Almanya’da yayınlanan Frankfurter Allgemeine (FAZ) gazetesinde, Türk askerlerine yönelik saldırı sonrasında İdlib’deki durumu değerlendirdiği bir yazı kaleme alan Rainer Hermann, ‘Türkiye’nin İdlib’deki savaşın sonucu olarak NATO’nun yararlarını yeniden keşfettiğini’ savundu. Hermann, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, iki amacı olduğunu öne sürdü: Türkiye’ye boyun eğdirmek ve Avrupa’yı istikrarsızlaştırmak.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in NATO’nun Ankara’nın safında durması gerektiğini söylediği anımsatılan yazıda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, geçen yıl, Rusya’ya yaklaştıkça NATO’ya sırtını döndüğü belirtilerek, “Türkiye hükümeti, yavaş yavaş Rusya’yla stratejik bir ortaklık kurma rüyasından uyanıyor” dendi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, geçen yıl, Rusya’ya yaklaştıkça NATO’ya sırtını döndüğü belirtilerek, “Türkiye hükümeti, yavaş yavaş Rusya’yla stratejik bir ortaklık kurma rüyasından uyanıyor” dendi.
Avrupa’yı, Suriye’nin yeniden yapılandırılması sürecini finanse etmeye zorlayabilir
Putin’in bir başka hedefi de Avrupa’yı -Şam rejimi siyasi anlamda ödün vermek zorunda kalmadan- Suriye’nin yeniden yapılandırılma sürecini finanse etmeye zorlamak olabilir. Rusya, uzun zaman önce ülkenin yeniden inşası için bir programı vardı ancak Avrupa, Şam rejiminin bekasını finanse etmek istemediği için reddetmişti. Özgür seçimlerin yapıldığı, işkence yapılan cezaevlerinin olmadığı bir Suriye ne Esad’ın ne de Putin’in işine gelir. Avrupa, yeniden yapılandırmayı finanse etmek ya da sığınmacı akını arasında seçim yapabilir…
İdlib acı veren bir ders
İdlib acı veren bir ders. Rusya’nın oradaki tutumu, Türkiye’nin, Avrasya yönelimi pahasına Batı’yla bağlantısından vazgeçmek durumunda kaldığına dair tehlike olduğuna işaret ediyor. Putin, Türkiye’nin iplerini elinde tutuyor: Ya itaat edecek ya da Rusya yeni bir sığınmacı krizi çıkaracak ve Suriye’nin kuzeyinde bir özerk Kürt bölgesi kurulmasına izin verecek.
Bilinmeyen şey ise Erdoğan’ın büyük zarar görmeden Rusya’nın şantajına boyun eğmeyi başarıp başaramayacağı. S-400’leri satın alması Batı’yla ilişkisine neredeyse onarılamayacak zarar vermişti.