Aylardır seçim konuşuyoruz, ama işte gördünüz, bir kararla palas pandıras sandık başına gidiyoruz. ‘Asrın felaketi’ etiketi yapıştırılmış 11 ili ve milyonlarca insanı etkileyen bir büyük deprem sonrasında hem de…
Demek ki olabiliyormuş.
Umarım, siyasi tarihimizin demokratik örnek olaylara dair bölümünde, bu seçim de, yeni bir parlak sayfa halinde yerini alır.
Kararın ilan edilmesinden itibaren gözüm dünya basınında ve başka ülkelerdeki benzer ortamları etkilemekte kullanılan yüksek teknoloji ürünü mekanizmalarda.
Geçenlerde, burada, İsrailli bir yüksek teknoloji firmasının, çoğu Afrika’da bulunan ülkelerdeki seçimleri etkilemek üzere devreye girdiğine dair bilgiler aktarmıştım.
Türkiye, o firmanın gerektiğinde seçimleri erteletebildiği, zamanında yapılan seçimlerin sonucunu kendilerini para mukabili görevlendiren parti lehine çevirmeyi başardığı, Nijerya, Kenya, Mozambik, Tanzanya, Çad gibi bir ülke değil.
O sebeple gönlümüzü rahat mı tutmalıyız?
Bu soruyu her ağızlarını açtıklarında seçimi kazanacaklarını söyleyen iktidar ve muhalefet partilerinin yöneticilerine soruyorum.
Geçen gün, Amerika’nın en yüksek tirajlı gazetesi Wall Street Journal’e (WSJ) göz atarken, daha önce adını hiç duymadığım bir teknoloji firması olan Palantir’in önemli bir direktörünün Ukrayna’dan yazdığı bir makalesiyle karşılaştım.
Yazarı Shyam Sankar, makalesinde, Rusya’ya karşı yürütülen savaşta verimliliği artırmak üzere devreye giren, orduya hedefleri daha etkin yok ettirecek bilgisayar programlarıyla savaşın kazanılmasını sağlamaya çalışan yazılımcıların varlığından söz ediyor.
Ukrayna 300 bin bilgisayar mühendisini bu amaçla kullanıyormuş.
Şöyle: Küçük bir teknoloji firmasının bir çalışanı ön saflarda savaşmak üzere cepheye gönderiliyormuş. Yazılım mühendisi asker, savaş sırasında varlığını hissettiren ilgi alanındaki ihtiyaçların giderilmesi ile ilgili bilgi ve görüşlerini firmasındaki arkadaşlarına rapor ediyormuş. Firma da derhal o ihtiyacı karşılayacak bir prototip üretip savunma bakanlığına sunuyormuş. Bakanlık, daha önce devlet olarak farkında olmadıkları bir konuda başarısını ispat eden firmadan başka prototipler bekliyormuş.
Palantir firması yetkilisi bu yolla kaydedilen başarıların Ukrayna’nın savaşı kazanma şansını yükselttiğini öve öve bitiremiyor.
Ukrayna savaşıyla ilgili bir yazının bizdeki seçimle hiçbir ilgisi bulunmuyor doğal olarak. Ancak, konu başka yönlere de çekilebileceği için, yazarın yöneticilerinden olduğu Palantir firmasının ne işlerle meşgul olduğu merakına kapılmadan edemedim.
Firma 2004 yılında kurulmuş. Kurucusu PayPal adlı yaygın kullanılan bir hizmetin de kurucusuymuş. Bünyesinde oluşmuş küçüklü-büyüklü yan kuruluşlarda 4 bine yakın -çoğu mühendis- kişi çalışıyormuş.
Dikkatimi Palantir’in müşteri listesi çekti.
CIA, NSA, FBI, deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri firmanın en önemli müşterileri arasında.
Bunların her biri Palantir’in kendileri için özel ürettiği programları kullanıyorlar.
2014 yılında ürettikleri yazılım programlarından 1 milyar dolara yakın bir ciro elde etmiş Palantir.
Geçen yılın (2022) cirosu 3 milyar doların üzerinde. Aynı yılın net karı 374 milyon dolar. Güncel piyasa değerini 40 milyar dolara kadar çıkaranlar var.
Anladığım kadarıyla, ABD’nin ve Palantir’in hizmet verdiği başka ülkelerin istihbarat servisleri, ‘düşman kuvvetler’ diye bildikleri karşıtların kendilerine yönelik siber faaliyetlerini öğrenmek ve onları geçersiz kılmak amacıyla bu paralı ilişkiyi sürdürmekteler.
Bu arada, Çin’in 103 ülkenin hayati önem taşıyan 1300’e yakın bilgisayarına karşı siber casusluk faaliyeti yürüttüğünü, Dalai Lama’nın makamındaki, NATO’nun ve değişik ülkelerin büyükelçiliklerinin bilgisayarlarını hedef aldığını da öğrenmiş oldum.
Çin’in siber atak güçleri, Hindistan’ın güvenlik ve istihbarat altyapısına siber saldırı düzenlemiş.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı imzaladığı nükleer anlaşmaya İran’ın uyup uymadığını Palantir’e yazdırdığı bilgisayar programıyla takip etmiş.
Tabii firma yalnızca güvenlik ve istihbarat alanlarında hizmet sunmuyor devletlere, dolandırıcılık ve yolsuzluk konularıyla da ilgileniyor.
Norveç devleti sınırlarını kontrol ve gümrük işlemleri için Palantir’in yazılımlarını kullanmakta.
Bir özel firmadan söz ediyoruz; firma özel ama devletlerin pekala kendi elemanlarına yaptırabileceği programları onlar için üretiyor ve kullanımlarında da yardımcı oluyor.
WSJ’daki yazıyı kaleme alan firma yetkilisi, eminim, Ukrayna’ya turistik amaçla gitmemiştir. Muhtemelen, barış zamanları için yürüttükleri iyi para getiren faaliyetlerine ek olarak, Ukrayna’da gözleyecekleri deneyimlerle savaş halinde neler yapabileceklerini test etmek istemişlerdir.
Savaş veya barış fark etmiyor, her şey özel firmalar eliyle yürütülen faaliyetlere konu oluyor.
Palantir seçimlerle de ilgileniyor mudur acaba?
Bu soruyu boşuna sormuyorum: Donald Trump’ın kazandığı 2016 başkanlık seçimi başta olmak üzere birçok Batı ülkesindeki seçimleri etkilemek amacıyla devreye girdiği için yargı takibine uğrayan ve başına daha büyük dertler açılabilecekken kendini feshetmiş Cambridge Analytica adlı özel kuruluşla, bir dönem, dirsek teması halindeymiş Palantir.
Ya da şu soruyu: Palantir’in güvenlik, istihbarat, sınır koruma, gümrük kontrolü alanlarında verdiği hizmetler gibi konular yanında, vaktiyle Cambridge Analytica’nın değişik ülkelerin seçimlerini etkileme konusunda yaptığını günümüzde üstlenmiş başkaları, dünyanın bir yerlerinde faaliyet göstermekte midir acaba?
Seçime gidilen ülkemizde, sandığa düşecek milli iradeyi dışarıdan etkilemeye çalışacakların muhtemel faaliyetlerini, ülkemizin bilgisayar mühendislerini devreye alarak boşa çıkartma amaçlı bir dikkat partilerimizde sürüyor mudur?
Esas merakım bu sorunun cevabında.
Ben de nelere kafa yoruyorum.