Fatih Altaylı: Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “bilimden uzak” ve “bilime karşı” konuşmaya başladı

Fahrettin Bey, oldu mu şimdi.

Corona virüsün ve COVID 19 pandemisinin hayatımıza girdiği 2020 yılından bu yana ilk kez Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “bilimden uzak” ve “bilime karşı” konuşmaya başladı.

Erzin Devlet Hastanesi Başhekimi Ersin Mahmutluoğlu’nun ölümünün ardından konuşan Koca, “Eris varyantı sebebiyle, tıpkı salgının başlarındakine benzer, şu an için asla gerçekçi ve gerekli olmayan, bilimsellikten tamamen uzak tedbirlerin uygulanmasına ve aşı kampanyaları başlatılmasına yönelik” bir propaganda yapıldığını iddia etti ve “Her ürünün üreticisi gibi, aşı üreticileri de ürettikleri ürünün daha fazla alıcı bulmasını isteyebilirler. Ama bilim buna bakmıyor! Gereksiz bir ilacı kim kullanmak ister, onu hangi hekim önerebilir? Öneriyorsa, o tıp ahlakına bağlı bir hekim midir? Hastayla ilişkisi dışında, olası başka ilişkileri de akla gelmez mi?” dedi.

Bu cümleler, ülkesinde hekime yönelik şiddet giderek artarak rutin vaka haline gelen bir Sağlık Bakanı’nın söyleyeceği sözler değil.

Okuyup, araştırdıklarına dayanarak Eris varyantının, en azından şimdilik, çok da tehlikeli bir görünüm arz etmediğini ilk söyleyenlerden biriyim ama Bakan’ın bu sözlerini garipsedim.

Bakan belli ki, partisinin, iktidar ortağı bazı partilerin ve tutucu çevrelerin fazla etkisinde kalmış ve onların tarafını seçme eğiliminde.

Aslına bakarsanız bu açıdan yalnız da değil.

Geçen hafta The Guardian gazetesinde, Prof. Giorgio Parisi’nin bir yazısı yayınlandı. Parisi, İtalya’da aşı kampanyaları için hazırlanan bir dizi kamu spotunun yüzüydü. Ve bu kamu spotlarının yayınlanmasından sonra İtalya’da hedef haline getirildi, eleştirildi, saldırıya uğradı ve “Big Pharma” olarak anılan ilaç firmalarının adamı olmakla suçlandı.

Prof. Parisi, The Guardian’daki makalesinde COVID salgının, toplumun bilime bakışında negatif bir dönüşüme sebep olduğunu, halkın gözünde bilime olan güveni sarstığını söylüyor ve bunun geleceğe yönelik büyük bir tehlike olduğunu anlatıyor.

Prof. Parisi haklı gibi görünüyor.

Ortaçağ sonundaki veba salgını, her şeye çare olduğunu iddia eden Kilise Dini’ne olan güveni kökünden sarsmıştı.

21 yüzyılın ilk çeyreğindeki COVID salgını ise bilime olan güveni eğitim düzeyi düşük ya da komplo teorisyeni kitleler aracılığı ile sarsıyor.

19 ve 20. yüzyıllar bilimin ve bilginin yükseldiği dönemlerdi.

21. yüzyıl ise cehaletin, eğitimsizliğin yükselişe geçtiği bir dönem olarak anılacak.

Sağlık Bakanı Koca’nın sözleri de Türkiye’de zaten yeterince güçlü olan bu eğilime katkı yapacak cümlelerdir.

“Kapanmayı gerektirecek bir durum yok. Yeni aşı kampanyası da düşünmüyoruz çünkü şu an için etkili görmüyoruz” demek varken cahil bir güruha hekimleri “ahlaksız” ve dolayısıyla “hedef” göstermek olacak iş değildir.

Aynı anda hem aşıları ve ilaç şirketlerini toptan karalamak ve zaten hedef olan doktorları bir de “ilaç şirketlerine çalışan güvenilmez insanlar” olarak lanse etmek, hekimlere olan şiddeti azaltacak değil arttıracak açıklamalardır.

Bundan böyle hekimlere yönelik şiddette Sağlık Bakanı’nın da vebali olacaktır.

Hem de öyle böyle değil!

Medya Haberleri

Haram servetin, haram paranın, evveli çok tatlı ama sonu çok acıdır
Mahkemeden Barış Terkoğlu’na özel ceza
Erdoğan 28 Şubat davası mahkumu yaşlı generallerin serbest kalmalarını sağladı, sevindim ama
AK Parti’nin ‘önce Hukuk’ demeden değişmesi hayal
Fehmi Koru: Cezalar bana Almanya’da milyonların ölümünden sorumlulara yapılan muameleyi hatırlattı