Eren Erdem: Bu devleti sıfırlama projesidir

Devletin anonim şirkete dönüştürülmek istendiği belirten Erdem, “14 Ağustos’la ilgili bildiğiniz gibi çeşitli spekülasyonlar vardı, faşist darbecilerin bazı girişimlerde bulunacağı iddialarından bahsediliyordu. O gün...

Devletin anonim şirkete dönüştürülmek istendiği belirten Erdem, “14 Ağustos’la ilgili bildiğiniz gibi çeşitli spekülasyonlar vardı, faşist darbecilerin bazı girişimlerde bulunacağı iddialarından bahsediliyordu. O gün faşistler hiçbir şey yapamadı; ancak bu tasarıyı elime alıp ilk okuduğumda bana farklı bir 14 Ağustos tehlikesi yaşattı. Anadolu’da bir atasözü vardır: Kurt dumanlı havayı sever, diye. Faşist darbe girişimi sonrası OHAL’in alacakaranlık havası, birçoğu için tam bir rant kaynağı olarak görülüyor. Bu tasarıyla devlet bir anonim şirkete dönüştürülmek isteniyor.'' dedi.

ERDEM: DEVLETİ SIFIRDAN KURMAK DEĞİL, FABRİKA AYARINA DÖNMEK GEREKİYOR!

Tasarının en önemli noktasını özelleştirmelerin oluşturduğu ifade eden Erdem, “Bankacılıktan, enerjiye, demir-çelikten savunmaya kadar kritik birçok kurum özelleştiriliyor. Elimizde özelleştirilmeyen bir tek “Özelleştirme İdaresi'' kaldı. Bu kadar özelleştirme, bana zamanında Maliye Bakanlığı yapmış Kemal Unakıtan’ın bir sözünü hatırlattı. Unakıtan 2007’de “Satıyoruz satıyoruz bitmiyor, ne komünist devletmişiz'' derdi. Bugün de Cumhurbaşkanı Erdoğan ''devleti sıfırdan kuracağız'' diyor, oysa bu tasarının sıfırdan kurma değil, bu özelleştirmelerle tam bir sıfırlama projesi olduğu görülüyor. Biz sıfırdan kurmayı değil, fabrika ayarlarına dönmeyi savunuyoruz; ancak ülkenin kurucu felsefesinin sembolü olan TDK, TTK gibi kurumlar bile özelleştirilmek isteniyor. Ödenen vergiler bir gelir kaynağı gibi görülüp muktedirin zenginleşmesi için sunuluyor. Vatandaş kurumları yönetsin diye bunlara oy veriyor; bunlar da ''biz yönetemiyoruz, özel daha iyi yönetiyor’ bahanesiyle yandaş şirketlere kurumları peşkeş çekiyor. Madem hiçbir kurumu gereğince yönetemiyorsun, o zaman niye o koltukta oturuyorsun! Bu özelleştirmelerle her kurum ne yazık ki devletin yandaş firmalarının tasarruf ettiği şirketler haline getirildi.'' dedi.

ERDEM: HANİ AVRUPA BİZİ KISKANIYORDU!

Avrupa’nın stratejik kurumlarını özelleştirmediğini belirten Erdem, konuya ilişkin “Tasarının gerekçesinde ilginç ifadeler yer alıyor: Bakın bu fonların kurulmasıyla amaçlanan ''İslami finansman varlıklarının kullanımının yaygınlaştırılması ve Kanal İstanbul, Üçüncü Köprü ve Havalimanı gibi büyük altyapı projelerine finansman sağlanması’ymış. Hani Batı bizim otoyol, köprü, havalimanımızı kıskanıyordu? Hani ekonomide her şey tıkırındaydı? Böyleydi de niye şimdi varımızı yoğumuzu satarak finansman arama çabasına giriştiniz? Avrupa’da stratejik kurum ve kuruluşlara yaklaşım son derece ulusalcı hassasiyetler taşır. Siz Fransa’da, İngiltere’de ulusal birliğin sembolü kurumların veya güvenlik kurumlarının satıldığını duydunuz mu? Kıyılarımızın güvenliğini tesis eden emniyet satılıyor, savunmayla alakalı kurumlar satılıyor. Atatürk’ün mirası ve vasiyeti olan TDK ve TTK satılıyor. Bu tasarıyla Cumhuriyet’in kuruluşuna ve felsefesine ait ne varsa satılıyor. Peki niye, çünkü İslami finansman varlıklarının yaygınlaşması gerekiyormuş. Zenginleşmeyi sıcak parayla eşitleyen bir zihniyet, elbette kültürel birikimin, ülkenin birlik sembollerinin ve reel üretimin asıl zenginlik olduğu anlayamaz.'' dedi.

ERDEM: ZORUNLU EMEKLİLİK YASASI TAM BİR VURGUN VE ZORBALIK ÖRNEĞİ

CHP’li Erdem zorunlu emeklilik yasasıyla yandaş şirketlerin zenginleştirilmesinin hedeflendiğini belirterek “Yasada bahsi geçen ''zorunlu emeklilik yasası’ (BES) geçerse, çalışanların rızası alınmadan maaşlarından her ay 100 TL kesilecek ve 45 yaş altı çalışanların hepsi otomatik olarak sisteme dâhil edilecek. İstenirse 6 ay geçtikten sonra sistemden çıkılabiliyor; ancak sistemden çıkılsa bile özel şirketlere bu kapsamda geri alınan para, ödenen paradan daha az olacak. Yani sistemden çıksanız ve hiç hizmet almasanız bile şirketlere hiç yoktan para ödemiş olacaksınız. Peki kim bu şirketler, bilmiyoruz!'' dedi.

ERDEM: BAKANLIK İZNİYLE HİÇBİR KISITLAMA OLMAKSIZIN DOĞA VE KENT TALAN EDİLEBİLECEK

“İkinci olarak, özel şirketlere ciddi teşvikler getiriliyor, tasarıda teşvikin nasıl yapılacağından hiç bahsedilmiyor ve teşvik için Bakanlar Kurulu’na sınırsız yetki ve izin veriliyor. Milletten alınan vergilerle oluşturulan rant, hiçbir kısıtlama olmaksızın Bakanlar Kurulu’nun tekeline bırakılıyor. Doğayı ve kenti yok eden projelerde tek muhatap bakanlıklar oluyor. Tasarının bir başka maddesiyle emekçinin cebinden çıkan asgari özel maktu vergisi artırılırken, birilerine de “stratejik yatırım'' adıyla teşvik kıyağı yapılıyor. Üstelik iş güvenliğine ilişkin uzmanlık ve hekimin görevlendirme yükümlülüğü süresi de uzatılarak iş kazaları da teşvik ediliyor.''

ERDEM: KYK’NIN ÖZELLEŞTİRİLMESİ İNSANLARI TEKRAR CEMAAT YURTLARINA YÖNELTECEK

“Özelleştirme kapsamında Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun özelleştirmesi ise ayrıca dikkatimi çekti. Devlet FETÖ’yle mücadele ederken yurtların örgütlenme için ne denli önemli olduğunu kavradı sanmıştım; ancak bu özelleştirmeyle yoksul ve gariban öğrenciler yine cemaatlerin kucağına terk ediliyor. Aynı hatalar başka cemaatlerin adıyla yapılacak gibi görünüyor. Maliye Bakanı Ağbal, sanki bugüne kadar özelleştirmede adı geçen kurumlar kendi aklı ve iradesiyle karar verme yetkisini kullanıyormuş gibi, ''bir özel bütçeli idare kendisi talep etmediği sürece herhangi bir özelleştirme uygulaması yapılmayacak’ diyor. Bu tam bir aldatmacadır. Özelleştirilen kurumlar başta güvenlik olması ve daha sonra sanat ve bilim kurumları olması hasebiyle son derece kritiktir.''

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri

Alaşehir İYİ Parti İlçe Başkanı ve yönetiminden sekiz kişi istifa etti ve CHP'ye geçti
Kişisel veriler yurt dışına aktarılıp, yurttaş güvenliği ihlal ediliyor
İktidar ile Anayasa değişikliği konusunda yan yana gelmemiz mümkün değil
AK Parti'de hükûmetin 2028'e kadar gidemeyeceği konuşuluyor
Erdoğan dışında ‘yeni politikalar üretebilen isimler olmadığı’ dillendiriliyor