AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Karar Gazetesi yazarı Akif Beki, Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifa eden Berat Albayrak ile ilgili bir ayrıntıya dikkat çekti. Beki, Lütfü Elvan'ın Berat Albayrak'tan boşalan koltuğa getirilmesine ilişkin Resmi Gazete'ye dikkat çekti.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapan Karar Gazetesi yazarı Akif Beki, Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifa eden Berat Albayrak'a ilişkin bir ayrıntıya dikkat çekti. Berat Albayrak'ın ayrılışının, Resmi Gazete'ye "Af talebi kabul edildi" diye geçirilmesine dikkat çeken Akif Beki, konuya ilişkin, "Cumhurbaşkanlığının 'Af talebi kabul edildi' ısrarı, af gerektiren 'güvene ihanet' gibi bir durumu ima ediyor. Sanki o yüzden. Başka izah bulamadım" ifadelerini kullandı.
Akif Beki'nin Karar'da yer alan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Cumhurbaşkanlığının yazılı açıklamasındaki ifadelerle örtüşünce, Resmi Gazete'deki dil dikkatlerden kaçmış olabilir. Sanki haberi veren gazeteler, açıklamaya istinaden öyle sunuyormuş, resmiyete o şekilde geçmemiş gibi. Bir yanılsamayla algıladı çoğu kimse. Oysa ortada; ayrı başlık açmayı, başlı başına haber olmayı gerektirecek sertlikte, görülmemiş bir tavır var. Berat Albayrak'ın ayrılışı, Resmi Gazete'ye de "Af talebi kabul edildi" diye geçirilmiş meğer. Lütfi Elvan'ın Atama Kararı'nda yer alıyor. "Berat Albayrak'tan boşalan Hazine ve Maliye Bakanlığına Lütfi Elvan atanmıştır" denmemiş. "Görevden affını isteyen ve görevden af talebi kabul edilen Berat Albayrak'tan boşalan..." şeklindeki kalıp ifade tercih edilmiş. Kamuoyuna yapılan açıklamadaki vurgu, resmi atama kararında da aynen tekrarlanmış. Zihinlere çakılmak, kazınmak istercesine... Merkezi sistemle yayın yapan medyada böyle yansıtılması anlaşılabilirdi. Kamuoyuna mesaj veriliyor neticede. Fakat Resmi Gazete'ye de bu kalıpla taşınmasının, özel bir kastı ve anlamı olmalı. Aynı mesajın, devlet bürokrasisine ve kayıtlarına da verilmek istendiğini gösteriyor. Bir örnekle kıyaslarsak... İçişleri Bakanı Soylu, reddedilen istifasında, milleti ve Cumhurbaşkanı'nı sıkıntıya sokan bir uygulamanın sorumluluğunu üstlenmişti. Cumhurbaşkanı'nın, göreve layık görerek kendisine duyduğu güvene müteşekkirdi. Ve emanete kazara halel getirmiş görünmenin üzüntüsüyle 'bağışlanma' diliyordu. Yani Soylu'nun istifası, güvene ihanet şüphesini bile kaldıramama gerekçesine dayanıyordu. Soylu bu siyasi adap ve özeni sergilerken, aile bağına rağmen Albayrak'ın ihmal etmesinin doğurduğu bir sonuç galiba. Albayrak'ın ayrılma açıklaması, göreve getirmesinden dolayı Cumhurbaşkanı'na bir minnet ve şükran duygusu içermiyordu. Bilakis, "At izi it izine karıştı, Hak ile batılı ayırt etmek zorlaştı" gibi ağır bir suçlamayla görevi bırakıyordu. Rahatsızlığına yol açan sebepleri kamuoyuna şikayet mahiyetindeydi. Cumhurbaşkanlığının "Af talebi kabul edildi" ısrarı, af gerektiren 'güvene ihanet' gibi bir durumu ima ediyor. Sanki o yüzden. Başka izah bulamadım.