Fatih Altaylı: Hiç değilse Gazi Koşusu’nda Afganistan’da bir yarış izliyoruz hissine kapılmayalım

Gazi Koşusu üzüntüsü.

Belki bazılarınızın çok alakasız bulacak ve “Nerden çıktı bu şimdi” diyeceksiniz ama yazmadan duramayacağım kimse kusura bakmasın.

Pazar günü, Türkiye at yetiştiriciliği ve yarışçılığının en anlamlı ve en klasik koşusu vardı.

Gazi Koşusu.

1927 yılından beri düzenlenmekte olan yarışa Türkiye doğumlu üç yaşlı safkan İngiliz atları katılabilir. Her atın, ömründe bir kez koşabildiği bir yarıştır. Bir at sahibi için de, en büyük onur bu kupayı kaldırabilmektir. Türkiye’de doğan bütün İngiliz atları, doğar doğmaz bu yarışa kaydolma hakkına sahiptir. 3 yıl boyunca her yıl bir katılım payı öderler ve üç yılın sonunda da iyi dereceye sahip atlar bu yarışı koşarlar.

Dişi atların, erkek atlar karşısında şansı biraz daha az olduğu için, Gazi koşmayacak 3 yaşlı kısraklar için de Kısrak koşusu düzenlenir. Bir tür teselli koşusudur.

1927 yılındaki ilk Gazi Koşusu’nu kazanan atın sahibi Ali Muhittin Hacıbekir’dir. Daha sonraki iki yarışı Cemal Bayar’ın ve İsmet İnönü’nün sahip olduğu atlar kazanmıştır.

1979’a kadar Ankara Hipodromu’nda koşulan Gazi Koşusu, o gün bugündür İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda düzenlenmektedir.

Benim de çocukluğumda, dedemin ya da babamın yanında, gençliğimde de canım ağabeyim Hakkı Aksoy’la ve nur içinde yatsın Derya Beşikçi ile Jokey Kulüp localarında epey bir Gazi Koşusu izlemişliğim, heyecanlanmışlığım vardır.

Bu Pazar, evde otururken, televizyonu açtım ve işte o Gazi Koşusu’nu izlemek istedim.

Yarış beni hayal kırıklığına uğrattı o ayrı ama asıl üzüntü verici olan tribünlerden gözüme yansıyanlardı.

Sakın kimseye hakaret ettiğimi, kimseyi hor gördüğümü falan düşünmeyin ama yahu koskoca Jokey Kulüp tribününde bir tane bile “kravatı doğru düzgün bağlanmış” insan olmaz mı!

Kravatı gevşetilmemiş, yaka düğmesi açılmamış bir tek ferd-i vahit bulunmaz mı! (Eski günlerden bir sevgili arkadaşım Ahmet Özbelge’yi gördüm, Gazi Koşusu gününe uygun tavrı ile tribünde)

Şıklıktan, zerafetten ne oldu da bu kadar hızla uzaklaştık.

Orada olmanın getirdiği bir sorumluluk, bir dikkat yok mu!

Sakın bu söylediklerimi, CHP’li bir jakoben yaklaşımı falan diye de algılamasın kimse.

Bakın eskiden birkaç fotoğraf koyuyorum buraya. Fotoğraflarda her zamanki şıklığı ile Mustafa Kemal Atatürk elbette var ama bakın Celal Bayar’a, bakın Adnan Menderes’e ve bakın diğerlerine. Atatürk’ü kabul etmeyen ama Menderes’in mirasına sahip çıkmakla övünenler, o mirasın aslında ne olduğunu görsün, öğrensin diye. 

Bakın nasıl giyinmişler. 

Bu Cumhuriyet’in gelenekleridir, Cumhuriyet’i güzellleştiren ve ayakta tutan. Sağı solu yoktur geleneğin. Hepimizindir, ortaktır. 

Yalvarırım uyun o geleneklere.

Gözlerimizi kanatmayın ne olur!

Hiç değilse Gazi Koşusu’nda Afganistan’da bir yarış izliyoruz hissine kapılmayalım. 

Lütfen.