Ertuğrul Özkök, "Pazar Mektubu" başlığı altında, yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazısında bugün Air India'da yaşanan tuvalet krizine değindi. Özkök, "Yolcu çok sarhoşmuş ve dediğim gibi resmen yanındaki kadın yolcunun üzerine işemiş. Mesele artık sadece sarhoş bir yolcunun yaptığı şey değil, aynı zamanda şirketin bu olayı hukuki mercilere iletmeden, üstünü örtme girişimi haline geliyor." ifadesini kullandı.
Özkök'ün "Türk yöneticinin ahı tuttu, Business Class'ta işeme krizi" başlıklı yazısı şöyle:
Türk yöneticinin ahı tuttu, Business Class'ta işeme krizi
Buyurun size pazar günü tartışılacak bir konu…
‘Böyle bir şey olur mu canım’ diye düşünürseniz, ya da benim gibi “Böyle şeyler benim başıma gelmez" diye düşünenlerdenseniz, hemen söyleyeyim…
Olur arkadaş…
Oldu da…
Tam tarihi ile de 27 Kasım tarihinde…
Peki biz böyle bir olayı neden şimdi duyuyoruz derseniz, zaten meselenin en önemli yanlarından biri bu.
Bir de olayın, Türk Hava Yolları’nın eski bir Yönetim Kurulu Başkanı'nı ilgilendiren yanı var…
Ama gelen önce size şu olayı anlatayım.
27 Kasım uçuşunda Business Class'ta 72 yaşında bir kadın
Olay, Hindistan havacılık şirketi Air India’nın 27 Kasım günkü New York-Yeni Delhi uçuşunda meydana geldi.
Uçak aprona yanaşır yanaşmaz yolculardan biri bir başka yolcunun hemen o an tutuklanmasını talep etti.
Bunu isteyen 72 yaşındaki bir kadındı.
Polis şu ana kadar kadının adını ve kendisine ait bilgilerin hiç birini vermedi.
Kadının tutuklanmasını istediği kişi ise bir erkekti.
Adı Shankar Mishra…
Kadının üzerine işeyen adam hangi dev bankanın başkan yardımcısı?
Adam herhangi biri değil.
Hindistan’ın finansal merkezi Mumbai’de çok da üst düzey bir işi var.
Dünyanın en büyük finansal kuruluşlarından biri olan Wells Fargo’nun Hindistan bölümünün başkan yardımcısı.
Olay Business Class’ta geçiyordu.
Shankar Mishra, yolculuğun bir anında resmen kadının üzerine işemişti.
Evet yanlış okumadınız işemişti.
‘Yuh artık, orası Business Class, üstelik özel tuvaleti var, nasıl olur böyle bir şey” diyebilirsiniz.
Demeyin, çünkü gerçekten olmuş.
Çünkü yolcu çok sarhoşmuş ve dediğim gibi resmen yanındaki kadın yolcunun üzerine işemiş.
Olay bu noktadan itibaren başka bir yere doğru gidiyor
Olay buraya kadar, iki yolcu arasındaki bir mesele gibi görünüyor.
Ancak bu noktadan itibaren, aynı zamanda başka bir noktaya daha yayılıyor.
Air India’nın bu “krizi yönetme biçimine” yani…
Çünkü havayolu şirketinin görevlileri ve daha sonra yönetimi bu olayı hukuki mercilere taşımak yerine, orada halledip, üzerini örtme çabasına giriyor.
Ne mi oluyor?
Şunlar oluyor…
Kabin görevlileri kadının ayakkabısına ve çantasına koku giderici sprey sıkıyor
Önce gelip kadının içi idrar dolmuş ayakkabısını ve çantasını, üzerine içki dökülmüş gibi temizlemek istiyorlar.
Ancak tutmaya iğrendikleri için, önce üzerine koku giderici sprey sıkıyorlar.
Sonra kadına havayolu şirketinin ikram pijamalarını getirip giydirmek istiyorlar.
Ancak bu arada kadının başka bir koltuğa geçme isteğini de yerine getirmiyorlar.
Şirket kadınla sarhoş yolcuyu bir odaya alıp barıştırmak istiyor
Sonra daha da kötü bir şey oluyor.
Sarhoş yolcu ile kadını barıştırma çabasına giriyorlar.
İndikten sonra kadını bir odaya alıp sarhoş yolcuyu getirip özür diletmek istiyorlar.
Bu arada sarhoş yolcu “ İdrardan kirlenmiş elbise, ayakkabı ve çantanızı temizleyiciye verip parasını ben ödeyebilirim” diyor.
Ancak mağdur yolcu bunu kabul etmiyor, onun yerine giysilerini ve ayakkabılarını temizletmek üzere havayolu şirketine veriyor.
Mağdur yolcu temizleyici parasını kimin ödediğini görünce...
Nitekim temizleyiciye veriliyor ve iki gün sonra da kadına teslim ediliyor.
Ancak mağdur kadın sarhoş koltuk komşusundan gelen bir Whatsapp mesajından öğreniyor ki, temizlik parasını havayolu şirketi değil, üzerine işeyen yolcu ödemiş.
Tabii olay polise intikal ediyor ve soruşturma başlıyor.
Mesele artık sadece sarhoş bir yolcunun yaptığı şey değil, aynı zamanda şirketin bu olayı hukuki mercilere iletmeden, üstünü örtme girişimi haline geliyor.
Sarhoş başkan yardımcısı ofisine gidince ne gördü?
Well Fargo Hindistan Başkan Yardımcısı Shankar Mishra, ertesi gün Mumbai’deki bürosuna gittiğinde bir şokla karşılaşıyor.
Bürosu kilitlenmiş ve eşyaları kutular içinde kapıya bırakılmıştır.
Amerikan şirket kültüründe bunun anlamı açıktır:
Kovuldunuz…
Üstelik Wells Fargo bir açıklama yapmış ve “Şirket çalışanlarının profesyonel kaliteleri ve davranışlarının en üst düzeyde olmasının bir şirket kuralı olduğunu” hatırlatmıştır.
Mishra Hindistan’ın güneyindeki Karnata'da yakalandı
Sarhoş yolcu başka bir eyalete kaçıyor ve orada yakalanıyor
Üstelik sarhoş yolcuyu polis de aramaya başlamıştır.
Bay Mishra Hindistan’ın güneyindeki Karnata eyaletinde yakalanıp tutuklanır.
Şimdi geliyorum bu olayda Shankar Mishra’a hangi suçlamaların yöneltileceğine…
Hindistan kanunlarına göre şu suçlamalar yöneltilecekmiş:
“Cinsel taciz, müstehcenlik, kadına hakaret…”
"AirIndiaHorror" hashtagleri bir şirkete neye mal olur?
Ancak bu olayda suçlama yöneltilen tek kişi sarhoş yolcu değil..
Aynı zamanda Air India da topun ucunda…
Çünkü herkes şu sorunun cevabını merak ediyor:
“Şirket bu olayı hukuki mecralara taşımada neden 14 gün bekledi…"
Yani berbat mı berbat bir kriz yönetimi var.
Olay şu anda Hindistan medyasında da patlamış durumda.
Twitter’da şimdiden “ShankarMishra” ve “AirIndiaHorror” hashtagleri altında tweetler atılıyor.
Ayrıca Hindistan Havacılık Otoritesi de bir açıklama yaparak, şirketleri böyle durumlarda olayı anında polise ve hukuki mercilere iletmesi konusunda uyardı.
Şimdi geleyim olayın eski bir Türk Hava Yolları yöneticisi ile ilgili kısmına…
Aslında bu kişinin olayla bir ilgisi yok, lakin ben bir Türk vatandaşı olarak ilişkilendirdim.
Eski Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı
Air India'nın son anda vazgeçtiği Türk yöneticinin ahı mı tuttu?
Bu olay bana, geçen yıl yaşanan bir başka olayı hatırlattı.
Air India geçen Şubat ayında, eski Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’yı CEO olarak atamıştı.
Ancak Hindistan’da öyle bir milli kuruluşun başına bir Türk’ün getirilmesi tepkilere yol açtı.
Bunun üzerine şirket Aycı'dan vazgeçmişti.
Oysa Aycı başarılı bir yöneticiydi ve liyakatı bu işe çok elverişliydi.
Hintliler dünyanın birçok yerinde şirketlerin başına geçerken, bir Türk yöneticisinin de bir Hint şirketinin başına geçmesini yadırgamamalardı.
Bakın şimdi yerine gelen CEO bu krizi işte böyle fena çuvallayarak yönetti.
Ben güldüm. Sanıyorum Aycı da bu haberi okuyunca kıs kıs gülmüştür.
Bir gece baykuşu bu haberi nereden öğrenir?
Peki ben bu olayı neden bu kadar geç öğrendim?
Geçenlerde yattığım uyku kliniğinin başkanı benim karakterimin “baykuş” olduğunu söylemişti.
Doğruymuş.
Dün gece en baykuş halimle haberden habere volta atarken, New York Times’ın gece gelen ve bana özel hazırlanan sayfasında gördüm.
Günün en çok okunan haberi haline gelmiş.
Normaldir…
Business Class’ta rahat bir yolculuk için dünyayla para ödemiş giderken, yanınızdaki herif üzerinize işiyor…
İnsanın köpeği ısırmasından daha da özgün bir haber değil mi…
Ben de bu güzel haberi, New Yor Times 14 gün gecikmeyle verdiği için size 14 gün gecikmeyle anlatıyorum.
Sadece yolcuların değil, şirket yöneticilerinin de dikkatle okuması faydalı bir haber…
Yayalım…