Kim ne derse desin" kalıbıyla başlayan cümleler canımı sıkar.
Bir konu tartışılırken söylenen sözler kadar onu ‘kim’in söylediği de önemlidir.
Görüşleri ciddiye alınması gereken konumdakiler… Uzmanlar… Bilim insanları…
En son o kalıbı, ‘sokak hayvanları’ ile ilgili yasayla ilgili tartışmalar sırasında, AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sarf etti.
"Vekillerimizden kararlı bir duruş bekliyorum. Asla taviz yok. Bu işi bitireceğiz" dedi Erdoğan ve eleştirilere sert tepki gösterdi: "Kim ne derse desin böyle bir sorun var. Millet de çözmemizi istiyor. Kimse bize merhamet dersi vermeye kalkışmasın."
Ne istiyor Cumhurbaşkanı?
Sokaktan yükselen yasayla ilgili itirazlar karşısında "Acaba yanlış mı yapıyoruz?" tereddüdü duymaya başlayan partisi milletvekillerinin hizaya girmesini…
Komisyondan geçmiş olan yasa metninin genel kurulda da aynen kabul edilmesini…
Acaba "Kim ne derse desin" meydan okumasıyla kast ettiği kim/ler olabilir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın?
Meclis komisyonunda konu oylanırken AK Partililer ile birlikte hareket etmiş olan MHP’lilerin genel kurulda desteklerini çekebilecekleri endişesi yüzünden Devlet Bahçeli’yi kast etmiş olabilir mi?
Olabilir, çünkü MHP lideri Bahçeli, 154 isimli listeyi açıkladığı basın toplantısında bu konuya da değindi ve şunu söyledi:
"Türk milleti hayvanları sever, köpekleri de dost kabul eder. Bu sebepten dolayı, köpeklere karşı uygulanacak her türlü yanlışın karşısında durur. MHP de üzerine düşeni yapacaktır."
Genel kurulda oylanırken MHPli milletvekilleri desteklerini çekerlerse, ‘Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin yasalaşması mümkün olmaz.
MHP lideri Bahçeli, iktidar ortağı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Kim ne derse desin" çıkışından sonra, ilk tepkisinden çark etmezse, Meclis’te yapılacak oylama Cumhur İttifakı açısından bir sınava dönüşebilir…
Bu kadar mı? Değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakınlarında da bu konuda farklı düşünenler olduğunun farkında. Onları da kast ederek kullanıyor "Kim ne derse desin" kalıbını…
AK Parti’nin elindeki bazı önemli belediyelerin başkanları çıkarılmak istenen yasanın tetikleyebileceği sorunların farkındalar ve doğrudan veya dolaylı yöntemlere başvurarak, yapılması gerekeni duyurmaya çalışıyorlar.
Sözgelimi Gaziantep büyükşehir belediye başkanı Fatma Şahin…
Dediğini okuyalım: "Biz bu sorunu büyük ölçüde çözdük. Ne hayvanların tüyüne zarar verdik ne de ötanazi yaptık. Mutlu hayvan, mutlu insan…"
Fatma Şahin’in uyguladığını söylediği başarılı olmuş formül basit:
"Benim önerim, bu yasanın ruhu ile bizim Gaziantep’te uyguladığımız ‘Topla, tedavi-bakımını yap, kısırlaştır, doğal alanda yaşat, sahiplendir’ modelinin birleştirilmesi. Biz beş yıldır bu modeli uyguluyoruz. Ben bu model en iyisi demiyorum. Ama üzerinde çalışılabilir. Modelimizi hem Tarım Bakanımıza hem de genel merkeze anlattım."
Gaziantep belediye başkanı Şahin’in bu açıklamasında yer alan "Genel merkeze de anlattım" cümleciği önemli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Kim ne derse desin" meydan okumasının muhatapları arasında, yalnız Fatma Şahin değil, muhtemelen yasayla yapılmak istenen yanlışlığı önleyebilmek amacıyla karşılarına çıktığı parti yönetimi de bulunuyor.
Hepsi bu kadar mı?
Görev tanımlarında AK Parti’nin her tasarrufuna destek çıkmak da bulunan medyada da bu konuda görüş birliği olmadığı açık. O medyanın bilinen isimleri sessiz kalmayı yeğliyor. Daha da önemlisi, AK Partili başkanların belediyelerinde uyguladıkları tedbirlerle sorunu çözdüklerine dair haberler muteber gazetelerde geniş yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Asla taviz yok" diye başladığı cümlesine, herhalde bu sebeple "Kim ne derse desin" diyerek devam etmiş…
Devlet Bahçeli’nin yasa ile yapılmak istenen ile partisi arasına mesafe koyma çabası…
AK Partili belediye başkanlarının "Sorun farklı çözülebilir" açıklamaları…
Onların açıklamalarını haberleştiren AK Parti’ye yakın medya…
Ve bu tabloya rağmen "Kim ne derse desin" keskinliğiyle, milletvekillerini gelen tepkilere rağmen direnmeye çağıran AK Parti genel başkanı Erdoğan…
Toplumun hassasiyet gösterdiği bir konuda Erdoğan’ın hiç bu kadar yalnız kaldığını hatırlamıyorum.