Erdoğan ve AKP durdurulmalıdır.. Durdurulabilir!

Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasını uzatmak istiyor. Çünkü, OHAL uygulaması Anayasal olarak hükümete Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi veriyor. Yani TBMM’nde oylanmadan, Meclis denetimi...

Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasını uzatmak istiyor. Çünkü, OHAL uygulaması Anayasal olarak hükümete Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi veriyor. Yani TBMM’nde oylanmadan, Meclis denetimi olmadan geçici süre kanun yapma yetkisi tanıyor.

Erdoğan-AKP iktidarı da 15 Temmuz darbesinin yarattığı krizi fırsata çevirerek bürokraside gerekli tasfiyeleri yapmak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) yıkarak bir sınır muhafız gücüne dönüştürmek, dinci-faşizan bir başkanlık rejiminin zeminini oluşturmak ve bu amaçla devleti yeniden örgütlemek istiyor. Bütün bunları gerçekleştirmek için de kuşkusuz muhalefeti etkisizleştirmek gerekiyor.

Çünkü, 15 Temmuz darbe girişiminin açığa çıkardığı gibi dünyada ve ülkede yalnızlaşan, cami cemaatinden başka dayanacak gücü kalmayan ve tarihinin en güçsüz döneminden geçen Erdoğan-AKP yönetimi; yeniden güç toplamak, iktidarını yeniden inşa etmek ve devlete yeniden hakim olmak için seçimsiz, meclisin olmadığı ve muhalefetsiz bir döneme ihtiyaç duyuyor.

Eğitimden, sağlığa, mülki idareden belediyelere kadar bürokraside gerçekleştirilen tasfiyelerde Cemaatçi torbasına doldurulan Kemalistlerin, cumhuriyetçilerin, solcuların ve Kürt muhaliflerinin sayısı neredeyse FETÖ’cü diye atılanların oranına ulaşmış durumda. Bu konuda CHP’ye yapılan başvuruların sayısının 30 bini aştığı bildiriliyor.

AKP darbeyi bastırmıyor, siyasal hedeflerini paylaştığı darbeyi tamamlıyor.

MİLLİ İRADE PALAVRASI VE AHLAK

İşte bu nedenle Erdoğan yönetimi OHAL’i uzatmak istiyor. Ellerinden gelse seçimleri de iptal edecekler! Yıllardır “milli irade'' diye yırtınanlar, o irade kendileri aleyhine döndüğü zaman, yani kendileri seçilmediği taktirde,ne “milli'' ne de “irade'' umurlarında olur. Onlar için “milli irade'' kendilerine verilen oydan ibarettir. Rakiplerine ya da muhalefete verilen oyların ise bir çöp kadar değeri yoktur. Kendilerini desteklemeyenler milletten sayılmaz, oyları da milli iradenin parçası değildir. Bu tipik bir faşizan zihniyet dünyasının ifadesidir.

Bilinmeli ki, Siyasal İslamcılar iki yüzlüdür. Üstelik onlar iki yüzlü olmayı savunur ve bunu ahlaksızlık olarak görmezler. Yalan söylemek, hile yapmak, kendi milletine tuzak kurmak mubahtır. Yani günah değildir. Pusu kurmak geleneklerinde vardır. Onlar bir dinleri var diye ahlaka ihtiyaçlarının olmadığını düşünürler. Dinciler, siyaseten ahlaksızdır.

Siyasal İslamcılar için esas olan kutsal davadır. İktidar uğruna bütün araçlar meşrudur. Yalan, hile, riya, pusu, sahtekârlık, takiye amaca ulaşmak için kullanılacak, ahlaksızlık ve günah sayılamayacak yöntemlerdir. Teolojileri buna uygundur, izin verir, hatta teşvik eder. Erdoğan’ın, “İktidar için papaz elbisesi bile giyerim'' demesinin anlamı budur.

Onlar için demokrasi, iktidara ulaşmak için bir araçtır. İktidara gelene kadar amacı gizler. İslamcılar güçsüz oldukları dönemlerde bu nedenle“demokrat'' görünmek için özel bir çaba harcar. Görüntü şudur; onlar inançlarından dolayı mağduriyet yaşayan mazlumlardır. Ve sadece,“inançlarını özgürce yaşamak için'' demokrasi talep etmektedirler.

Her şey iktidarı ele geçirmek içindir. Ancak bir kez iktidar ele geçirilip, rejim ve toplum dönüştürülmeye başlayınca, gerçek yüzleri de ortaya çıkar. Gerçek programlarını uygulamak için her fırsatı değerlendirirler. Sinsice ele geçirdikleri iktidarı acımasızca kullanırlar.

HUKUK, İŞKENCE VE SİYASETİN YASASI

Şu anda ülkede bir hukuk düzeninin bulunduğunu söylemek mümkün değil. Siyasal İslamcı hareket geri dönüş eşiğini aşamadığını düşünüyor ve panik halinde herkese saldırıyor. Darbecilerle mücadele gerekçesi her türden hukuk dışı uygulamanın üstünü örten bir şal gibi kullanılıyor. Demokrasi, temel insan hak ve özgürlükleri askıya alınıyor. İnsanlık dışı içkence ve kötü muamele geri dönüyor, yeniden bir asayiş ve güvenlik aracı/politikası haline getiriliyor.

Ülke dinci bir faşizme doğru sürükleniyor. Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet odakları, özellikle toplumun ilerici, cumhuriyetçi ve demokratik güçleri ile yurtseverler, solcular, sosyalistler bu gerçeği görmeli ve bir barikat oluşturmalıdır. Yaklaşan felaket karşısında herkes aklını başına almalıdır.

Erdoğan ve AKP, sanki 15 Temmuz'da darbe yapmaya kalkışanlar kendilerinin eski ortağı olan islamcı bir örgüt değilmiş gibi davranıyor. Darbecilerin, beraber cumaya gittikleri, Cumhuriyeti ve laik düzeni birlikte boğazladıkları islamcı bir klik ve eski suç ortakları olduğuğunu gizlemeye çalışıyorlar. Sanki ortada Fehullahçı bir terör örgütü var, ama her nasılsa onun bir ideolojisi yok, gibi hareket ediyorlar! Ülkeyi batıran, 15 Temmuz darbesinin hem nedeni hem de sorumlusu olan Erdoğan-AKP iktidarı, tarihinin en zayıf döneminden geçiyor. Toparlanmalarına fırsat vermemek gerekiyor. 

İnsanlığın ilerici birikimi ve Cumhuriyetin kazanımlarına yönelik bu saldırı durdurulmalıdır. Erdoğan ve AKP durdurulabilir. Bu mümkündür. İhtiyaç olan şey, yukarıda özetlediğimiz siyasal perspektif, irade ve cesarettir. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri

Enerji yasa teklifi TBMM'de kabul edildi
Elazığ'da 4,0 Büyüklüğünde Deprem Meydana Geldi!
'AK Parti kaybetti Filistin kazandı'
WhatsApp'ı Artık Kullanamayacak Telefonlar Belli Oldu!
Show TV'nin Bahar Dizisine İddialı Rakip! Kanal D'den Yeni Dizi Sürprizi!