HaberTürk yazarı Fatih Altaylı, "Sorun ne biliyor musunuz!Umutsuzluk. Sistemin bu halinden beslenen ve sistemin değişmesi halinde işe yaramazlığı ortaya çıkacak olanlar dışında kimsenin umudu yok." değerlendirmesini yaptı.
Altaylı yazısında, "Sistemin değişmesinden kastım iktidar partisinin değişmesi değil. AK Parti'nin iktidarda kalıp, 'Yahu işler iyi gitmiyor, bu sistemi değiştirelim' demesini dahi istemiyorlar, AK Parti'nin her ne kadar zaten mümkün olmasa da 2002'deki haline dönmesine bile tahammülleri yok. Çünkü nemalanmak için böyle gitmesi lazım. Bunun için de bu düzenin sürmesi için cansiperane bir mücadele veriyorlar. Umutsuzluğun kaynağı da bu zaten. 'Ekonomik kriz var' dediğimiz zaman hemen bağırıyorlar. 'Eskiden yok muydu?' Doğru. Eskiden de ekonomik kriz dönemleri olurdu. Ama herkes bilirdi ki, bürokrasi, siyaset bir araya gelecek, kurumlar gerçek fikirlerini söyleyecek, tartışılacak, konuşulacak, gerekirse iş dünyasının ya da taşın altında eli, konuyla ilgili fikri olanların düşünceleri sorulacak bir önlem alınacak. O zaman tecrübeli bir bürokrasi mevcuttu." düşüncesini dile getirdi.
Altaylı şu ifadeleri kullandı:
"Her türlü sorunu görmüş, yaşamış, Devleti, devletin işleyişini bilen, her kararın hangi kılcal damarları nasıl etkileyeceğini söyleyebilecek. Bu yüzden de kriz olur, önce siyaset tarafından önemsenmez, sonra derinleşir, derinleşince önlem arayışına girilir ve ortak akıl devreye sokulurdu. Yakın tarihimizde 1994’te böyle oldu mesela. Sonra 2001’de bir daha yaşadık. Ama her ikisinde de hızla önlemler alındı. Hele 2001’de çok ciddi işler yapıldı. Türk ekonomisindeki en önemli kararlardı. Zaten iktidarı 2008’e kadar getiren o kararlar ve o kararlara AK Parti ekonomi yönetiminin de uyması oldu.
Eskiden, eskiden derken çok da eskiyi kastetmiyorum 10 yıl öncesine kadar herkes bilirdi ki, her ekonomide olduğu gibi Türk ekonomisinde de sorunlar olur lakin hemen akılcı çözümler devreye sokulurdu. Bugünkü umutsuzluğun nedeni ekonomik kriz değil o yüzden. Bugünkü umutsuzluğun nedeni çözüm aranmayışı, sorun olduğunun inkârı.
Sorun yok derseniz, soruna çözüm de aramazsınız. Kanser her tarafınızı sarmışken hasta değilim derseniz teşhis de koyamazsınız, tedavi de uygulayamazsınız. Hastaya “İyisin iyi” diyerek de tedavi uygulayamazsınız. Hele hele bir de bürokrasiyi yok etmiş, liyakati ortadan kaldırmış, doğruyu söylemeyi suç ya da muhaliflik olarak görüp doğrucuları sistemden çıkarmışsanız, danışılacak insanların yerini asalaklarla doldurmuşsanız yapacak hiçbir şeyiniz kalmamıştır.
Bugün Türkiye’nin derdi budur. Umutsuzluğun nedeni budur. Bu yanlış sistemden güç ve menfaat devşiren bir küçük asalak grubudur bu düzenin böyle sürmesini isteyen. Bunlar ne iktidarın değişmesini isterler ne de iktidarın kendini değiştirmesini. Onlar kaldıkça en vatansever beyinler bile gidecektir. Onlar kaldıkça bu ülke insanın parası, bu asalakların etkin olmadığı ülkelerin paralarında kalacaktır."