24 Eylül Cumartesi günü Birleşik Haziran Hareketi (HAZİRAN)'nin "Laikliği Kazanacağız" başlıklı bildirilerinin dağıtımı sırasında birçok noktda polis saldırısı yaşandı.
Kadıköy'deki saldırının ardında aralarında Halkın Türkiye Komünist Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, HAZİRAN Yürütme üyeleri, ÖDP yöneticilerinin de olduğu 15 kişi gözaltına alındı.
Polis saldırısı ve gözaltı işlemi, ilerici kamuoyunda büyük bir tepkiye neden oldu, geniş bir dayanışma örneği sergilendi.
HTKP Genel Başkanı Erkan Baş, bu dayanışmayla ilgili bir teşekkür mesajı yazarak Facebook hesabından paylaştı.
Erkan Baş'ın mesajı şöyle:
Sevgili arkadaşlar, değerli yoldaşlarım,
Her şeyden önce Türkiye’nin hem devrimci mücadele tarihi hem ülkenin içinden geçtiği durum düşünüldüğünde adice bir saldırının, topu topu 48 saat gözaltında tutulmanın üzerine konuşurken yüzümün kızardığını bilmenizi isterim. Binlerce devrimcinin cezaevlerinde tutsak olduğu, gencecik kardeşlerimizin eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşlik uğruna girdikleri kavgada toprağa düştüğü bir ülkede bizim yaşadıklarımızın sözü edilmeye değmez.
'MAĞDUR BİZ DEĞİLİZ; SALDIRININ HEDEFİNDE İLERİCİLER VE EMEKÇİLER VAR'
Bu satırları yazma nedenim de asla nasıl mağdur edildiğimizi anlatmak filan değil. Her şey bir yana ne ben ne birlikte gözaltında kaldığımız arkadaşlarım kendimizi “mağdur'' olarak görüyoruz. Türkiye, gerici bir iktidarın alçakça saldırılarıyla bir yıkıma doğru sürüklenirken, bu saldırının asıl hedefinin bu ülkenin ilerici insanları ve emekçi halkları olduğunu görüyoruz. Tam olarak bu nedenle kendimizi bu saldırının gerçek muhatapları olarak görüyor ve bunun gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz.
Bunun nasıl bir bedeli olursa olsun ödemek gerektiğinde gözümüzü kırpmayacağımızı dostlarımız zaten biliyordur, düşmanlarımız da öğrenecektir.
Ancak bizim bu kararlılığımız, iktidar sahiplerinin, kendi koydukları yasaları, anayasaları bile ayaklar altına alarak, yalan ve ayak oyunlarıyla ele geçirdikleri güce güvenerek bu ülkenin devrimcilerine istedikleri her muameleyi yapabilecekleri anlamına gelmiyor. Her türlü bedeli ödemeye hazırız ancak her biri uğruna mücadeleler verilip kazanılmış haklarımızın yok sayılmasına da izin vermeyiz.
'BU SATIRLAR BÜYÜK AİLEMİZ İÇİN'
İşte tam bu noktada uğradımız haksız saldırı ve gözaltı sürecinde solun ve devrimci mücadelenin çeşitli çevrelerinden binlerce kişinin bizlerle dostluk ve dayanışma duygularını paylaşması ve desteğini sunması son derece önemliydi ve bu satırlar tek tek ulaşma imkanımız olmayan “büyük ailemiz'' için yazılıyor.
Başta devrimci partilerin, siyasi çevrelerin temsilcileri ve yöneticileri ile milletvekili dostlarımıza, onların şahsında bu partilerin tüm üyelerine yürekten teşekkür ediyor, en içten devrimci duygularla selamlıyoruz.
'POLİTİK ÖNEMİ BÜYÜK'
Bu, itiraf etmek gerekirse, bizi de şaşırtan dayanışmanın bizim açımızdan değeri çok büyük. Diğer taraftan bu dayanışmanın ve dostluğun politik boyutu da son derece önemlidir. Birincisi, ülkedeki gerici ablukanın karşısında laikliğin AKP’nin inandırmaya çalıştığı gibi düzenin elitlerinin değil tam olması gerektiği gibi, emekçi halkın mücadele başlığı haline gelmesi iktidar cephesini tedirgin etmiştir ve bu tarif etmeye çalıştığımız mücadele zeminin doğrulunu bir kez daha göstermiştir.
İki, AKP/Saray iktidarına karşı uzunca bir süredir devrimci kararlılıkla sürdürdüğümüz teslim olmama ve boyun eğmeme iradesinin, bu gerici iktidara teslim olmayan ve saldırılarına boyun eğmeyen tüm güçlerin ortak mücadelesini büyütme arayışımızın/çabamızın bir yansıması olarak değerlendirdiğimiz bu büyük duyarlılığın omuzlarımızdaki sorumluluğu arttırmış olduğunun farkındayız.
Türkiye bu gerici, işbirlikçi, halk düşmanı iktidardan mutlaka kurtulacaktır. Bu süreyi kısaltmak için elimizden geleni daha büyük bir azim ve kararlılıkla, omuz omuza ve yoldaşça sürdüreceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Her zaman dediğimiz gibi; bu daha başlangıç, mücadeleye devam.
Hepimize kolay gelsin…"