Hakimin yanında böyle bir savcı ister misiniz!
Olayı duydunuz mu, detaylarına hakim misiniz bilmiyorum.
Ancak dört dörtlük bir felaket, on numara bir rezalet, beş yıldızlı bir kepazelik olduğunu söyleyebilirim.
Anlatayım, bilmeyenler de öğrensin.
Genç bir polis memuru eşiyle yaşadığı tartışma sonrasında bunalıma giriyor ve beylik silahını kafasına dayayarak intihar ediyor.
Haliyle bir soruşturma başlıyor ve adının başına Cumhuriyet kelimesini yakıştıramadığım bir savcı intihar olayını soruşturmakla görevlendiriliyor.
Soruşturma sırasında savcı intihar eden polisin eşiyle ilişkiye giriyor.
Genç kadınla beraber olmaya başlıyor.
Savcı bir yandan da bu ilişkiyi kaydediyor.
Kaydetmekle kalmıyor, görüntüleri başkaları ile de paylaşıyor.
Savcı ile ilişki yaşayan dul eş bir süre sonra bu durumu fark ediyor.
Suç duyurusunda bulunuyor.
Polisin yaptığı inceleme sonrasında savcının bilgisayarına ve eşyalarına el konuyor.
Savcının sadece dul eşi değil, başka onlarca kadınla ilişkiye girdiğini ve bu ilişkilerin görüntüsünü kaydettiği ortaya çıkıyor.
1000 sayfalık veri ve görüntü ele geçiriliyor.
Savcının beraber olduğu kadınları mesleklerine göre gruplara ayırdığı, tüm bu görüntüleri başkalarına servis ettiği, bir tür porno sistemi kurduğu ortaya çıkıyor.
Savcının arşivindeki görüntüler ve bu görüntülerle kurduğu seks ağı korkunç.
Sonuçta savcı hakkında dava açılıyor.
Rezalet dört dörtlük ortaya çıkınca HSK, savcıyı inceleme altına alıyor ve ceza veriyor.
Verilen ceza ne dersiniz?
Söyleyeyim.
Üç ay meslekten men.
Şaka yapmıyorum.
Verilen ceza bu kadar.
Bu rezil durumun mimarı olan kişi 3 ay 1 gün sonra bir davada karşımıza çıkabilir.
Hakimin yanında “devlet” adına iddia makamı olarak oturabilir.
Doğrusu ben bunu hiç ama hiç içime sindiremiyorum.
Şimdi HSK haklı olarak “Evet ama olay henüz yargı aşamasında. Suçu sabit olmadığı için meslekten atamazdık” diyebilir.
Haklı da olurlar.
Keşke Türkiye’de Adalet herkes için bu şekilde işletilebilse demek isterdim ama onu da diyemiyorum.
Çünkü en azından “Dava sonuçlanıncaya kadar” uzaklaştırma verilebilirdi.
İşin en kötü tarafı ise son zamanlarda yargı mensupları ile ilgili bu denli vahim olmasa da yakışıksız haberler duyuyoruz.
FETÖ’nün çökerttiği yargı, partizanca doldurulunca ne yazık ki sonuç bu oluyor.