Fehmi Koru: AK Parti lideri, gözünü muhalefet saflarına dikmiş durumda

Geleneği böyle CHP’nin ve bu sebeple de başgösteren kavgalar sonunda içinden yeni bir partinin çıkması şaşırtıcı olmaz.

Ülkemizin en eski -bu 29 Ekim’de 100 yaşına girecek- partisi CHP’de saflar ayrışıyor gibi…

Bu ayrışmadan ya CHP ‘değişerek’ çıkacak ya da eskiden birkaç kez yaşandığı gibi CHP yerli yerinde kalacak ama içinden yeni bir partiyi doğuracak…

Yeni oluşan Cumhuriyet ile birlikte, Cumhuriyet’in banilerinin girişimiyle kurulduktan hemen sonra, iki kez içinden muhalefetini doğurmuştu CHP.

İki parti –Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (17 Kasım 1924), Serbest Cumhuriyet Fırkası (12 Ağustos 1930)- daha Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı döneminde ve onun yönlendirmesiyle, siyasi hayatlarına CHP’de atılmış isimler tarafından, CHP’ye muhalefet etsinler diye kurulmuştu. 

İlk iki çok partili deneme o günün şartları içerisinde uzun ömürlü olamadı.

Üçüncü deneme olan Demokrat Partiİsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı döneminde, CHP’nin önemli dört isminin partiye bayrak açması sonucu kurulmuş (7 Ocak 1946), ilk seçimde (1946) olmasa bile ikinci seçimde (14 Mayıs 1950) iktidarı CHP’den devralabilmişti.

Her üç partinin CHP içi kavgalar sonucu doğduğu herhalde anlaşılmıştır.

Muhalefete düştükten sonra da CHP yeni partiler doğurmaya devam etti. 

En sonuncusu bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP tarafından aday gösterilmiş olan Muharrem İnce tarafından kurulmuş Memleket Partisi’dir.

Geleneği böyle CHP’nin ve bu sebeple de başgösteren kavgalar sonunda içinden yeni bir partinin çıkması şaşırtıcı olmaz.

Benim merak ettiğim, yeni bir partinin doğması veya CHP’nin kendisinin değişime uğraması değil; ya o olacak ya da bu, yaşanan olaylar bunun kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.

Olacak olan olduğunda, içinden ayrılacakların kuracağı yeni parti mi, yoksa sorun CHP’nin değişmesiyle gerçekleşecekse onun mu, bunlardan hangisinin, Tayyip Erdoğan’ın arzu ettiği türden bir muhalefet partisi halini alacağını merak ediyorum.

Evet, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendisinin üçüncü kez cumhurbaşkanlığını kazanmasıyla sonuçlanan son seçimin hemen ardından, karşısında görmek istediği muhalefetin nasıl olması gerektiğinin kodlarını kamuoyuyla paylaşmıştı.

Yoksa ilk önce sosyal medya hesabından yaptığı, daha sonra katıldığı Türkiye İhracatçılar Meclisi genel kurulunda da aynen tekrarladığı paylaşımı gözden kaçırmış mıydınız?

Hatırlatayım: 

Tarih 17 Haziran 2023. 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan ikinci tur seçiminden üç hafta sonra.

CHP içindeki çekişme henüz şimdilerde olduğu kadar dışarıya vurmamış, ancak İstanbul’un büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun seçimle ortaya çıkan tablo sonrası huzursuzluğunu belli etmeye başladığı günler…

Önce mevcut muhalefeti nasıl gördüğünü özetleyen şu sözlerine göz atalım Tayyip Erdoğan’ın: 

“Güya ‘milleti barıştırmaktan’ bahsedenlerin seçim akşamı başlayan kavgası o günden bugüne hiç durmadı. / Millete demokrasi vadedenlerin iş koltuktan kalkmaya gelince bir gecede nasıl ‘diktatörleştikleri’ anlaşıldı. / ‘Halil İbrahim sofrası’ diye millete pazarladıkları masanın tam anlamıyla bir ‘kurtlar sofrası’ olduğu ortaya çıktı.”

Şimdi sıra, Erdoğan’ın karşısında görmek istediği muhalefetin niteliklerinde:

“Milletimiz, iktidara gelebilmek uğruna terör örgütleriyle iş tutacak kadar muvazeneyi yitirmiş bir muhalefet pratiği görmek istemiyor. / Evlatlarımız, umut vermek yerine sürekli yalan söyleyen, felaket tellallığı yapan, ülkeyi kötüleyen bir muhalefet söylemine maruz kalmak istemiyor. / Parti içi çekişmelerden, baba-oğul arasında yaşanan taht kavgalarından bağımsız olarak Türkiye’nin yeni bir muhalefet anlayışına ihtiyacı vardır. / Türkiye Yüzyılı’nda inşallah bunun da gerçekleşmesini temenni ediyorum.”

“Türkiye’nin yeni bir muhalefet anlayışına ihtiyacı vardır” cümlesine dikkat etmişsinizdir. Tabii hemen ardından gelen “Türkiye Yüzyılı’nda inşallah bunun da gerçekleşmesini temenni ediyorum” cümlesi de dikkatinizden kaçmamıştır umarım.

Sanıyorum, önümüzdeki beş yıl iktidarda kalmayı garantiledikten sonra, AK Parti lideri, gözünü muhalefet saflarına dikmiş durumda. 

Karşısındaki muhalefeti irdeleyen paragraftaki eleştirileri yalnızca CHP’ye yönelmiş değil; Millet İttifakı içerisinde yer alan partiler de hedefinde. Takip eden paragraf ise doğrudan CHP’ye yönelik. Oradan uslu bir muhalefet çıkmasını beklediği çok açık.

Umut verecek…

Felaket tellallığı yapmayacak…

İktidarı kötülemeyecek…

CHP değişip dönüşerek bu beklentiye uygun bir parti mi olacak, yoksa içerisinden böyle bir parti mi çıkacak?

Yoksa, yoksa… İktidar muhalefetin bölük pörçük hale gelmesini yeterli mi sayacak?

Merakım şimdi bu…