Fehmi Koru: AK Parti’de esas dikkat edilmesi gereken, iktidarın saflarındaki ayrışma

Siyaset alanında zahiren de olsa bir yumuşama sürecine girildiği söylenebilse bile, partilerin içinde başgösteren küçüklü-büyüklü ihtilaflar da dışarıya vurmaya başladı.

İktidar ile muhalefet arasında yumuşama CHP lideri Özgür Özel’in çabalarıyla her gün yeni bir merhale kat ediyor. 

Önce Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı Tayyip Erdoğan’la görüştü CHP lideri; görüşmeden sonra, iki politikacının, Türkiye’nin var olan sorunlarını konuştukları kısaca açıklandı.

Dün de, Özgür Özel iktidarın küçük ortağı MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli ile bir araya geldi; herhalde o görüşmede de yine ülke sorunları konuşulmuştur.

Siyaset alanında zahiren de olsa bir yumuşama sürecine girildiği söylenebilse bile, partilerin içinde başgösteren küçüklü-büyüklü ihtilaflar da dışarıya vurmaya başladı.

Özellikle de AK Parti içerisinde…

Kurulduğundan bu yana ilk kez ikinci parti düzeyine gerileyen bir iktidar partisinde ‘yenilgi’ böyle bir sonuç doğurabilir.

İngiltere’de de şu yakınlarda -2 Mayıs Çarşamba günü- yerel seçimler yapıldı ve orada da bizde olduğu gibi, iktidar partisi ciddi bir ‘yenilgi’ yaşadı. Muhafazakar Parti (MuP) geleneksel belediye başkanlıklarının çoğunu rakibi İşçi Partisi’ne kaybetti. Yenilgi orada da iktidar partisinin içini karıştıracağa benziyor. Başbakan Rishi Sunak başarısız bulunuyor.

"Yenilgi yaşatan alt tarafı yerel seçim" demeden, muhalefet, genel seçimin erkene alınması çabalarına hemen başladı İngiltere’de.

İngiliz medyasını takip ettiğim için, MuP’ye  yakın gazetelerde, yenilgiden sorumlu görülen parti yöneticileri ile hükümette yer alanlara karşı şiddetli karşı çıkışları fark edebiliyorum.

Tıpkı bizde de, yerel seçim yenilgisinin hemen ertesinde, iktidara yakın medyada yazan veya yorum yapanların, sonradan ortam soğusa bile, sıcağı sıcağına başlattıkları eleştiri yağmuru gibi…

Ancak benim bu yazıyı yazmamın sebebi, yerel seçim ertesinin eleştirileri değil; parti aidiyetleri belirgin bazı isimlerin, şu yakınlarda, açıkça birbirlerinin politik yaklaşımlarını sorgulamaları…

En sonuncusu, tam 2 bin 383 gündür cezaevinde bulunan Osman Kavala’nın durumu üzerine çıkan tartışma.

Tarihi bir şahsiyetin soyadını taşıyan ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) üyesi de olan bir AK Parti milletvekili, durumunu hukuki açıdan değerlendirerek, Osman Kavala’nın daha fazla cezaevinde tutulmaması gerektiğine dair görüşünü kamuoyuyla paylaştı.

Avrupa’daki parlamenterlik görevi sırasında yolunun kesiştiği değişik ülkelerden üyelerin, kendisine bu konuda sitem ettiklerinden hareketle, milletvekilinin bu uyarıyı yaptığı anlaşılıyor…

Hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ve hem de Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) serbest bırakılmasına dair kararları var Osman Kavala hakkında.

Daha da önemlisi, önlerine çıkan Türk parlamenterlere her defasında sitemde bulunan Avrupalı meslektaşları, birbiri ardına ülkemizi kınayan kararlar aldıkları gibi, Kavala ve benzeri insan hakları konulu başka davalar yüzünden, Türkiye’nin AKPM üyeliğini askıya alma -hatta ülkelikten çıkarma- sürecini de başlattılar.

"Osman Kavala için bir yol bulunsun ve serbest bırakılsın" diyen AK Partili, aslında hem partisinin Avrupa’da eleştirilmesini engellemek, hem de ülkesini kurucularından olduğu bir Avrupalı kurumun dışına itilmekten kurtarmak istiyor.

Her iktidar üyesi ve destekçisi onunla aynı görüşte değil.

AK Parti MYK üyelerinden biri hemen ortaya atılıp konuyu dile getireni suçladı.

İktidarın küçük ortağı MHP’nin lideri de, öneri sahibinin MHP’nin kurucu liderinin soyadını taşımasına da bakmadan, "Bunlar Soros’un çocuklarıdır, Gezi’nin gizli adamlarıdır" çıkışını yaptı.

Macar asıllı Amerikalı işadamı George Soros’un bütün dünyada şubeleri -bu arada Türkiye’de de- bulunan bir vakfı var. İşin ilginç tarafı, Soros’un Açık Toplum Vakfı’nın kurucu mütevelli heyeti üyesi ve uzun yıllar başkanı, geçen yıl vefat edene kadar, Cumhurbaşkanı danışmanı sıfatını taşıyordu.   

Karışık bir durum yani.

Galiba seçim yenilgisi iktidarda safların ayrışmasına yol açmış bulunuyor.

Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, gözü bir sonraki genel seçimde, içeride yumuşamaya, dışarıda da sempati toplamaya yönelik bir çizgi arayışına destek verirken, ortağı MHP ve AK Parti içerisinde ya da yakınında yer alan MHP eğilimli isimler ise seçime kadar izlenen içte ve dışta sertlikten yana politikalardan vazgeçilmemesini önemsiyorlar.

Her iki çizginin güçlü savuncuları olduğu kesin.

Ne olur, bu ayrışma nereye varır?

Üzerinde düşünmeyi hak eden bir soru bu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.