Fehmi Koru: Medyada yabancılara öfke duyanlar var; yabancılar bizleri, bizler de onları anlamakta zorlanıyoruz

“Devletler düzeyinde kıytırık yakınlık gösterilerine artık karnımız tok. / Diplomatik hoşluklardan bıktık.”

Biri şunu yazmış:

“Mümkün olsa da geçmiş olsun mesajı gönderen bazı sahtekar devletlere desek ki, sizin mesajınızı kabul etmiyoruz, alın başınıza çalın.”

Bir başkası da ona hak vererek tepkiyi biraz daha ileriye taşımış:

“Devletler düzeyinde kıytırık yakınlık gösterilerine artık karnımız tok. / Diplomatik hoşluklardan bıktık.”

AK Parti’nin itibar ettiği gazetelerde yazan bazılarının tepkileri bunlar.

İyi de, yabancı ülkeler sadece “Geçmiş olsun” demekle yetinmediler ki, arama-kutlama ekiplerini gönderdikleri gibi devletleri adına taahhüt ettikleri maddi yardımlara ek olarak, ülkelerinin vatandaşlarını yardım kampanyaları açmaya teşvik de ettiler.

Şu anda deprem bölgesinde 70 kadar ülkeden gelmiş çok sayıda yabancı personel değişik illerde deprem arama-kurtarma çalışmalarına bilfiil katkıda bulunuyor. [Düne kadar bu rakam, Anadolu Ajansı’nın yayımladığı tabloya göre, 6.636 idi; şimdi o sayı 7 bini geçmiş olabilir.]

Tabloya bakın ve muteber yazarların bu ülkelerden hangilerine tepki verdiğini çıkarın bakalım.

Depremzedeler, yakınlarını kurtaran ekibin hangi ülkeden geldiğine, hangi ırktan olduğuna bakmadan hepsini kucaklıyor, kurtulanlar ekip üyelerinin ellerine sarılarak -bazen de o eli öperek- minnettarlıklarını gösteriyorlar.

Pek çok canın enkazdan çıkarılmasında görev aldı yabancı ekipler; en son görüntülerde bizim ekipler ön planda görünseler de başarılı da oldular.   

AK Parti’nin muteber kalemlerinin o insanların ülkeleri hakkında böylesine öfke kusmalarını anlamakta zorlanıyorum.

Partinin lideri de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yabancı ekiplerin varlığına onlar kadar karşı görünmüyor; tam tersine konuşmalarında çabalarını övdü de.

Hükümetin depreme ilk baştaki müdahalesinin yetersiz kaldığını da itiraf etti AK Parti’nin genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan

Depremin tahribatına uğramış bir çok ilde, enkazların başında ilk beliren ve sonuç alıcı çalışmalarıyla göz dolduranlar yabancı ülkelerin ekipleriydi.

Kanalların birinde, yakınları enkaz altında bulunan bir kadının, ailesi fertlerini kurtarmaları için, bir İspanyol ekibine, bir İsrail ekibine gidip geldiğini, onlardan yalvar yakar yardım talep ettiğini söylediğini işittim.

AFAD’a değil, yabancı ekiplere…

Ekipler başka enkazlardan ayrılamadığı için yardımına gelememiş kadının…

“Neden yabancılara bu zamanda duyulan bu öfke?” sorusuna cevap ararken aklıma şu düşünce geldi: Ülkelere laf ediliyor, bir tür ırkçı yaklaşım sergileniyor; hem de öyle bir tavrın kendilerine hiç de yakışmadığı kalemler yapıyor bunu. Acaba öfkelerini ülkelere yöneltseler bile, onları bu duruma getiren, yabancı medyanın depremle ilgili yayınları olmasın?

Ülkemize yardım ekibi gönderen hemen her ülkenin gazetecileri de deprem bölgesinde; yerinden canlı yayın yapıyorlar ülkelerinin televizyonlarında. Depremin devasa oluşu, hayatını kaybedenlerin sayıca yüksekliği, yerle bir olmuş binalar görüntüsü, kentlerin, kasabaların önemli bölümlerinin yeryüzünden silindiği gerçeği, dünyanın ilgisini ayakta tutuyor.

Her gün depreme ilişkin haberler ve yorumlar yabancı gazetelerde yer alıyor.

Ülkemize ve insanımıza depremde ve sonrasında sergilenen dayanışma sebebiyle hayranlık duyuyor konuya ilişkin yazılarıyla yabancı yorumcular.

Televizyon muhabirlerinin neredeyse hepsi, yerinden aktardıkları görüntüleri anlatırken, gözyaşlarını tutamıyor.

Fakat pek çoğu, deprem sonrası yaşananları yeterince başarılı bulamadıklarını da belli ediyorlar.

Üzerinde durmadan edemedikleri, seçime az bir süre kaldığını da bildikleri için, deprem sonrasında yaşananların iktidarın aleyhine sonuç verebileceği konusu.

Yabancı medyada, depremin hemen arkasından gidilecek bir seçimde, iktidarın işinin zor olacağına dair değerlendirmeler çok fazla.

Tayyip Erdoğan’ın aday olabilirse yeniden seçilemeyeceği yaygın bir yorum yabancı basında.

ABD ve İngiltere basınında özellikle…

Bizim medyadaki öfkenin altında bu tür yorumlar yatıyor olabilir.

Daha önce ailece tatillerini ülkemizde geçirdiğini yazdığını hatırladığım Daily Telegraph yazarı Judith Woods’un, okurlarını daha başlığından ülkemize yardıma çağıran dünkü yazısını yakınlarıma ilettim. Duygusal bir yazı. Keşke bir yerlerde çevirisi yayımlansa diye içimden geçirmedim de değil.

Judith Woods yine insaflı, olayın siyasi boyutuna sadece kısa bir paragrafta değinmiş.

Liz Truss’ın, partisi tarafından uygun görülmesi sonrasında üstlendiği başbakanlıktan, görevinin üzerinden henüz 40 gün geçmişken istifa etmek zorunda kaldığı bir ülke, Woods’un yaşadığı İngiltere. 

Truss’ın sonunu, beceriksizliğini görünce, onun tarafından atanmış bazı bakanların hiç vakit kaybetmeden istifaları getirmişti.

ABD’de de, Donald Trump’ın başkanlığı sırasında, kendisinin bakan olarak veya başka önemli görevlere atadığı sayıları bayağı fazla kişilerin istifalarına tanık olunmuştu. Hem dört yıllık başkanlığı süresince, hem de “Seçime hile karıştırıldı” diye bağırıp çağırarak Kongre’nin vandallar tarafından işgal edilmesine yol açınca, Trump’ı terk edenlerin listesi bir hayli kalabalık.

Uzun bir liste.

Yabancı meslektaşlar, kendilerinde yaşanan, tavırları hoş görülmeyen veya beceriksiz davranışlar sergileyen politikacılara karşı siyaset içerisinden verilen tepkilere benzer bir davranışı bizdeki politikacılardan da beklemekteler galiba.

Yaşanan deprem felaketinin arama-kurtarma çalışmalarının gecikmeli başlaması yüzünden bu denli çok sayıda can alması ve eski-yeni binaların kartondan oyuncak evler gibi yıkılıvermeleri türü siyasi sorumlulukla ilgili hatalarda payı bulunanların görevlerinden istifalarını bekledikleri yabancı medyadan alınan bir izlenim…

Ne zaman böyle bir izlenimle karşılaşsam, içimden, “Burasını kendi ülkeleri gibi sanıyorlar” düşüncesi geçiyor.

Hataların doğrudan sorumlusu insanlar kamuoyu karşısına çıkıp açıklamalar bile yapabiliyorlar bizde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan hiç değilse hükümetin hata yapmış olabileceğini kabul etti deprem bölgesindeki konuşmalarında, ancak hükümetinde sorumluluk taşıyanlar hataları üzerlerine alınmadılar.

AK Parti içerisinden bazılarının kardeşleri ve çok yakın akrabaları depremde hayatlarını kaybetti, enkazdan daha ilk gün cansız cesedi çıkarılanlardan biri AK Parti milletvekiliydi; bırakın istifa etmeyi, parti içerisinden tek kişi bile, “Ben bu duruma tahammül edemiyorum artık” demedi.

Muteber yazarların öfkelendiği ülkelerde ise…

İtibar görebilmek için yabancılara öfkelenmek gerekiyor olabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Haberleri

Genel Müdürün 500 bin TL maaşlı kardeşi ve vicdan
: Erdoğan’dan mesleğe yeni başlayan yargıçlara hak, hukuk, adalet tavsiyesi
Kılıçdaroğlu’nun eski danışmanı, gizli tanığı niçin kaçırdı?
Tuğgeneralin makam aracıyla Türkiye'ye insan kaçakçılığı yapılıyormuş
Hz. Ömer adaleti diyerek hukuksuzluğa devam mı?