İlk girdiği yerel seçimde belediye başkanlığında yüzde 6,2, İl Genel Meclisi’nde yüzde 7’ye yakın oy alan Yeniden Refah Partisi, Türkiye genelinde 3. parti oldu. YRP Urfa Büyükşehir Belediyesi ve Yozgat Belediyesi ile birlikte 62 belediye yönetimini aldı.
Gazete Duvar'dan Nergis Demirkaya'ya konuşan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, seçmenin AK Parti’ye 'sarı kart' gösterdiğini söyledi. Erbakan, kendileri için de sınavın şimdi başladığı belirtti. Erbakan, kazandıkları belediyelerdeki icraatların karneleri olacağını söyledi. Ancak belediye başkanlarına istifa etmeleri, iktidar partisine geçmelerine yönelik birtakım görüşmeler, emekler, baskılar olduğunu kaydetti.
AK Parti’de değişim için isimlerin değil anlayışın değişmesi gerektiğini söyleyen Erbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüşmesini siyasi iklim açısından olumlu değerlendiriyor. Türkiye'nin üçüncü partisi olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel başta olmak üzere Meclis’te olan partilerle görüşmeyi düşünen Erbakan, Erdoğan’la yapacakları olası bir görüşmede ilk gündemlerinin ekonomik darboğaz olacağını ifade eti. "Anayasa’dan ziyade milletin en önemli sıkıntısı bu. Asıl beka meselemiz, en acil sorunumuz bu" dedi.
'AK PARTİ’NİN MİLLİ GÖRÜŞ TABANINDAN BİZE OY VERİLDİ'
31 Mart sandığını değerlendiren Erbakan "AK Parti'deki milli görüş tabanından ciddi bir teveccüh oldu. Onlar zaten Refah Partisi'nden, 90'lı yıllardaki Refah seçmenleri, sonra oraya geçmişlerdi. AK Parti'nin 2002'de aldığı oyun yüzde 25-30'luk kısmını bu seçmen kitlesi oluşturuyordu. Sonradan üzerine ilave olan kesimler geçen zaman içerisinde AK Parti'den ayrıldılar. Daha ziyade bizim Refah Partisi seçmeni orada önemli bir kitle oluşturuyordu.
Bunların da yaşadıkları rahatsızlıklar, bu biraz önce de söylediğimiz ekonomik sorun, paylaşımda adaletsizlik, gelir dağılımında adaletsizlik, lüks, israf, gösteriş, yönetimdeki, yargıdaki adaletsizlikler, temel değerlerden kopuş ve en son bu Gazze gündemi, İsrail ve tecim konusu, tüm bunların etkisiyle Yeniden Refah Partisi'ne büyük bir geçiş oldu. Bunun yanında başka siyasi görüşlerden, kesimlerden gelenler de var. Adalet arayışı içinde olan, adil bir ekonomik düzene gereksinim duyan, bunun Yeniden Refahla olabileceğini düşünenler bunlar. Bir de yeni seçmenlerden, gençlerden de çok büyük bir teveccüh var" ifadesini kullandı.
'İTİBAR DAR GELİRLİNİN REFAH SEVİYESİYLE OLUR'
Erbakan ekonomiye ilişkin ise şunları söyleri: Mehmet Şimşek Bey geldikten sonra da bizim seçim döneminde söylediğimiz durum değişmedi. Bizim eleştirdiğimiz borç-faiz ekonomisi maalesef uygulanmaya devam ediyor.
Bu ekonomi modelinin dört tane gider kalemi var. Birincisi faiz giderleri. Şimdi bu yıl bütçeden 1.25 trilyon lira faize para verilecek. İkinci gider, kur korumalı mevduat. Yani bu sistemin canavarları diye de tanımlayabiliriz. 2023 senesinde 900 milyar liraya yakın kur korumalı mevduat için ödeme yapılıyor. 550 milyar lira da oradan alınacak vergiden vazgeçildiği için üzerine bunu ekleyeceksiniz.
Devletin buradaki gideri veya zararı diyelim 1.4 trilyon lira. Sadece KKM ve faize 2.65 trilyon lirayı veriyorsunuz. Diğer taraftan kamudaki israf var. Her zaman söylüyoruz, saygınlık olacaksa bu dar gelirlinin, asgari ücretlinin, emeklinin alım gücüyle refah seviyesiyle olur. Ama biz itibarı makam uçaklarıyla, otomobilleriyle, makam odalarıyla düşünüyorsak bu tabi yanlış bir düşünce.
'KKM'YE VERDİĞİMİZ PARAYI EMEKLİYE VERELİM'
Basına yansımış, yeni araç kiralaması için 1.7 milyar lira harcanıyor. Aracı satın almak daha mı hesaplı olur, onu da düşünmek lazım. Maalesef tasarruf yok. Yani faiz canavarı, kur korumalı mevduat canavarı ve tabi ki bu israf canavarı bir de tabi imtiyazlı holdinglere kaynak aktarılması mesele.
Asgari ücrete bu yıl ikinci zammı yapmayacağım diyorlar. Ama imtiyazlı holdinglere, bu garanti ödemelerinde dolar kuru düzeyinde senede dört kere zam yapıyorsunuz. Şehir hastanelerini yapan müteahhitlerin kira ödemelerini senede dört kere arttırıyorsunuz. Onlarınki can vatandaşınki patlıcan mı? Ballı ihalelerin üzerine bir de bu 5 holdinge 10 senede 128 kez yapılan vergi muafiyeti var. Bu sistem devam ettiği sürece, yani ekonomiden sorumlu bakan kim olursa olsun, Merkez Bankası Başkanını her ay da değiştirseniz AK Parti Genel Başkanını da üç kere değiştirseniz bu anlayış ve bu sistem böyle giderse çözülmez.
Mesela çok garip, kur korumalı mevduattan tam emeklinin ihtiyacı olan kadar para çıktı. Bakın 1.4 trilyon lira. Cumhurbaşkanı emekliye on bin liradan on yedi bin liraya çıkarsa 1.4 trilyona mal oluyor dedi. Şimdi kur korumalı mevduata verdiğimiz parayı emekliye verelim. Beş tane holdinge yaptığımız vergi muafiyetini on bin lira alan emekliye yapalım. Biz vergiyi, zamları, yükü tabana yayıyoruz. Vergi muafiyeti olunca beş kişiye sağlıyoruz."
'ASIL AMAÇ CUMHURBAŞKANININ BİR KERE DAHA ADAY OLMASI'
Yeni anayasa çalışmalarına da değinen YRP lideri "Öyle bir değişime gidilme ihtimalini çok fazla görmüyorum. Bizim kastettiğimiz değişim ve milletin de beklediği değişim daha demokratikleşmiş bir başkanlık sistemi. Ama böyle bir niyetle yapıldığını çok zannetmiyorum. Burada asıl sorun Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir kere daha aday olmasının önünün açılması ve seçilme şartının yüzde kırka indirilmesi.
'DEMOKRATİKLEŞTİREN BİR ADIM TÜRKİYE'Yİ RAHATLATACAKTIR'
Çok olumlu bakmıyoruz. Olağanüstü yetkilerin olduğu bir yerde yüzde elli artı birin daha mantıklı olduğunu düşünüyoruz. Bir de üçün üzerine dört kere, beş kere aday olunması da çok uygun değil. Türkiye genç bir ülke. Genç seçmeni, genç siyasetçileri var. Bunların da önünün açılması ve yeni yüzlerle, yeni bir heyecanla bir dinamizm olmasının yararlı olabileceğini düşünüyoruz.
Meclis’in güçlendirilmesi, kuvvetler ayrılığındaki aksaklıkların giderilmesi lazım. Mevcut başkanlık sistemini daha da tahkim eden, daha da otoriterleştiren değil, daha demokratikleştiren bir adımın atılması Türkiye'yi rahatlatacaktır. Mesela Meclis’in güven oyu verme gibi bir hakkı yok. Bütçeyle ilgili çok fazla bir hakkı yok. Bakanların Meclisle bir alakası yok. Cumhurbaşkanı kararlarının çerçevesinin netleştirilmesi lazım. Bakanlar Meclisten seçilebilir. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve HSK'nın üyelerini doğrudan veya dolaylı olarak Sayın Cumhurbaşkanı belirlemiş oluyor. Bunun da kuvvetler ayrılığı açısından düzenlenmesi lazım. Seçimde bakanlar esnaf ziyareti yapıp iktidar partisinin adaylarına oy istiyor. İktidar partisi adayına oy isteyen bir İçişleri Bakanı varken orada seçim nasıl olacak? Bunların değişmesi lazım" dedi.