Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan, "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazılarında bugün, AKP'li isimlerin "Bizden önce buzdolabı yoktu… Bizden önce ampul yoktu. Mumla aydınlanıyorduk…” açıklamalarını yorumladı. Özkök, "Cumhuriyet, şu son yüzyılın dünyada ve İslam aleminde en büyük başarı hikâyelerinden biridir.Onun kurucu babası Atatürk'ün başarısını anlatmaya gerek yok.Evet bir de beyaz eşya tarihindeki bu önemli üretim ve gelişme yıllarında iktidarda kimler vardı ona bakalım. Sırasıyla: Adnan Menderes, İsmet İnönü, Bülent Ecevit ve Tansu Çiller…Tabii Turgut Özal'ın liberal ekonomik devrimleri sayesinde ülkeye gelen ithal beyaz eşyayı da unutmamak gerekir. Diyeceğim… Yukarıda Allah var… Ve o Allah cumhuriyetin ilk 100 yılında gelişme kronolojisini adil biçimde yazmış." değerlendirmesini yaptı.
Özkök'ün "Geçen pazar girdiğimiz 'Kızıl Elma' yüzyılından önce kaç çamaşır makinesi 'mumla' çalışıyordu?" başlıklı yazısı şöyle:
Geçen pazar girdiğimiz 'Kızıl Elma' yüzyılından önce kaç çamaşır makinesi 'mumla' çalışıyordu?
AKP'nin tarihe geçecek iddialarından biri şuydu:
“Bizden önce buzdolabı yoktu…”
Sonra daha da ileri gidildi:
“Bizden önce ampul yoktu. Mumla aydınlanıyorduk…”
Böylece cumhuriyetin birinci yüzyıl kronolojisi ve tarihi yeniden yazıldı.
'Kızıl Elma' yüzyılında bir AKP'liyi yakalarsam şunu soracağım
İkinci Yüzyıla şu isim bulundu:
“Kızıl Elma Yüzyılı…”
Her ne kadar Bizans'tan kalma bir kavram olsa da, “millileştirdik ve yerlileşirdik…”
Geçen pazar günü başlayan “Kızıl Elma” yüzyılında bir AKP'li ile karşılaşırsam şunu soracağım:
“Peki sizden önce tarih yoktu, elektrik yoktu, ampul yoktu. O zaman şu sorunun cevabını verin: Sizden önce bu ülkede kaç buzdolabı, kaç bulaşık makinası, kaç çamaşır makinası mumla çalışıyordu…”
Absürt bir soru değil mi…
Eee iddia deli saçması olursa, ona karşı sorulan soru da absürt olur.
İkinci soru: Bir Kızıl Elma asgari ücreti ile ayda kaç espresso içilir?
Absürt sorularıma şunlarla devam edebilirdim:
Mesela, 8500 TL asgari ücretle ile yurtdışında 30 gün boyunca günde sadece 3 espresso kahve içilebilirmiş.
Normal bir vatandaşın aklına “Kaç simit alınabilir” sorusu gelebilir, benim mendebur aklıma ise nedense böyle küresel karşılaştırmalar geliyor.
Çünkü çok değil bundan 15 yıl önce, yani Kızıl Elma Yüzyılı başlamadan önce, 3 TL ile bir espresso içtiğimiz günleri hatırlıyorum.
Cebimdeki 1 TL neredeyse 1 Euro'ya eşitti…
Ama asgari ücretle aramızdan kaçımız evine çamaşır ve bulaşık makinası alabilir sorusu hiç aklıma gelmemişti.
Bir uzman bana öyle rakamlar verdi ki
Türkiye”de sohbet etmekten en çok keyif aldığım insanlardan biri, dünya devi Procter&Gamble'ın Türkiye ve Kafkasya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu.
Çünkü günlük hayatta kullandığımız ürünleri üreten biri sektörde çalıştığı için tüketim alışkanlıklarımızla ilgili son bilgi ve trendleri o anlatıyor bana…
Ona Ipsos Araştırma şirketinin bu yıl Türkiye'de "Müthiş Cuma" gününde yapılan alışverişle ilgili araştırma sonucunu sordum.
Buna göre o gün Türklerin yüzde 31'i temizlik ürünü almış.
Tankut “Olabilir bizdeki rakamlar da bunu destekliyor. Çünkü pandemi sırasında en çok satılan ürünlerin başında çamaşır ve bulaşık temizlik ürünleri yer alıyor” dedi.
“Türkiye”de bu kadar çok bulaşık ve çamaşır makinası var mı?” diye sordum.
“Ne diyorsunuz Ertuğrul Bey, bulaşık ve çamaşır makinesi penetrasyonunda Türkiye neredeyse dünya birincisi” dedi.
Şaşırdım.
İnanılmaz rakam: Her 100 evin 99'unda çamaşır makinesi var
Onu izleyen günlerde bu bilgiyi bazı arkadaşlarımla paylaştım, inanan tek kişi çıkmadı.
Bunun üzerine Tankut Turnaoğlu'nu arayıp, elinde veri olup olmadığını sordum. Bir gün sonra bana TÜİK rakamlarını gönderdi.
Şimdi sıkı durun.
(*) TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2021 sonuçlarını göre; Türkiye nüfusunun yüzde 99'u çamaşır makinesi sahibi görünüyor.
Kızıl Elma yüzyılından önce kaç evde vardı?
Ama bu rakama bakıp, “Demek ki Erdoğan haklıymış, o iktidara gelmeden önce Türkiye'de buzdolabı ve çamaşır makinesi yokmuş” demeyin..
Erdoğan'ın iktidarının ilk yıllarında 2005'te Türkiye'deki evlerin yüzde 85'inde çamaşır makinesi varmış.
Yani 2003'te iktidarı yüzde 80'lerle almış.
Başka deyişle cumhuriyetin ilk 100 yılı her 100 evden 80'ine çamaşır makinesini sokmuş bile…
Peki bulaşık makinesinde durum nedir, farklı mı?
(*) Yine aynı kaynağa göre 2021 yılında Türkiye'de bulaşık makinası penetrasyonu yüzde 78.
Ancak bu rakam şehirlerde yüzde 93'e çıkıyor.
Bulaşık makinesi konusunda Erdoğan döneminin başarısı açık.
Onun yönettiği yıllarda bulaşık makinesine sahip evlerin oranı 3 kat artmış.
Tankut'un verdiği bilgiye göre bulaşık makinesi penetrasyonunda Türkiye ABD ve İngiltere'den ileri.
Böyle bir şey nasıl oluyor derseniz, muhtemel cevabı şu olabilir:
Türkiye'de insanların dışarda yemek yeme alışkanlığı gelişmiş Batı ülkelerine göre çok daha az. Bu duruma evde yıkanacak bulaşık sayısı daha fazla.
En az onun hatta belki de ondan daha önemli önemli bir faktör de Türkiye'de Arçelik, Vestel, Bosch gibi çok başarılı beyaz eşya üretici markalarının bulunması.
Onların halkın alabileceği fiyatlarla mal üretebilmeleri, aralarındaki rekabet ve bir de ödeme ve pazarlama faaliyetlerinin çok başarılı olması bu rakamı yükselten etken olabilir.
Şimdi Kızıl Elma yüzyılı öncesi beyaz eşya tarihine bakalım
Peki bu büyük başarı kimin eseri?
Gelin bu verilerin ışığında bir kronolojik çalışma yapalım.
Yani kısa bir “Beyaz Eşya Tarihi” yazalım.
(*) Türkiye”de ilk yerli çamaşır makinesi 1959 yılında yapıldı. Bundan bir yıl sonra, yani 1960'da ise ilk yerli buzdolabı üretildi. Üç yıl sonra da ilk yerli fırın fabrikadan çıktı.
(*) Çok değil 14 yıl sonra beyaz eşya üretiminde bir teknolojik sıçrama oldu. 1974 yılında ilk tam otomatik çamaşır makinesi üretildi.
(*) İlk yerli bulaşık makinası ise 1993 yılında üretildi.
Bayanlar baylar, bu ülkede ilk çamaşır makinesi Kızıl Elma yüzyılından 60 yıl önce üretildi
Bu durumda çamaşır makinesi üretiminin bu ülkedeki mazisi, 2022 yılına değil, 60 yıl öncesine, 1960'a gidiyor.
Ve önümüze şöyle bir tablo çıkıyor.
(*) Bu 60 yılın 40'nın sonunda evlerin neredeyse yüzde 80'ine çamaşır makinesi çıkmış.
Geriye kalan 20 yılda ise, yani Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde de bu yüzde 80, yüzde 99'a çıkmış.
(*) Bulaşık makinesine gelince, onun mazisi çok daha kısa. İlk bulaşım makinası 1993'te üretildi.
Dolayısıyla 60 yılla bir karşılaştırma yapmak mümkün değil.
AKP iktidara geldiğinde Türkiye”de yerli bulaşık makinası üretimi henüz 9 yaşına ulaşmıştı.
Dediğim gibi Allah için Adalet ve Kalkınma Partisi dönemi o konuda başarılı olmuş.
Ama bilelim ki bu mazi, “Bizden önce bulaşık makinası yoktu” diye övünülecek bir mazi değil.
Sizden önce Netflix, Disney Plus, hızlı bilgisayar, 5G de yoktu.
Çünkü bu teknolojiler henüz yoktu…
Ama bilelim ki, ampul vardı, elektrik vardı, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi..
Hatta otomobil de vardı.
Peki Kızıl Elma yüzyılından önce bu başarılara kimler imza attı
Cumhuriyet, şu son yüzyılın dünyada ve İslam aleminde en büyük başarı hikâyelerinden biridir.
Onun kurucu babası Atatürk'ün başarısını anlatmaya gerek yok.
Evet bir de beyaz eşya tarihindeki bu önemli üretim ve gelişme yıllarında iktidarda kimler vardı ona bakalım.
Sırasıyla:
Adnan Menderes, İsmet İnönü, Bülent Ecevit ve Tansu Çiller…
Tabii Turgut Özal'ın liberal ekonomik devrimleri sayesinde ülkeye gelen ithal beyaz eşyayı da unutmamak gerekir.
Diyeceğim…
Yukarıda Allah var…
Ve o Allah cumhuriyetin ilk 100 yılında gelişme kronolojisini adil biçimde yazmış..
Her dönemin, her seçilmiş liderin hanesinde yazılı başarılar var.
Kızıl Elma yüzyılında berbat giden şey nedir?
Kısaca Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk 100 yılında epey ilerleme olmuş.
Ama Kızıl Elma Yüzyılının başında hiç ilerlememe olmayan, tam aksine gerileyen şeyler var.
(*) Giderek diplere inen bir şey: Adalet..
(*) Giderek kaybolan bir şey: Vicdan…
(*) Üzerimizden atamadığımız bir şey: Kibir…
(*) Bir türlü bulamadığımız bir şey: İnsan Hakları…
(*) Keyfilikten ve şahsi ihtiraslardan kurtaramadığımız bir şey: Dış politika…
(*) Vazgeçmediğimiz bir şey: Kutuplaştırıcı, aşağılayıcı, tehdit edici, korkutucu dil ve üslup…
(*) Bir türlü anlamadığımız bir şey: Seçimde aldığımız oyun bize sadece 4 yıl boyunca ülkeyi kanun ve Anayasaya uygun şekilde yönetmek yetkisi olduğu, memleketin mülkiyetinin ve kafamıza esen herşeyi yapma hakkı olmadığı…
Evet geçen Pazar başlayan ve “Kızıl Elma” adını verdiğimiz “Türkiye Yüzyılına” işte aradığımız bu şeylerimle giriyoruz.
Yani sizden önce varolan lakin bugün bulamadığımız şeylerle…