Sosyal medyada yayılan #fahişyemeğeBOYKOT çağrısı, bu hafta sonu kafe ve restoranları hedef alıyor. Yüksek fiyatlar ve ekonomik kriz tartışmaları, toplumsal uzlaşısızlığı vurguluyor. İktidarın politikalarıyla öfke artarken, ekonomistler ve işletmeciler arasında farklı görüşler öne çıkıyor. Bu gelişmeler, tüketici tepkisini ve hükümetin ekonomi politikalarına ilişkin eleştirileri güçlendiriyor.
Bu hafta sonu sosyal medya üzerinden örgütlenen vatandaşlar, kafe ve restoranlara yönelik bir boykot kampanyasına hazırlanıyor. Ancak yüksek fiyatların sorumlusu konusunda net bir görüş birliği yok. Bazıları, fiyat artışlarının arkasında hükümetin yanlış politikalarını ve ekonomik krizi işaret ediyor, diğerleri ise sorumluluğun sadece işletmelere yüklenemeyeceğini savunuyor.
Çağrıyı başlatan ekonomist İris Cibre, fiyat artışlarının enflasyonun çok üzerinde olduğunu belirterek boykotu haklı çıkarıyor. Ancak bazıları, bu tür boykotların asıl sorun olan üretim sürecine odaklanmadığını ve küçük işletmeleri zarara uğratabileceğini iddia ediyor. Maliyetlerin neden yüksek olduğunun sorgulanması gerektiğini savunanlar da var.
Tartışmalar, farklı kesimler arasında toplumsal bir uzlaşıya ulaşılmasını zorlaştırıyor. Kimi uzmanlar, boykotun etkili olmayacağını ve sorunun daha derin köklerine inilmesi gerektiğini savunurken, diğerleri ise bu tür eylemlerin toplumsal bilinç oluşturmasına katkı sağlayabileceğini düşünüyor.
Sonuç olarak, kafe ve restoranlara yönelik boykot çağrısı, hem fiyat artışlarının hem de ekonomik politikaların tartışıldığı bir dönemde gerçekleşiyor. Ancak sorunun çözümü için ortak bir yol bulmak ve sorumluları belirlemek oldukça zor görünüyor.