Haberi okuyunca sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim.
Aslında emeklilere yapılan her türlü iyileştirme bir emekli olarak beni de sevindirir; dolayısıyla habere sevinmem gerekirdi.
Haber karşıma bir market ziyareti sonrasında çıktığı için sevinemedim; emekli kitlesi adına üzüldüm bile…
İsterseniz ‘büyük müjdeyi’ Hürriyet’ten aktarayım:
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan emeklilerin bayram ikramiyelerine yüzde 50 oranında zam yapıldığını açıkladı. Böylece emekli ikramiyeleri 3 bin liraya yükseldi. İki dini bayramda emekliye toplamda 6 bin lira ödeme yapılacak."
Maaşa zam ile değil, birkaç senedir her dini bayram öncesinde verilmesi alışkanlık hale gelmiş olan ikramiye ile ilgili bu haber. İlk yıl ve sonrasında bin liraydı bu ikramiye, geçen yıl 2 bin liraya çıkartılmıştı.
Önümüzdeki iki bayramda yüzde 50 zam görecekmiş emekliler…
Dün elime geçseydi, haftalık market alış-verişimizi nakit olarak ödeyebilirdim.
Aynı alış-verişi bir yıl önce yaptığımızda bin lira bile tutmuyordu; galiba iki yıl kadar önce gene burada öyle bir alış-verişten söz etmiştim. O zaman 600 lira ödemiş ve kasadaki kızla birlikte "Aman Allahım, bu nasıl iş" diye dövünmüştük.
O zaman emekli maaşım şimdikinden yüzde 60 kadar daha azdı.
Maaşlar iki yıl içerisinde yüzde 60 kadar arttı: File ise şimdi 600 liraya değil 2600 liraya doluyor…
Kaç misli olmuş veya yüzde kaç artmış onu da siz hesap ediverin.
Galiba bu seçim emeklilerin seslerini duyurma seçimine dönüşecek.
İktidardaki AK Parti’nin genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu senenin başlangıcında, 2024’ü boşuna ‘emeklilerin yılı’ ilan etmemiş olmalı…
Türkiye’de çalışan sayısı fazla artmazken emekli sayısı dikkat çekici biçimde artıyor. Bir hesaba göre, her emekliye karşı yalnız 1.7 çalışan var.
Geçen senenin Eylül ayı verilerine göre, emekli sayısı 15 milyon 751 bin 917.
Ben bu rakama, kendimi siyasilerin yerine koyarak, siyaseti etkileme gücü açısından baktığımda, ürperdim.
Hemen İstanbul seçimi açısından tabloya yaklaşalım.
Seçmen sayısının 11 milyon 367 bin 598 olduğu İstanbul’da, 3 milyon 93 bin 158 SSK emeklisi yaşıyor.
Toplam seçmen sayısının dörtte birinden daha fazla emeklilerin oranı.
Yerel seçimlerin sonuncusu olan 31 Mart 2019’da yapılanında, AK Parti adayı Binali Yıldırım 4 milyon 156 bin 36 (%48.61) oy almış, rakibi CHP adayı Ekrem İmamoğlu 4 milyon 169 bin 765 (%48.77) oy alarak İstanbul’a belediye başkanı seçilmeyi başarmıştı.
Biliyorsunuz, AK Parti’nin itirazı üzerine, Yüksek Seçim Kurulu, seçimde dört ayrı oy pusulası kullanılmış olduğu halde, onlardan yalnızca birini -büyükşehir belediye başkanlığı için olanı- iptal etmişti.
İptal edilen seçimin tekrarı 23 Haziran 2019’da yapıldı. O seçimde AK Parti adayı Binali Yıldırım 3 milyon 936 bin 68 (%45), rakibi CHP adayı Ekrem İmamoğlu ise 4 milyon 742 bin 82 (%54.22) oy aldı ve İstanbul’a belediye başkanı seçildi.
Görüyorsunuz, 4 milyonun biraz üstünde oyla İstanbul’a belediye başkanı seçilmek mümkün ve bu şehirde 3 milyonun üzerinde emekli seçmen yaşıyor.
Emekli seçmenlerin çoğunluğunun bir aday üzerinde birleşmesi ile o adayın seçilme şansı artar.
Hürriyet’in bugünkü sayısında yer alan ‘müjdeli’ haberde, emeklilere AK Parti’nin birbiri ardına yaptığı kıyakların hatırlatılması da dikkatsizlik edilmemiş.
Okuyalım:
"SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin 2024 yılının Ocak-Temmuz dönemi için hak ettiği yüzde 37.57’lik zammın üstüne 11.68 puan daha artış yapılarak maaşlarına yüzde 49.25 oranında zam yapılmıştı. Bu zamma ilişkin farklar ödendi ve emekliler zamlı maaşlarını almış oldu."
Üç aşamada geldi maaşlara %49.25 zam.
En düşük emekli maaşı da 10 bin liraya yükseltildi.
Yani?
Dört market alış-verişi kadar bir paraya.
Peki ya 3 bin lira ikramiye?
Emeklilere bayram ikramiyesi olarak verilecek 3 bin lira 31 Mart’ta yapılacak seçim sonrasında sahiplerine ulaşacak.
Seçimden önce değil, sonra.
O 3 bin lira seçimden önce verilseydi farklı mı olurdu?
Sanmam.
Kemal Kılıçdaroğlu siyaset sahnesinde olsaydı, genel seçimde bayram ikramiyelerini 15 bin liraya çıkarma vaadini hatırlatırdı.
Emeklilerin aklı o çıtada kaldı.
[NOT: Bu yazıda emekliler ile ilgili bilgiler için Dünya gazetesi yazarı Naki Bakır’ın bir yazısından yararlandım.]