Dün sabah erken saatlerde İstanbul’un 90 yıllık, bilindik bir muhallebicisine gittim.
1 kilo kol böreği, 2 simit, 3 ayran aldım.
Kaç lira ödemem gerektiğini sordum.
650 TL yanıtını aldım.
"Ne?" dedim.
650 diye tekrarlandı.
Paketi hazırlayan çocuklara ayıp olmayacağını bilsem almadan çıkacaktım.
"Bu ne ya!" dedim istemeden. "Kaç lira oldu börek?" diye sordum.
Kilosu 450 TL.
Gösterdiğim tepkiye kasadaki genç kız "Haklısın Fatih Bey" yanıtını verdi.
"Son aldığımda 50 TL falandı" dedim.
"Doğrudur. Pandemiden hemen öncedir" dedi.
Pandemi öncesi sanki milattan önce gibi.
Oysa 3 yıl geçti üzerinden.
35 TL imiş 2019’da.
Şimdi 450.
2019’da 12 lira olan keşkül şimdi 130 TL olunca böreğin de 450 TL olması normal.
Sonra çalışanlarla biraz sohbet ettik.
Hepsi fiyatlardan, hayat pahalılığından yakınıyordu.
İçlerinden biri "Fatih Bey, sabah iki çocuğumu okula yolluyorum. Beslenme çantalarına iki sandviç, iki ayran koyuyorum. 200 TL. Kantinde daha da pahalı. Sadece beslenme çantası ayda 4 bin TL. Maaşımız belli. Gerçekten halk çok kötü durumda" dedi.
Kızgın, umutsuz, keyifsizdi hepsi.
Kimle konuşsak, kime iki çift laf etsek, markette, lokantada, her yerde aynı sohbet.
Halkın başka gündemi yok.
Siyasetçilerin haberi olsun.
Anketçilerin de!