CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel’in yerel seçim sonrasında izlediği yumuşama politikası iktidar saflarında şaşkınlığa yol açmış gibi. Onun görüşme taleplerine, iktidarın iki ortağı da, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP genel başkanı Devlet Bahçeli, olumsuz cevap veremedi.
Bu gelişme ile, uzun zamandır ilk defa, siyasi hayatta ön alıcı etkin girişimi yapan taraf CHP oldu.
Daha önce ilk hamle hep karşı taraftan geliyordu ve CHP karşı-hamleyi yapmada zorlanıyordu. Çoğu kez de, şimdi iktidar nasıl mecbur kaldıysa, ilk hamleyi yapan tarafın beklediği gibi davranıyordu CHP…
İşte bu yüzden, son birkaç yıl boyunca, ülkemizde siyasetin dili çok sert oldu.
AK Parti öyle olmasını istediği için…
Kısacası, istediği zaman yumuşak bir üslupla siyasetin dilini belirledi AK Parti, istediğinde de sertliği başlatan yine AK Parti oldu.
AK Parti’nin eski taktiği: Yumuşama
AK Parti’nin kuruluşu öncesinden başlayarak iktidarının ilk on yılında siyasete hakim olan üslup yumuşaktı. AK Parti o dönemde oy vermeyenlere de kendisini sempatik göstermek için sertlikten özellikle kaçınıyordu.
On yıl boyunca, AK Parti’nin zorlamasıyla, yumuşama dönemi geçirdi ülkemiz.
‘Kürt sorunu’nun çözümü için ilk adımlar o dönemde atıldı. Hemen her görüşten aydınların davetiyle oluşturulan kalabalık akil insanlar heyeti o yumuşamanın bir göstergesiydi.
Alevi açılımı da aynı dönemde başlatılan bir girişimdi.
Hatta Avrupa Birliği’ne tam üyelik perspektifine o sayede sahip olundu. ‘Kopenhag kriterleri’ gereği reform atılımları da o dönemin sonucudur.
İçeride kendine güvenen iktidar, dış ilişkilerinde de rahattı o dönemde.
AK Parti’nin ilk hükümeti, çıkmasının çok arzulandığı bilinen ‘1 Mart tezkere’sinin (2003) TBMM’de reddedilmesiyle başlayan ABD ile sorunlu süreci bile başarıyla yönetebildi.
Yine aynı dönemde, ‘komşularla sıfır sorun’ gibi bir slogan ve slogana uygun oluşturulan dış ilişkiler, Türkiye’nin ve AK Parti’nin kâr hanesine yazıldı.
Telaffuz edilmese bile Atatürk’ün ‘yurtta sulh cihanda sulh’ hedefine yakın bir Türkiye manzarasıydı AK Parti’nin ilk on yılı…
Batı ile ilişkilerini düzgün tutan, ancak gerektiğinde ona kafa da tutabilen Türkiye, İslam Dünyası için örnek bir ülkeye de dönüşmüştü. ‘Arap Baharı’, ya da o dünyanın demokrasi talepleri, Türkiye’ye özenilerek başlayan bir hareketlenmeydi.
AK Parti’nin son on yılının taktiği: Sertleşme ve ayrıştırma
İktidarının son on yılında da, AK Parti, yine kendi tercihiyle, sertleştirilmiş bir dili siyasete hakim kıldı.
Yumuşak politikasıyla ilk on yılda elde ettiği seçmenleri kendisine oy vermeyenlerden ayrıştırarak arkasında tutabilmek amacıyla, iktidarının son on yılında dilini sertleştirdi AK Parti…
MHP ile ortaklığı o dile sahip olmayı kolaylaştırdı.
Son yerel seçime kadar…
Bu seçimde insanlar sert üsluptan daha az etkilendiler…
CHP’nin yeni oyun teorisi: Normalleşme
CHP’nin yeni kadrosu, Özgür Özel’in tercih ettiği ‘normalleşme’ kavramı ile ‘yumuşamayı’ siyasi hayata dahil edince, iktidar farklı bir ‘oyun teorisi’ ile karşı karşıya kaldı.
Kendilerinin iktidarlarının ilk on yılında uygulayıp başarısını gördükleri siyasi taktiğin karşı tarafça benimsenmesi, şimdilerde AK Parti’yi şaşırtıyor.
Özgür Özel, dün, görüşmeleri sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dosyalar verdiğini ve bir de teklifte bulunduğunu açıkladı.
Teklifi de ilginç: Çeşitli toplantılar ve temaslar için yurtdışına gitmesi gerektiğinde, devletin ilgili birimlerinin kendisini bilgilendirmeleri…
Bu yolla, CHP, yavaş yavaş kendisini iktidara hazırlıyor ve bunu karşı tarafa da benimsetmeye çalışıyor gibi…
CHP’nin grup başkanvekili Ali Mahir Başarır, bir TV programında, geçen hafta, "Ben Erdoğan olsam Özgür Özel’le yarışmak istemem" cümlesini sarf etti.
Kendisine yöneltilen soru, dört yıl sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın karşısına muhalefetin çıkaracağı adayın kim olacağıyla ilgiliydi.
Ancak ben Başarır’ın cevabını daha geniş biçimde anlama yanlısıyım.
Özgür Özel iktidarın alışık olmadığı türden bir rakip.
Solak boksör gibi…
Solak boksörün de rakibini yenebilmesi için, ayağını sağlam basması, kollarını ve yumruğunu iyi kullanabilmesi nasıl şartsa, CHP de -bunu Özgür Özel olarak da anlayabilirsiniz- siyasette adımlarını maharetle atabilmeli.
Atabilir mi?
Ben de merakla izleyerek öğreneceğim bu sorunun cevabını…