Farkındalık, olmadan koruyamazsın!

“Prof. Dr. Osman Erol kaleminden: Türkiye, bitki çeşitliliği açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olmasına rağmen, bu zenginliği tam anlamıyla tespit edebilmiş değil. Doğayı korumanın ilk adımı, sahip olduklarımızı tanımak ve farkındalık yaratmaktır.”

Farkındalık, olmadan koruyamazsın!

Türkiye’de tabiatın korunması köklü bir sorundur. Doğal ormanlarının varlığı bakımından Avrupa kıtası ile kıyaslanmayacak düzeyde zengin olan bir ülkede bu alanların korunması ciddi bir önem taşımaktadır. Bitki örtüsünün korunması kapsayıcıdır ve diğer organizmalarla birlikte jeolojik çeşitliliği de gözetir. 

 

Peki korumak için ne yapmalı? 

Bilimde üç temel soru vardır; Ne, neden ve nasıl. Bu üç soru hem birbiriyle bağlantılı hem de ayrı ayrı yanıtlanması gereken sorulardır. Korkarım ki biyoçeşitlilik ve biyoçeşitliliğin anlaşılması bakımından henüz "ne" sorusunu dahi yanıtlayamadık. "Ne"yimiz var bilmiyoruz. Türkiye hala bitki örtüsünün eksiksiz bir listesini hazırlayamamıştır. Bu konuda ilk ciddi çalışma 1867 de yayınlanmaya başlayıp Türkiye ve çevresindeki ülkeleri kapsayan Flora Orientalisadlı eserdir. Floristik botanik çalışan bilim insanları (flora ile ilgili bilimsel araştırma yapanlar) bu eseri halen aktif biçimde kullanmaktadırlar. Eserin yazarı İsveçli bitki bilimci Pierre Edmond Boissier (İsviçreli bitki bilimci, kaşif ve matematikçi 1810- 1885) eseri Latince dilinde yazmıştır. Daha sonra İngiliz botanikçi Peter Hadland Davis’in (1918-1992) Flora of Turkeyand East Aegean Islands adlı eseri gelmektedir. Türkçe karşılığı Türkiye ve Doğu Ege Adalarının Florası olan bu eserde Davis, Doğu Ege Adalarını Anadolu yarım adasının doğal bir uzantısı olarak görür ve siyasal olarak Yunanistan’ bağlı olan bazı adaları da bu eserin konusuna dahil eder. Davis "ajan" olarak suçlanmadan önce uzun yıllar Türkiye’de bitki toplamış ve uzun soluklu projesini bazen katır ya da eşek sırtında bitki toplayarak tamamlamıştır. 1965-1988 yılları arasında 10 cilt olarak yayınlanan bu eser Türkiye’de çalışan botanikçiler için başucu kitabı niteliğinde dev bir eserdir.Yazımına Adil Güner önderliğinde devam eden Resimli Türkiye Florası ise halen yayınlanmaktadır (1,2,3, 3a ve 4. ciltler yayınlanmıştır). Bu eserin belki de en önemli eksikliği yazılırken saha çalışmalarına bütçe ayrılmamasıdır.

Yazımı tamamlanmış iki esere rağmen halen bitki örtüsünde "ne"yimiz var tam olarak bilmemekteyiz. Türkiye’den çok sayıda yeni türler her yıl yayınlanmakta ve listeye eklenmektedir. Tam olarak bitki varlığımızı tespit edemememizin en temel nedeni Türkiye coğrafyasının büyüklüğü ve bazı noktalara erişim güçlüğüdür. 

Diğer bir neden ise onlarca yıl sürecek böyle uzun soluklu projelere bütçe ayrılmaması ve bunları yürütecek "etkili insanların" asla "yetkili" olamamasıdır.

Bitki çeşitliliği Afrika’nın Kuzeyi, Avrupa ve Batı Asya’yı kapsayan tüm Batı Palearktik bölgede en fazla olan ülke Türkiye’dir. Yaklaşık olarak 11.000 bitki türüne sahibiz. Gerçek sayıyı ise bilmiyoruz. Ne olduğunu bilmeden bir varlığı korumak imkansızdır.

Bitki örtüsünü ve dolayısıyla tüm ekosistemi korumak Türk insanının geleceği açısından önemlidir. Sanırım "parasal karşılık" olarak anlatmak durumu netleştirecektir. Costanza ve ar. (2016) yerküredeki ekosistemin parasal karşılığını 33 trilyon dolar olarak hesaplamışlardır. Bu hesaplamada bitkilere besin, ilaç ham maddesi, gen kaynağı, rekreasyonel alan vb. çeşitli roller biçilmiştir. Doğal alanların tahribiyle aslında gelecekteki olası kazanç kapılarımızı da sonsuza kadar kapatıyoruz. Neyimiz olduğunu bilmeden onlardan yoksun kalıyoruz. Korumak için bir farkındalık yaratmak gerekir. İnsanların, özellikle çocuk ve gençlerin bitki dünyasının "farkında olması" şarttır.

Bitki dünyası konusunda yaşanan "körlüğü" gidermenin en kestirme yolu Botanik Bahçeleridir. Botanik bahçesi bitki, bitki-insan ilişkileri konusunda bilginin aktarılabileceği ve insanların bitkilere "dokunabilecekleri" en mükemmel yerdir. Bu bahçeleri herhangi bir bahçeden farkı ise tüm bitkilerin doğru biçimde isimlendirilmiş, kökenlerinin kayıt altına alınmış olmasıdır. Bilimse çalışmaların ve çeşitli sosyal projelerin de yürütüldüğü botanik bahçeleri yayınladıkları tohum katalogları ile aynı zamanda dünyadaki diğer botanik bahçeleri ile ilişki halindedir. İnsanlara bilginin yanında ilham da veren bu canlı müzeler ve Türkiye’deki durumları ise ayrı bir yazının konusudur.

Özetle "neye sahibiz" sorusunu yanıtlamak hem doğanın korunmasını hem de ekonomik kalkınmayı sağlayacak anahtarı toplumun eline verecektir. Güzel ve yeşil günlerde görüşmek dileğiyle…

Prof. Dr. Osman EROL

gargaricus@gmail.com

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.