Birkaç gün önce “Faiz artışı öyle beklendiği ya da iktidara yakın bazılarının iddia ettiği gibi yüksek olmayacak en fazla 5 puan civarı olur” diye yazdım hatırlarsanız. Yanılmışım, 6,5 puan oldu.
Tabii piyasa en az yüzde 25 faizi satın aldığı için de, faiz artışı beklentiyi karşılamadı ve dolar dünden bugüne yüzde 8 arttı, TL ciddi değer kaybetti. Mehmet Şimşek’in piyasayı “sözlü teskin” çabası da işe yaramadı ve kamunun dolar satışlarına rağmen yükseliş sürdü.
Parası olup dün 1 milyon dolar alan, bir günde 2 milyon TL para kazandı.
Bu para nereden çıkacak diye merak ediyorsanız etmeyin, sizden benden çıkacak.
Ama belli ki, bu faiz artışları sürecek. Önümüzdeki ay bir yüzde 6 daha arttırırlar.
Ancak Türkiye’yi öyle bir cehalet yönetiyor ki, bir seferde yapsa işe yarayacak olan reçete parça parça yapınca Türkiye’nin soyulmasından başka hiçbir işe yaramıyor. Ya da belki de böyle olsun istiyorlar, onu da bilmemiz mümkün değil.
Haluk Bayraktar dün güzel bir benzetme yapmış, “Enflasyon kanser, faiz kemoterapidir” demişti. Hakikaten iyi benzetme.
Ama kemoterapide doz önemlidir. Dozu iyi ayarlayamazsanız, hasta kesinlikle ölür. Ekonomi yönetimi dün dozu ayarlayamadı. Temmuz ayında da ayarlayamazsa, geçmiş olsun.
Hatta başımız sağ olsun.
Bu arada herkesin ağzında bir NAS kelimesi.
Nas “Kur’an’ın kesin emri” demek.
Faizi indiren iktidar bunu “nas”a yani Kur’an’ın emrine bağlamıştı.
Şimdi artış tekrar başladı. “nas”a geçmiş olsun. Şimdi herkes “Ne oldu, Kur’an’dan da mı vazgeçtiniz?” diye soruyor.
Benim sorum ise bambaşka.
Ben maraba ile ağa arasındaki çekişmenin sonundaki soruyu soracağım bir kez daha.
“Madem başa dönecektik, biz bu b.ku niye yedik?” ve hemen ekinde “Azar azar yiyince başka şey mi yemiş oluyoruz?”