sizden bir miktar patriot alabiliriz dedim.
- Belirli bir oranı belirli bir paketi bu tür şartlarda ortak üretim kredi vesaire gibi olduğu anda biz Patriot'u alabiliriz. Alternatifli çalışılması gerektiğine inanıyorum.
- Nasıl Patriot'larda önümüz tıkanınca biz S-400 olayına girdiysek, F-35'lerde de önümüzün tıkanması halinde çaresine bakacağız.
- İkide bir mesela, 'Kürt Kürt Kürt' diyorlar. Bunların oradaki Kürtlerle samimi bir ilişkisi de yok. Oradakiler terör örgütünün temsilcileri. Mesela Obama bir gün telefon etti, "Kobani’ye uçaklarımızı indirmek durumundayız, oradaki insanlar şu anda zor durumda, onları Türkiye’ye almak veya oradaki belli yerlere mühimmat silah indirmemiz gerek" vesaire dedi. O günden bu güne biz 300 bin Kobaniliyi ülkemizde yedirip giydirip içiriyoruz. Nerede Amerika? Onlara biz bakıyoruz.
''ABD bize parayla vermediği silahı terör örgütlerine parasız veriyor''
YPG ve PYD'nin terör örgütü olduğunu ABD'ye anlatıyoruz ancak buna rağmen bize inanmayarak yanlışa düşüyorlar. ABD sınıra TIR'larla mühimmat getirdi örgütlere yardım olarak. Biz nasıl müttefikiz?Terör örgütleri bize saldırıyor, ABD örgüte silah yardımı yapıyor. Biz NATO'da ABD ile müttefikiz, bize parayla vermedikleri silahı örgütlere parasız veriyorlar.
- Yargının gücü benim elimde mi? Böyle bir saçmalık olur mu? Yargı bağımsızdır, kararlarını vermekte serbesttir.
- Kabine konusunda değişiklik olup olmayacağı belli olmaz. Sipariş üzerine kabine değişikliği yapmayız. Şu anda kabinedeki bütün arkadaşlarım var gücüyle çalışıyorlar bir aksama olursa, gerek duyarsak yaparız.
“Yeni sistemi eleştirenler siyaseti bilmiyor”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinden sonra “gücün tek elde topladığı” eleştirilerini nasıl değerlendirdiği sorulan Erdoğan, “Bu tür eleştirileri getirenler ne siyaseti biliyorlar ne devlet yönetimini biliyorlar. Devlet başkanı olarak yargının gücü benim elimde mi? Böyle saçmalık olur mu? Yarı bağımsızdır ve bağımsız yargı kararlarını vermekte serbesttir. Bir başka konu parlamentonun yasama olarak yaptıklarını benim yapma yetkim yok. Ama yasama dışında hakkında herhangi bir yasama organı olarak alınmış bir karar yoksa o zaman Cumhurbaşkanlığı kararnamesi devreye girer. Bu da süreci hızlandırır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokratik bir hükümet sistemdir. Amerika için böyle bir şey konuşuluyor mu, konuşulmuyor. Fransa’da yarı başkanlık sistemi var, konuşuluyor mu, konuşulmuyor. Ama Türkiye’de Erdoğan Cumhurbaşkanı, sürekli bu konuşuluyor. Siyasal istikrarı getirebilmek için bu adımı attık. Bazı eksikler olsa da hazırlıklarımızı yaptık. Bunu da kamuoyuyla paylaşacağız. Güzel bir yer geldik ve inanıyorum ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, şu bir yılı aşkın sürecin bütün artıları eksileri elimizde, onlarla beraber yeni bir döneme hazırlanacağız” diye konuştu.