Önergesinde, saldırının gerçekleşmesindeki istihbarat zafiyetlerinden hayatını kaybeden yurttaşların “şehit'' statüsüne alınıp alınmamasına, havuz medyasının düşmanlaştırıcı söylemlerinden, laiklik vurgusu yaptığı için gözaltına alınan kişilere değinen CHP’li Erdem, konuya ilişkin şunları söyledi:
“İstanbul’da gerçekleşen saldırı, 2017’nin 2016’dan farklı olmayacağının sinyalini verdi. Tıpkı 7 Haziran sonrası gerçekleşen ilk terör saldırısı gibi yine aynı şeyleri sorgulayıp yanıt arar olduk: ''Zafiyet var mı? IŞİD nasıl bu hale geldi? Yayın yasağı geldi mi?...’ Oysa bu soruların yanıtsız kalmasından da kötü başka bir şeyler daha var. Toplum olarak her güne yeni bir travmayla başlıyoruz. Yılbaşı gecesinde İstanbul’un en korunaklı ve güvenli olduğu söylenen bir bölgede, bir militanın elini kolunu sallayarak 39 kişiyi katledip onlarca insanı yaralı bırakması ve yakalanma korkusu olmaksızın kaçabiliyor olması, bu travmalardan sadece biri. Sosyal medya platformlarında yılbaşında eğlenen insanların ölümüne sevinenlerin olması da bir travma aslında. Adına gazete dedikleri paçavralarda, ölümlerden medet umularak toplumsal kesimlerin, muhaliflerin, masum insanların hedef gösterilmesi ise yine bambaşka bir travma.
İşte terörden daha tehlikeli bir şey varsa, o da insanların bu travmalarla yaşamak zorunda kalması, insanların duyarsızlaşması ve hatta kendi gibi düşünmeyenlerin ölümünden haz duyulmasıdır. Bugün ülke olarak büyük bir ''örgütlü kötülükle’ karşı karşıyayız. Kötülüğü sıradanlaştıran, sıradanlaştığı ölçüde kötülüğün şiddetini artıran bu örgütlülüğe karşı mücadele etmezsek bu acılar hiçbir zaman son bulmayacaktır. Bugün MİT’in zafiyetinden çok, insanlığından zafiyet gösterenlerin durumuna üzülmeli ve sorgulamalıyız. Birileri hayatı hedef aldığı ölçüde, yaşamı, insanlığı, insanlık değerlerini savunmak bu örgütlü kötülüğe karşı en büyük direniş olacaktır.''
?