MHP’nin, lideri Devlet Bahçeli’nin büyütülmüş fotoğrafı yanında kocaman harflerle ‘‘Aday belli, karar kesin’’ yazan dev posterleri, büyük kentlerin dört bir yanında her yerde karşımıza çıkıyor.
Bir dostum, ‘‘Aday belli ve karar kesinse neden adayın fotoğrafı aynı posterde yer almıyor?’’ sorusunu yöneltti.
Daha ilk soruyu hazmetmemişken takip eden ikinci sorusu aklımı iyice karıştırdı: ‘‘Millet İttifakı’nı oluşturan altı lider, zamanı geldiğinde cumhurbaşkanı adayı olarak Mansur Yavaş’ın ismini belirler ise, acaba kesin kararlı Milliyetçi Hareket Partisi yönetiminde yer alanlar, başta Devlet Bahçeli olmak üzere, sandık başına gittiklerinde oylarını hangi aday için kullanırlar?’’
Mansur Yavaş aday gösterilirse MHP’liler herhalde onu tercih ederlermiş…
Devlet Bahçeli de, daha önce partisinden Ankara’nın bir ilçesinde belediye başkanlığı yapmış, önceki iki seçimde Ankara’dan adayları olan Mansur Yavaş Millet İttifakı’ndan aday gösterildi diye karalar bağlayacak değil herhalde?
Böyle düşünüyordu dostum…
Yine de, dostuma, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir süredir aday gibi davranmaya ve konuşmaya başladığını, CHP yönetiminde yer alanların ve özellikle CHP’li medyanın bir başkasının aday gösterilmesine geçit vereceklerini sanmadığımı söyledim.
Görünen manzara böyle.
Peki de, hemen her alanda birbirlerine ters düşen iktidar cephesinin kalemşörleri ile CHP’li medyanın parlak yorumcuları, neden ikide bir Abdullah Gül adını gündeme taşıyıp aleyhinde haberler yapmakta ve o haberler üzerinden yorumda bulunmakta birbirleriyle yarışıyorlar?
Yukarıdaki soru da bir başka dostumdan…
En son, 30 Ağustos Zafer Bayramı’na gidilen günlerde, 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün 7 yıllık dönemi boyunca, milli bayramlarda hastalanmış numarası yapıp törenlere katılmadığı yolunda iddialar yeniden ortaya atıldı.
İddiayı doğru kabul edip Gül’ün milli konularda hassasiyetini sorgulayanlar çıktı.
Ne yapsın, o da, kişisel hesabından bunun doğru olmadığını, tam tersine 30 Ağustos’lar yalnızca askeri ortamlarda kutlanırken, kendisinin törenleri Çankaya’ya taşıdığını vurgulayan ve bu arada ameliyatla sonuçlanan kulak rahatsızlığı sonucu hastanede yattığı sırada, yalnızca bir kez, bayrama katılamadığını da belirten görüntülü bir açıklama yapma ihtiyacı hissetti.
Doğru öğrenildiğinde susuldu mu?
Hayır.
İşte o zaman dostumun ‘‘Neden Abdullah Gül’e karşıtlıkta iki taraf da birbirleriyle yarışıyor?’’ sorusu zihnimde anlam taşımaya başladı.
Gerçekten de öyle.
Cumhurbaşkanı adayı olmasından en fazla çekinilen kişi Abdullah Gül…
Tuhaf gelebilir, lakin gerçek bu.
Bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yaşananları düşünün: Meral Akşener, seçilemeyeceği ayan beyan ortadayken, ‘‘Ben adayım’’ diye ısrarcı olmuş, Gül’ün yine de milletin karşısına aday olarak çıkabileceği fark edilince, ofisine kendisine aday olmaması telkininde bulunmak üzere iki kişi gönderilmişti.
O zaman da, 2018 seçimi öncesinde, adaylığından çekinilen isim oydu.
Sonucu biliyoruz: İktidarın cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan, karşısına çıkarılan muhalefet adaylarını hayli geride bırakıp birinci turda seçilebildi.
Acaba şimdi de onun aday olabileceği korkusu birilerini rahatsız mı ediyor da durup dururken ismi yalan-yanlış iddialarla gündeme taşınıyor?
Hürriyet’ten..
En çok güldüğüm yorum, iktidarın yandan çarklı teknesinde yayınlanan bir yazıda, Gül’ün adaylığının mevcut cumhurbaşkanından herhangi bir farkı bulunmadığı gerekçesiyle düşünülmeyeceğinin ileri sürülmesiydi.
Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül benzer özelliklere sahip kişiliklermiş ve muhalefet Erdoğan’ın karşısına neden Gül’ü aday olarak çıkarsınmış…
Gülüşümün sebebi var: Muhalefeti oluşturan liderler, önümüzdeki seçimden kendi adaylarının cumhurbaşkanı olarak çıkmasını gerçekten istiyorlarsa, tam da bu yüzden Abdullah Gül’ü veya Gül gibi birini aday olmaya ikna etmek zorundalar.
Kamuoyu yoklamaları, partisinin oyları bayağı düşmüş göründüğü halde, Tayyip Erdoğan’ın şahsının seçimde her şeye rağmen en az %40 kadar oyu olabileceğini gösteriyor. Hala varlığını sürdüren %20 kadar da ‘kararsız seçmen’ var ve onlar da karar vermek için Millet İttifakı’nın adayının açıklanmasını bekliyorlar.
Rakibi adaya bakıp Tayyip Erdoğan’dan yana oy kullanabilir kararsız görünen seçmenlerden en az yarısı ve muhalefet ‘‘Adam seçildi’’ cümlesinde ifadesini bulmuş hayal kırıklığını bir kez daha yaşayabilir…
Muhalefetin, iktidar adayının karşısına, onun tam tersi birini değil, en önemli konularda farklılıkları bulunsa bile temelde onun toplumun geniş bir kesiminin hoşuna giden özelliklerine ondan daha fazla sahip birini cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarması gerekir.
Dostlarımın zihnimi karıştıran sorularının peşinde düşüncelere dalmışken, benim de aklıma bir soru geldi: Kendisinin aday gösterilmesinden bu denli korkan ve belki olabilir diye uykuları kaçan iki tarafın medyasından isimler, Abdullah Gül’ün aday olmak gibi bir niyet taşıdığına nasıl emin olabiliyorlar?
Eğer sonunda onun gibi birini bulamaz ve kendi içlerinden çıkarmayı düşünebileceklerinin seçilecek oyu alamama riski taşıdığını görürlerse, Abdullah Gül’ü adaylığa ikna etmekte liderler zorlanabilirler.
Benim görebildiğim kadarıyla ikna için bayağı çaba göstermeleri gerekebilir.
Kişisel meşguliyetlerim yüzünden kendisiyle epeydir görüşemedim, lakin son görüştüğümde bu konuda bana hiç hevesli görünmemişti de…