Bu dönem garip bir “seçmen” türünün türemesine yol açtı.
“Lideri ilahlaştıran” seçmen türü.
Siyasi fanatizmden lider fanatizmine dönen bir aşırı bağlılık.
Bu öncelikle AK Parti’de ortaya çıktı.
Siyasi liderin özellikle belirli bölgelerinin “kılı olmaya” hevesi ile tanımladığımız bir fanatizm.
Bu bağımlılık türü, AK Parti’de doğdu ama hızla diğer partilere de sirayet etti.
Özellikle de bu tür fanatik yaklaşımları eleştiren CHP içindeki bir gruba da.
Eleştirel aklın partisi olarak kurulan CHP, bu dönemde giderek rakibine benzemeye başladı.
Bu ilahlaştırılmış lider fanatikleri kendi liderlerinin tüm hatalarını görmezden gelirken ve en ufak eleştiriye dahi sert tepki verirken, rakip lidere en ağır eleştirileri ve hakareti de hak görmeye başladılar.
Kendi liderlerine en küçük eleştiri, eleştirene tahammülsüzlük yaratıp ağır saldırılara maruz kalmasına neden olurken, rakip lidere hakarete varan eleştiriler yönetilmemesi suç haline geldi.
Sağ partilerde nispeten daha fazla görülen bu durum, artık CHP’nin de, CHP içinden çıkan diğer partilerin de geleneği olmaya başladı.
Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyorsunuz, bu fanatik kitleden küfür hakaret, her türlü rezillik.
Muharrem İnce’yi eleştiriyorsunuz. Onun kitlesinden de aynı tepkiler.
“G.t kılı” olmaya hevesli teyzeler, amcalar sadece AK Parti’de değil, her yerde.
Bu bir hastalık.
Ama başarılı liderin kılı olmak isteyeni bir nebze anlamak mümkün de…
Başarısız liderinkini anlamak hiç mümkün değil.
Nefret ettiğinin varlık sebebi olan liderine bu derece bağlılık garip.
Büyük olasılıkla zeka ya da idrak eksikliğine bağlı bir hastalık.