Memleket Partisi lideri Muharrem İnce “İstanbul’u CHP’ye kaybettirmek için aday olmam” diyor ya, yanılıyor.
CHP’nin İstanbul’u kaybetmek, İstanbul’u AK Parti’ye geri vermek için Muharrem İnce’ye ihtiyacı yok.
Bunu kendi başına becerecek güce sahip ana muhalefet partisi.
İstanbul’da geçen seçim mucizevi bir şekilde belediye başkanlığını kazanan biri var CHP’nin elinde.
Ekrem İmamoğlu.
İstanbul’un dış çeperinde bir ilçenin, adı sanı duyulmamış belediye başkanı iken aday yapıldı.
Beklenmedik bir performans göstererek kazandı ve 4 yıldır kenti yönetiyor. Bu sürenin yarıya yakını pandemi dönemine denk geldi. İktidarın tüm engellemelerine, tüm tuzaklarına rağmen kendi yönetmeyi becerdi.
İstanbul’da müthiş bir değişime imza atmadı, doğru ama hiçbir şey de AK Parti döneminden daha kötü olmadı.
Bu yüzden de tüm karalamalara rağmen hâlâ “Kendisine oy verebilirim” diyenlerin oranının yüzde 60’ın üzerinde olduğu söyleniyor, AK Parti’nin yaptırdığı tüm anketlerde yüzde 50’nin üzerinde oy aldığı görülüyor. Belli ki, AK Parti ne yaparsa yapsın İmamoğlu yıkılmıyor.
Hal böyle olunca İmamoğlu’nu yıpratma ve yıkma işi CHP’ye kalıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu sanki İmamoğlu nasılsa seçilmez diye aday göstermiş ve seçilince aday gösterdiğine pişman olmuş gibi davranıyor. İmamoğlu’nun en zor günlerinde bile yanında değil, Almanya’da olmayı tercih ediyor.
Partiden ise İmamoğlu’na yönelik saldırılar artıyor.
Dün Sultangazi’de İmamoğlu’nun yapacağı bir açılışı, CHP Sultangazi İlçe Başkanlığı duyurma zahmetine bile girmiyor, açılışa dakikalar kala Twitter üzerinden bir duyuru yapıyor. Çünkü ilçe başkanı genel merkezci ve İmamoğlu’na karşı. İmamoğlu’nun rezil olmasını istiyor.
Hadi o genel merkezin ilçe başkanı!
Ya Özgür Özel… Yani yeni genel başkan adayı, yani sözde değişimci.
O da Birgün gazetesine verdiği röportajda “CHP’ye bir Macron aramıyoruz. Sırf beyaz gömlek yakışıyor, kollarını kıvırdı diye partili olmayan birini partinin başına getiremeyeceğimize göre” diyerek Ekrem İmamoğlu’na saldırıyor.
Daha sonra İmamoğlu’nu kast edip etmediği sorulunca “İmamoğlu partisiz mi, ben Macron’u kastettim” diyor. Sanki Macron CHP genel başkan adayıymış gibi.
Bu kaypaklık, genel başkanlığa aday.
Ve daha genel başkan olmadan, İstanbul’u kaybettirme konusunda mevcut genel başkan ile yarışta.
CHP’yi yönetenlere ve tüm bu yönetim anlayışının suç ortağı iken şimdi sanki değişimden yanaymış gibi ortaya çıkana soruyorum.
Tamam anladık.
İmamoğlu’na karşısınız, istemiyorsunuz, nefret ediyorsunuz.
Peki, elinizde daha iyisi var mı?
İstanbul’u kazanabilecek çapta kiminiz var?
AK Parti’nin ve Erdoğan’ın en güçsüz olduğu anda ona karşı kaybedebilecek en zayıf adayı bulmuştunuz.
İmamoğlu’nu istemediğinize göre, İstanbul’u kiminle kaybetmeyi planlıyorsunuz?