Mahkeme, Kobani davasında Selahattin Demirtaş ve 36 HDP yöneticisi hakkında Kobani eylemleri sırasında Yasin Börü ve beş kişinin öldürülmesi suçlamasından beraat kararı verince hemen iktidar medyasını taradım.
Çünkü iktidar yanlısı gazeteler, siteler ve televizyonlarda, yıllardır "Elinde Yasin’in kanı var", "Yasin Börü’nün annesi: Oğlumun katili sensin Demirtaş" gibi haberlerden geçilmiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi iktidar medyası da hüküm vermişti; Yasin Börü ve öbür cinayetlerden Selahattin Demirtaş ve HDP yöneticileri sorumluydu!
AİHM kararını bile dinlemeyip Demirtaş ve öbür HDP’lileri onlarca yıl hapis cezasına çarptıran mahkemenin Yasin Börü ve öbür cinayetlerle ilgili beraat kararı iktidar medyasında yoktu! Sadece Hürriyet ve Milliyet’te satır arasında gördüm bu kararı. Beraati yok sayan Sabah, Türkiye, Y. Akit ve Y. Şafak, davayla ilgili haberlerinde Yasin Börü’nün öldürülmesiyle ilgili suçlamayı yineleyip durdular.
Oysa bu davada tek somut suçlama bu cinayetlerdi. Hiçbir somut kanıt bulunamayınca geriye "devletin birliği ve ülke bütünlüğü" gibi soyut suçlamalar kalmıştı. Demirtaş ve HDP’lilerin cinayet suçlamasından beraat etmesi, davanın siyasi olduğunun itirafıydı; hem de iddianamenin çökmesi anlamına geliyordu.
Gazetecilik refleksini geçtim, birazcık vicdan olsa mahkûmiyet kararını değil bu beraat kararını başa çeker, okur ve izleyicilerinden özür dilerlerdi. Ama heyhat!
ÖZEL UÇAKLA GÖSTERMELİK TASARRUF
Anadolu Ajansı ve İhlas Haber Ajansı’nın geçtiği "Makam aracı gitti, minibüs geldi" haberi Akşam’dan Milliyet’e, Odatv’den Habertürk’e kadar birçok yerde kullanıldı.
Habere göre, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Malatya gezisinde makam aracı yerine minibüsle dolaşmıştı. Bakanın konvoyunda sadece üç minibüs vardı.
Gazetecilik sorgulama işidir. Madem Bakan Uraloğlu, tasarrufa bu kadar büyük önem veriyor, acaba Malatya’ya tarifeli bir uçakla mı geldi diye de sormak gerekirdi. Öyle ya asıl tasarruf özel uçak kullanmamakla olurdu. Aradım taradım, bu sorunun yanıtını Malatya Haber sitesinde buldum. Büyük ajanslar, yaygın medya "Büyük tasarruf" haberleri yaparken, bu sitede "Özel uçakla gelen bakanın üç minibüslük tasarruf konvoyu" başlıklı bir haber yayımlamıştı.
Bakan Uraloğlu’nun kente özel uçakla geldiği belirtilen haberde Uraloğlu’nun özel uçağın önünde çekilmiş bir fotoğrafı da yer alıyordu. Uraloğlu, Ankara’ya da aynı uçakla dönmüştü. Bu da Uraloğlu’nun minibüs kullanmasının göstermelik bir tasarruf olduğunu kanıtlıyordu.
Eleştirel gazetecilik işte budur; söylenen her söze hoparlörlük ederek gazetecilik yapılmış olmaz. Böyle sözümona gazeteciliğin ne memlekete ne de o siyasetçilere bir yararı olur.
ROMA GEZİSİ, DAVETLİ GAZETECİLİK VE MURAT ONGUN’UN YANITI
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun "2027 Avrupa Oyunları, İstanbul"un imza töreni için 69 kişilik bir heyetle çıktığı Roma gezisi israf boyutuyla çok tartışıldı, eleştirildi. Ben de gazetecilik açısından değerlendirdim.
Geziyi en ayrıntılı yazan Ertuğrul Özkök’tü. Geziye katılan 37 gazetecinin isim listesini de yayımladı ama gezi masraflarını kimin ödediği bilgisini o da vermedi. İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun’a "Roma gezisine davet ettiğiniz gazetecilerin harcamalarını İBB mi karşıladı?" diye sordum. Ongun aynen şu karşılığı verdi:
"Bu soru ne yazık ki gazetecileri aşağılayan bakıştır; yani Türkiye’nin başarısını gözlemleyip yazacak gazeteciler etkinlik masraflarını düşünerek gerçeği yazmayacaklar mı? AİHM duruşmalarda tanıklık yapan gazeteciler dahil herkese yol yiyecek barınma masrafını veriyor; bunu alan gazeteci duruşmada gerçekleri söylemez diyebilir miyiz?
Biz gazetecileri, bizim ya da partimizin propagandası için davet etmedik. Türkiye ve İstanbul’un başarısına ortak olmaları için davet ettik. Büyükelçilik davetlerinde atıştıran içki içen gazetecilerin bunları yapmaması mı gerekir? Bu yanlış bir tartışmadır, gazetecinin sorusu ve haberi üzerinden tartışma yapılmalıdır. Hakikattir önemli olan."
Ongun’un karşılaştırmalarına ve görüşlerine katılamıyorum. Çünkü Roma gezisi, İstanbul ile ilgili olduğu kadar İmamoğlu’nun halkla ilişkiler faaliyeti. Öyle olmasa sportif bir etkinlik için spor yazarlarının yanı sıra siyaset yazarları da davet edilmezdi.
Elbette gazeteci arkadaşlarımızın gezi masraflarını İBB karşıladı diye gerçeği yazmaktan vazgeçeceklerini söyleyemem. Ama önemli olan çıkar çatışması şüphesinin doğması. Okur ve izleyiciler nezdinde "şüphe doğmasına" bile izin vermemek gerekirdi.
Kaldı ki, davet ilişkisi kurulması gazetecinin eleştirelliğini etkileyebilir. Nitekim Roma gezisine katılan gazetecilerin yazılarında eleştirel yaklaşımın hakim olduğu söylenebilir mi?
Kuşkusuz haber değeri varsa gazeteciler o geziye katılır. Ama her haberde olduğu gibi gezinin masrafını da haber kaynağı değil, gazetecinin kurumu öder. O yüzden gazetecilerin "başka türlü izlenemeyen geziler dışında hiçbir geziye davetli olarak katılmaması", "davetli gidilmesi durumunda da bunun haberde mutlaka belirtilmesi" evrensel bir mesleki ilkedir.
Medya kuruluşları, Roma gezisinde haber değeri görüyorlarsa gönderdikleri gazetecilerin masraflarını ödemeliydi. ‘Yeni Türkiye’de bu tür alışkanlıklar yok olmuş olabilir ama eskiden Cumhurbaşkanı ya da Başbakan’ın gezilerinde uçak masrafı yolcu başına bölünür, gazetecilerden tahsil edilirdi. Otel vb bedelini gazetecilerin kurumları öderdi. Doğrusu da bu.
TEK CÜMLEYLE
• Cem Küçük, "Ayhan Bora Kaplan haberleri muhalif ve FETÖ’cü gazetecilere servis edildi" yazısında, gazeteciler Uğur Dündar, Tolga Şardan ve Saygı Öztürk’ün bu suç örgütü hakkında yaptıkları gazeteciliği suç gibi göstermeye çalıştı.
• Sabah, "Gözaltındayken Uğur Dündar’la görüştürüldü" ve "İfadeler savcıdan önce Uğur Dündar’a ulaştı" haberleriyle zan altında bıraktığı Uğur Dündar’ın bu iddiayı yalanlamasına ve HTS kayıtlarının bunu kanıtlayacağı açıklamasına yer vermedi.
• Akşam, İBB’nin suya yaptığı zammı "İstanbul’da suya yüzde 36 zam geldi" diye duyururken, hemen yanında yayımladığı "Otoyol ve köprü ücretlerine yeni tarife" haberinde otoyol ve köprü ücretlerine yapılan zam oranını ve eski ücretleri yazmadı.
• Milliyet de "Köprü ve otoyol geçiş ücretlerine yeni düzenleme" haberinde otoyol ve köprü ücretlerindeki artışı "yeni düzenleme" olarak nitelendirdi.
• Sabah’ta "Öğretmenlere ek ders ücreti" yayımladığı gün Türkiye gazetesinde kullanılan "Ek ders ücretindeki artış tasarruf paketine takıldı" haberi onu yalanlıyordu.
• CHP’li Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal’ın, makam odasında dinleme cihazı bulunduğu iddiasını geniş haber yapan muhalif medya, savcılığın takipsizlik kararı vermesinde haber değeri görmedi.
• Yeni Şafak’ın, "Diyanet’e güven tam" haberinde din görevlilerine güvenin yüzde 70 olduğu belirtiliyordu ama bu oranın geçen yıl yüzde 80 olduğu bilgisi verilmiyordu.
• Geçen haftaki yazımda KADEM’in açılımını "Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı" olarak yazmıştım; doğrusu "Kadın ve Demokrasi Vakfı" olacak. Düzeltir, özür dilerim.